Paylaş
- Halka arzın yurt dışına dönük projelere kapı açacağından söz ettiniz. TOKİ olarak yurtdışında da mı konut yapacaksınız?
- Bu konuda müteahhitlerimize öncülük edebiliriz.
- Ne gibi? Projeleri birlikte üstlenmek veya finansman desteği mi?
- Türk müteahhitleri bugün dünyada Çin’den sonra iki numara. Yurt dışında çok başarılı işlere imza atıyorlar. Konut projelerinde TOKİ’nin arkalarında olduğunun bilinmesi müteahhitlerimize güç katar.
- Size yurtdışından teklifler geliyor mu?
- Türkiye’de yaptığımız işleri görenler bize davet çıkarıyorlar...
Ardından Almanya örneğini verdi:
- Almanya’da bu konuda bize çok iş çıkabilir. Orada da dönüşüm projeleri söz konusu olabilir. Biz “dönüşüm” deyince hemen aklımıza gecekondular geliyor. Oysa Avrupa’daki birçok kentte de yenileme projeleri düşünülebilir.
Üzerlerindeki yüke dikkat çekti:
- Aslında bizim yükümüz çok... Sadece konut yapmıyoruz ki... Cami, hastane, okul, kamu binası... Sadece konut yapıyor olsak, çok daha fazla proje geliştirebiliriz...
Bayraktar, sonra da çalıştıkları müteahhitlerdeki gelişmeye örnek verdi:
- Eskiden müteahhitlere ödediğimiz hakedişlerin yüzde 40’ına haciz gelirdi. Kimi alt yükleniciye, kimi malzeme aldığı şirkete borç takar, sonunda hacizle muhatap olurdu.
- Şimdi durum nasıl?
- Şimdi çok azaldı, yüzde 4-5’e kadar indi. Bu da aldığımız önlemler sayesinde oldu. Aslında müteahhitlere iş yaptıran bazı bakanlıklar bizimle ortak davranış içine girse, “çantacı” gibi dolaşanları tümüyle ortadan kaldırırız.
Tam bu noktada aklına klasik yöntem geldi:
- Örneğin benim Ankara’daki bir Mado’ya sürekli gittiğimi öğreniyor adam. Hemen oranın müdavimi oluyor. Sonra da bir yolunu bulup, benimle fotoğraf çektiriyor. İş takibinde bu fotoğrafı kullanmaya kalkıyor.
Sonra yanındaki Sermaye Piyasası Kurulu (SPK) Başkanı Vedat Akgiray’a döndü:
- Ankara’da çeşikli işleri takip eden 200 civarında “çantacı bürosu” vardır değil mi Sayın Başkan?
Akgiray güldü:
- Belki de daha fazla...
Bayraktar ekledi:
- Zaten zaman zaman söz konusu “çantacı”lardan bazıları yakayı ele veriyor, hapse atılıyor...
Ankara’da dolaşan “çantacı”lar, son yıllarda artan enerji lisanslarıyla çok gündeme geldi. Gerek Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı, gerekse Enerji Piyasası Düzenleme Kurumu (EPDK), bu konuya dikkat kesilmeye, önlem almaya çalıştı. Yine de “enerji lisansı borsası”nın oluşmasının önüne pek geçilemedi.
TOKİ Başkanı Bayraktar’ın da “çantacı kuşatması”ndan dert yanması dikkatimi çekti... Eğer Ankara’da 200 dolayında “çantacı bürosu” varsa, gerçek anlamda “iş peşinde” koşanların vay haline...
4 günde 50 milyon liralık tablo satışı bekleniyor
ÖNCEKİ akşam saat 19.30, İstanbul Lütfi Kırdar Uluslararası Kongre ve Sergi Sarayı Rumeli Salonu... Contemporary İstanbul’un açılış kokteyli var... Salon tıklım tıklım...
Kalabalıkta ilerlemeye çalışırken Akbank Yönetim Kurulu Başkanı Suzan Sabancı Dinçer’le karşılaştım:
- 5 yıldır Contemporary İstanbul’un ana sponsoruyuz. Burada gördüğümüz kalabalık, ne kadar doğru bir iş yaptığımızı bize gösteriyor.
- Bu işe ne kadarlık bir bütçe ayırdınız?
- Bütçenin büyüklüğünden çok, nereye odaklandığımız önemli. Caz festivali ile Contemporary İstanbul’a destek veriyor olmak bizi mutlu ediyor.
Suzan Sabancı Dinçer, ilginin yanısıra yabancı galeri sayısından da memnun:
- Bu yıl fuara katılan galerilerin yüzde 45’i yabancı... İran’dan, Ermenistan’dan
galeriler var...
Sonra Akbank Private Banking’in oluşturduğu bölüme uğradım. Akbank’ın Private Banking’den (özel bankacılık) sorumlu Genel Müdür Yardımcısı Fikret Önder’le konuştum:
- Sergilenen tabloların toplam değeri ne kadar?
- 60 milyon lira dolayında...
- Ne kadarlık bir satış bekleniyor?
- 25-28 Kasım tarihleri arasında açık kalacak... Bu süre içinde 50 milyon liralık satış olması bekleniyor...
4 günde 50 milyon liranın sanata yönelecek olması, Türkiye’de bu piyasanın da hızla büyüdüğünü gösteriyor...
‘Ana para korumalı’ya ilgi artıyor, Eurobond’a dayalı fonlar da yayılıyor
AKBANK’ın Private Banking’ten sorumlu Genel Müdür Yardımcısı Fikret Önder’e klasik soruyu yönelttim:
- Siz daha çok büyük para sahiplerine hizmet veriyorsunuz. Onlara şimdilerde ne öneriyorsunuz?
- Faizlerin düzeyi malum. Bu yüzden daha çok hisse senedi ve yatırım fonlarını öneriyoruz...
Önder, yatırım fonlarındaki çeşitlenmeye dikkat çekti:
- Ana para korumalı fonlara oldukça fazla ilgi var... Ayda iki ana para korumalı fonumuz çıkıyor. Şu anda sayısı 20’yi aşmış durumda.
Ardından bir başka hazırlığa dikkat çekti:
- Önümüzdeki günlerde Eurobond’a dayalı fon da çıkacak.
- Ne tür bir farklılık getirecek?
- Normalde Türkiye’nin çıkardığı Eurobond tahvillerini dışarıdan aldığınızda, geliri için beyanname vermek durumundasınız. Oysa Eurobond’a dayalı yatırım fonunda böyle bir durum yok. Üzerinden stopaj kesiliyor, işiniz kolaylaşıyor.
Baktım, Eurobond’a dayalı fonu daha önce İş Bankası şemsiyesi altında çıkmış... Şimdi de Akbank, böyle bir fona şemsiye açıyor...
Faizler enflasyonla neredeyse eşitlendikçe, “Paramı nereye yatırayım?” sorusunun yanıtı giderek zorlaşıyor... Bankalar ve portföyleri yöneten şirketler de yeni enstrümanlar yaratmak için sürekli kafa yoruyor...
Paylaş