Paylaş
BAŞBAKAN Yardımcısı Ali Babacan, Onur Soysal’ın başkanlığını yürüttüğü Kandilli Kulübü’ndeki konuşmasına dedesi ve babasının kulağına küpe yaptığı itibardan girdi:
- Rahmetli dedem de hep söylerdi, babam da sıklıkla vurgular. Malk, mülk sabittir, bir sınırı vardır. Ama itibar sonsuz sermayedir. Türkiye ekonomisini de 2003’ten itibaren bu anlayışla yönetmeye çalıştık.
Güven ve itibarın ekonomideki öneminin 2008-2009 krizinde daha da iyi görülebildiğini vurguladı:
- İspanya, İtalya, Portekiz, İrlanda hep krizden çıkış planlarını daha fazla harcamaya dayandırdılar. Faizler düşük diye yüksek borçlanmayı sorun saymadılar. Biz ise 2009’da tersini yaptık. Ciddi küçülme yaşamamıza rağmen, kamu harcamalarını daraltma yolunu seçtik. Bu da ekonomimize güveni artırdı, belirsizlik ortadan kalktı.
İçinde bulunduğumuz dönemde de planlı bir yavaşlama yolunu seçtiklerini kaydetti:
- Önceliğimiz güven ve istikrarı korumak. Ayrıca yüzde 3 düzeyindeki büyümeyi de küçümsemeyin. Türkiye, yüzde 3 büyümeyle yine Avrupa’da rekor kıracak.
Gelecek yıl öngördüğümüz yüzde 4’lük büyüme de Avrupa rekoru olacak.
Enflasyon konusundaki kararlılıklarının altını çizdi:
- Eğer dikkatli olmazsak, enflasyon anında kendini gösterir. Biraz gevşemeye kalksak enflasyon rahatlıkla yüzde 20’ler düzeyine çıkar. Çünkü, ülkemizdeki ortam buna çok müsait.
Cari açığın enerji için yapılan ithalattan kaynaklandığına vurgu yaptı:
- Enerji için yaptığımız ithalat 60 milyar doları buluyor. Bu kalemi dışarda tutsak, cari açık sorunumuz kalmıyor.
Tam bu noktada katılımcılardan biri sordu:
- Son dönemlerde yapılan zamlar gündemde. Bu konudaki değerlendirmeniz nedir?
Babacan, hiç sağa sola sapmadan dosdoğru yanıtladı:
- Enerjide dışa bağımlı olduğumuzu hepimiz biliyoruz. Öyleyse o enerjiyi tüketirken tasarrufa önem vermemiz gerekiyor. Evet, dünyanın en pahalı benzini Türkiye’de. Ama konuya bir de cari açık penceresinden bakalım. Cari açıkta da rekor kırıyoruz. Cari açık da enerji için yaptığımız ithalata dayanıyor.
Ekonomi yönetimi dünya rekoru kıran benzin fiyatıyla, enerjiye dönük ithalatla tırmanan cari açık arasında fazla seçenek olmayan bir noktada görünüyor...
Krize davetiye çıkarabilecek yüksek cari açıkla yola devam mı edelim?
Dünya rekortmeni benzin fiyatıyla araçları yola çıkmaktan caydıralım mı?
IMF 2003’te bize borç öteleme bile önerdi
DOĞUŞ Holding Başkanı Ferit Şahenk, Fiba Holding Başkanı Hüsnü Özyeğin, Acıbadem Grubu Başkanı Mehmet Ali Aydınlar, Sinpaş Grubu Başkanı Avni Çelik, Gürmen Giyim Başkanı Remzi Gür, TİM Başkanı Mehmet Büyükekşi, Vakıfbank Genel Müdürü Süleyman Kalkan, TEB Genel Müdürü Varol Civil, Tema Mağazacılık Başkanı Vahap Küçük, Ziylan Grubu Başkanı Mehmet Ziylan, Torunlar Grubu’nun ortağı Mehmet Torun gibi isimlerin katıldığı Kandilli Kulübü toplantısında Ali Babacan 2003 yılını anımsadı:
- 2003’te ben Hazine’den sorumlu bakanlık görevine geldiğimde borçlanma faizimiz yüzde 66 düzeyindeydi. Hem içerden, hem dışardan, hatta partimizin içinden bile, “Ülke olarak temerrüte düşmemiz kaçınılmaz, bunu ilan edip, borçları öteleyelim, alacaklılar düşünsün” diyenler oldu.
Benzeri bir öneriyi IMF’nin de yaptığını aktardı:
- IMF, “Kamu borçlarını öteleme planı hazırlayalım” dedi. Kabul etmedik, kendilerinden borçlarımızı zamanında ödeme konusunda destek istedik.
Hükümet o günlerde IMF’ye uyup, “Türkiye temerrüte düştü” dedirtse sonuç ne olurdu acaba?
Üye ülkelerden uymayanlar olsa da AB’nin siyasi ve ekonomik kriterleri doğru
BABACAN, “Türkiye için tek seçenek AB mi?” sorusunu şöyle yanıtladı:
- AB’nin hem siyasi, hem ekonomik kriterler bizim için çok önemli çıpa. Oralara ulaşmak için epey yol aldık, devam etmemiz gerekiyor. Bizim stratejik hedefimiz AB’ye tam üyelik yolunda üstümüze düşenleri yapmak olmalı. Zamanı geldiğinde tam üye oluruz, olmayız o ayrı bir konu.
AB’nin kriterlerine başta Almanya ve Fransa olmak üzere uymayan üyle ülkeler olduğunu kaydetti:
- Özellikle ekonomik kriterlerden sapan çok oldu. Biz yine de kendimize AB’nin kriterlerini çıpa olarak görmeliyiz.
Avrupa’daki krize dikkat çekti:
- Belki bu dönemde ekonomimiz Avrupa ülkelerinden daha iyi diye zaman zaman farklı söylemler geliştirebiliriz. Bu söylemler toplumun hoşuna da gidebilir.
Ancak, yine de biz AB kriterleri çıpasından şaşmamalıyız. Dışarıdan birilerinin bize ayna tutmasında yarar var.
Paylaş