Patron, maaş hesabıyla işçisini bankaya satıyor

Bankasının hizmet ve ürün farklarını anlatmaya çalışırken şirket sahibi sordu:
- Personel maaş hesaplarını bankanıza aktarırsak bize ne verirsiniz?
Abay, önce soruyla karşılık verdi:
- İşçinizi satışa mı çıkardınız? İşçinizi “maaş hesabı” adı altında bankaya mı satacaksınız?
Şirket sahibi savunmaya geçti:
- Ne münasebet? İşçiyi satmak ne demek? Başka bankalar maaş hesapları karşılığında çeşitli avantajlar sağlıyor veya ödemeler yapıyor. Ben onun için sordum.
Abay, böyle bir uygulamaya karşı olduğunu belirtti:
- Maaş hesaplarınızın bankamızda olmasını isteriz. Ancak, bunun için size herhangi bir ödeme yapmayız. Sizi hizmetlerimizle memnun etmeye çalışırız.
Pınar Abay, ticari bankacılıktan sorumlu Genel Müdür Yardımcısı İhsan Çakır’ın da katıldığı buluşmamızda bu diyalogu aktarıp ekledi:
- “Maaş hesabı”nın dünyada benzeri yok. İnsanlar banka seçerken özgür olabilmeli. Patron maaşları kendi iradesiyle bir bankaya yatırıyor, personel o bankaya mahkum kalıyor.
- Şirketlerin personel maaşlarını 10-15 farklı bankaya yatırması işerini zorlaştırmaz mı?
- Teknoloji ve altyapı buna müsait.
- Bankanızda kaç şirketin maaş hesapları var?
İhsan Çakır yanıtladı:
- 200 bini aşkın şirketin maaş hesapları bankamızda.
Abay araya girdi:
- Bunun için söz konusu şirketlere ücret ödemiyoruz.
- Kamu kurumlarının, TBMM’nin maaş hesapları karşılığında bankalardan çeşitli taleplerde bulunduğunu biliyordum. Bu konu geçmişte epey tartışma yarattı. Daha sonra “maaş hesabı promosyonu personele nakit ödensin” kararları da alındı. Özel şirketler bu kozu daha çok kredi paketi için kullanıyordu. Doğrudan para alan var mı?
- Bu tür isteklerle çok karşılaşıyoruz. Böylesi uygulamalar, bankaların maliyetlerini artıran işler. Bırakalım insanlar bankasını istediği gibi seçsin. Şirketler, personelini banka değiştirmeye zorlamasın.
Madem bu uygulama bankaların maliyetlerini artıran unsurlar arasında yer alıyor, öyleyse çalışana “banka hesabı özgürlüğü” tanımak daha doğru olmaz mı?
Abay ve Çakır’la bayramdan hemen önce buluşmuştuk... O günlerde “Kobani’ye sahip çıkalım” eylemleri ateşi ülkemizin içine düşürmemiş, 22 cana mal olmamıştı...
HDP Eşbaşkanı Selahattin Demirtaş’ın dediği gibi hükümet, “IŞİD’in üstüne gideceğiz” mesajı verirse, ülkemizin içindeki ateş söner mi?

Kahramanmaraş’ı ING’nin uluslararası üssü yapardık

ING Türkiye Genel Müdürü Pınar Abay, Kahramanmaraş’a kurdukları bankacılık üssünde 500 kişinin çalıştığını belirtti:
- Kahramanmaraş’a gitmek çok doğru adımdı.
- Maliyet avantajı var mı?
- Maliyeti İstanbul’a oranla yüzde 30 düşük. Daha önemlisi İstanbul’da aynı maaşı alan personel yaşam pahalı olduğu için mutsuz. Kahramanmaraş’ta çalışan memnuniyeti yüksek. Ayrıca, personelin yüzde 80’i kadın.
Kahramanmaraş’ı uluslararası üs haline getirme fırsatına işaret etti:
- ING’nin Hollanda’daki merkezine bu konuyu çok anlattık. Ancak, Polonya’daki teşvikler bu fırsatı elimizden aldı. Ülkemizdeki yatırım teşvikleri bankacılık sektörünü kapsamıyor. “Bankalar çok kazanıyor” bakışıyla sektörümüz teşvik kapsamına alınmıyor. Teşvik olsa Kahramanmaraş’ı ING’nin uluslararası bankacılık üssü yapabilirdik.
- Ar-Ge teşvikleri bankaları kapsamıyor mu?
- Kapsıyor ama teknoparkta olma koşulu var. Bu koşula bağlı kalmadan teşvik verilmeli. Teşvik olursa, başka Avrupalı bankalar da “üs”lerini ülkemize taşıyabilir.
ING Türkiye Genel Müdür Yardımcısı İhsan Çakır, bir ayrıntıya daha dikkat çekti:
- Sadece yurtdışına hizmet verecek üslerdeki işlemlerden Banka ve Sigorta Muameleleri Vergisi’nin de alınmaması gerekiyor.

Hollanda’da 3 yıl süren işi biz 6 ayda yapıyoruz

PINAR Abay, Türkiye’yi ING için “test merkezi” gibi de kullanmak istediklerini vurguladı:
- Hollanda’da devreye girmesi 3 yıl süren bir yenilik, Türkiye’de 6 ayda rayına oturuyor. Ülkemiz insanı yeniliğe çok açık ve çabuk adapte oluyor. Ayrıca, Türkiye’de geliştirdiğimiz yeni uygulamalarla ING’nin bulunduğu diğer ülkelere örnek olabiliyoruz.