Paylaş
- 10 yıl önce “Baba Beni Okula Gönder” seferberliği başlattık. Seferberliğin en büyük destekçilerinden Aydın Doğan Vakfı olarak, 11 Ekim, Dünya Kız Çocukları Günü’nden aldığımız ilhamla yola çıktık. Birleşmiş Milletler Türkiye ile güçlerimizi birleştiriyoruz ve 8 Ekim’de “Güçlü Kızlar, Güçlü Yarınlar” temasıyla bir konferans düzenliyoruz.
Programıma baktım, konferans Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ı izlediğim Strasbourg-Brüksel-Tokyo seyahatine denk geliyordu. O tarihlere denk gelen başka toplantı davetleri gibi Hanzade Doğan Boyner’e de yanıt yazdım:
- Cumhurbaşkanı’nın seyahatini izleyeceğim. O nedenle konferansa katılamıyorum.
Tokyo’dan 9 Ekim Cuma sabahı 04.45’te döndük. O gün öğlene doğru Hürriyet Gazetesi Yönetim Kurulu Başkanı Vuslat Doğan Sabancı aradı:
- 8 Ekim’de Aydın Doğan Vakfı’nın düzenlediği konferansta “Baba Beni Okula Gönder” seferberliğinin 10 yılından, yaptığı etkiden görüntüleri ağlayarak izledik. Vakıf, “Dünya Kız Çocukları Günü”nün Türkiye ayağını sahiplendi. Desteğini bekliyoruz.
Bunun üzerine konferanstaki sunumları inceledim. Konferansı BM, Aydın Doğan Vakfı, UNFPA, UNICEF ve UN Women birlilkte düzenlemişti. Metinlerde önce şu anımsatmayı gördüm:
- Türkiye, Peru ve Kanada’nın girişimiyle BM Genel Kurulu’nun aldığı kararla 2012’den buyana 11 Ekim, “Dünya Kız Çocukları Günü” olarak kutlanıyor.
Ardından Hanzade Doğan Boyner’in konuşmasını okudum:
- Yolsuzluk, hukukun işlememesi, fakirlik… Bunlar, bütün az gelişmiş ülkelerin ortak problemleri. Bunları, kadın-erkek arasındaki bu eşitsizlikle çözebilmek mümkün değil. Bu sorunları çözmeden dünyaya barış gelemez. Açlığı, göçmenlik sorunlarını, savaşları bitiremeyiz!
10 yılda ulaşılan noktayı Hanzade Doğan Boyner’in verdiği bilgilerden öğrendim:
- “Baba Beni Okula Gönder” seferberliği ile bugüne kadar 33 kız öğrenci yurdu yaptırdık, hiç okul olmayan 12 köye okul kazandırdık. Eğitimleri boyunca burs verdiğimiz kız çocuklarının sayısı 10 binin üzerinde. 10 yıl önce kız çocuklarının yüzde 40’ı okula gidemiyordu. Bugün hem erkek, hem de kız çocuklarının yüzde 97’si okula gidebiliyor. Araştırmalar, BBGO kızlarının eğitim hayatlarına devam ettiklerini, BBGO yurtlarında kalmanın, genç kızları ekonomik yaşamın daha aktif katılımcısı yaptığını gösteriyor.
Vakfın bundan sonrası için koyduğu hedefe dikkat ettim:
- Bundan sonra, kız çocuklarının eğitimlerini sürdürüp meslek edinmeleri için çalışmalıyız. Kadınların iş ve sosyal yaşamın içinde de varlık göstermeleri için yapmamız gereken daha çok iş var. Bundan sonra odağımızda; kadının birey olma hakkı, kendini ifade edebilmesi, kendi olarak var olabilmesi yer alacak.
Hanzade Doğan Boyner’in şu çağrısını özellikle not aldım:
- Cinsiyet eşitsizliğini çözmek için kamu, özel sektör, sivil toplum ve uluslararası kuruluşlar el ele vermeli…
Bu cümleyi okuyunca Brüksel-Tokyo yolculuğunu anımsadım. Cumhurbaşkanı’nın basından sorumlu Başdanışmanı Lütfullah Göktaş, Erdoğan’la sohbet anının geldiğini bildirince toplantı bölümüne geçtik. Erdoğan, masanın etrafına baktı:
- Bu masada hiç kadın yok.
Cumhurbaşkanı’nı bu sözü, cinsiyet eşitsizliği konusuna kamunun en üst makamda önem verdiğini ortaya koyuyor...
‘Terör sınırlı bölgede ve zayıflıyor’ inancı vardı
YAZIMI yazarken saat 10.30’da ilk haber geldi:
- Ankara Tren Garı kavşağında 2 patlama. 20’yi aşkın can kaybı ve çok sayıda yaralı var.
Patlama, “Barış Mitingi”nin toplanma noktasında meydana gelmişti...
İlk bilgileri okurken Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın Tokyo’da Japon işadamlarına dönük konuşması gözümün önüne geldi:
- Ülkemizin bir bölgesinde yaşanan terör olaylarının sizleri olumsuz etkilediğinin farkındayım. Türkiye, o sorunu da çözecek. Zaten terör sınırlı bir bölgede ve zayıflıyor. Türkiye, uluslararası yatırımcılar güvenli limandır.
Akşam saatlerinde can kaybı 86, yaralılar 186’ya yükseldi...
Türkiye’nin yüreği yandı...
Başımız sağolsun...
Paylaş