BULUŞMA geçen cuma günü iftardan iki saat önce İstanbul'da Beyti Et Lokantası'nda gerçekleşiyor... Amaç, iftara kadar görüşmeleri tamamlamak, iftarı yaptıktan sonra da bir başka toplantı için yola koyulmak.
Toplantının başkanlığını Tarım ve Köyişleri Bakanı Sami Güçlü yapıyor. Toplantıya Muş Valisi İbrahim Özçimen, Belediye Başkanı Necmettin Dede ile Muşlu üç işadamı, Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği (TOBB) Başkanvekili Zafer Çağlayan, Süt ve Et Üreticileri Birliği (SETBİR) Başkanı Erdal Bahçıvan ve ayakkabı sektörünün önde gelen ismi Selahattin Akaydın katılıyor.
Gündemi 578 dolarlık kişi başı milli geliriyle Ağrı'yla yoksulluk yarışı yapan Muş'un nasıl bir adım daha öne çıkabileceğine çözüm aramak oluşturuyor.
Çağlayan-Bahçıvan-Akaydın üçlüsünün kurduğu "Muş Kalkınma Platformu"nun işi sıkı tutması, Tarım Bakanı Güçlü'yü de harekete geçirmiş görünüyor.
Güçlü, "Madem Muş için bu kadar gönüllü var, hükümet olarak Doğu'ya dönük kalkınma çabalarında Muş'u pilot bölge kabul ediyoruz" diyor.
Araştırmalar yapılıyor, Muş topraklarında en hızlı sonuç alınabilecek tarım ürününün mısır olabileceği görüşünde birleşiliyor.
Buluşmada ABD'li tarım ürünleri devi Cargill'in Türkiye'deki yöneticilerinden Mustafa Sayınataç da iki arkadaşıyla birlikte yerini alıyor.
Sayınataç, Cargill olarak Muş'ta yapabileceklerini şöyle sıralıyor: "Mısır tarımına yönelecek çiftçileri eğitiriz. İsteyenle 'anlaşmalı üretici' bağlantısı kurarız. Ayrıca 'toptancı piyasası' oluşumuna ön ayak oluruz. Üretilecek mısırın önde gelen alıcıları arasında hemen yerimizi alırız."
Daha önce bulunduğu Adapazarı'nda bu tür çalışmaları yakından bilen Muş Valisi İbrahim Özçimen, modeli destekliyor. Bakan Güçlü de Muş'ta mısır üretimini teşvik edecekleri sözü veriyor. Böylece mısır, Muş için ilk "can simidi" adayı oluyor.
İş bununla kalmıyor. Çağlayan-Bahçıvan-Akaydın üçlüsü, daha önce "Muş'la ilgilenme, yatırım yapma" sözü aldıkları işadamlarının peşini bırakmıyor.
Bu çerçevede Ülker Grubu'na bağlı Besler Gıda, Muş'ta üretilecek ayçiçeğine müşteri olma taahhüdü veriyor.
Vatani görevini Muş'ta yaptığı için kentle duygusal bağı olan Denizlili işadamı Denlaks'ın sahibi Yalçın Egemen, Bulgaristan'da 500 dönümde oluşturduğu üzüm bağının küçük bir örneğinin Muş'ta oluşturulması için hemen 3 bin fide bağışlayacağını, bu konuda eğitim vereceğini taahhüt ediyor.
Muş'ta ayrıca kısa sürede devreye girecek ve ilk aşamada 70-80 kişinin istihdam edileceği bir konfeksiyon yatırımına da Selahattin Akaydın öncülük ediyor. Akaydın, ayakkabı üretiminin biraz zaman alabileceğini belirtiyor.
Dileyelim bu maya tutsun, Muşlu "yoksulluk yarışı"ndan uzaklaşsın...
Tayyip Bey yabancı sermayeye karşı tavır aldığının farkında mı
BAŞBAKAN Recep Tayyip Erdoğan, Sermaye Piyasası Kurulu (SPK) ve Gayrimenkul Yatırım Ortaklıkları Derneği'nin (GYODER) salı günkü toplantısına "Yapımına engel olamadım ama ben o Gökkafes'e girmem" tavrı koyduğu için gitmedi.
Toplantıyı açan Başbakan Yardımcısı Abdüllatif Şener,"Yıkım kararı olsaydı ben de gelmezdim. Sayın Başbakanımız doğru olanı yaptı" dedi.
Başbakan'ın İstanbul'un güzelliğini bozan bir yapıya tavır koyması güzel... Nitekim bu yüzden de çok alkış aldı.
Ancak Erdoğan, sadece "Gökkafes" ya da resmi adıyla "Süzer Plaza"ya değil, orada hizmet veren dünya devi Ritz Carlton Otel'e de tavır koymuş oldu.
Artık Erdoğan'ın davet edileceği toplantılar için Ritz Carlton seçilmeyecek. Kimileri de "Tayyip Bey'in girmiyor, biz de o binaya girmeyiz" diyecek.
Oysa Ritz Carlton Hotel Company Başkanı Simon F.Cooper, daha bir hafta önce arkadaşımız Sadi Özdemir'e"İstanbul'a yatırım yapmaktanhiç pişman olmadık.Çünkü biz bir oteli 50 yıllık perspektifle açarız" diyordu.
Bakalım Cooper, Başbakan'ın "boykot"u sonrasında da aynı şeyi düşünecek mi?
Ritz Carlton zinciri Erdoğan'ın "boykot"undan korkup kaçarsa ne olacak?