Paylaş
- Ortağımız Morning Star’dan konuklarım var, onları bekliyorum.
- Şanlıurfa’daki domates üretiminiz nasıl gidiyor?
- İyi gidiyor. Morning Star’dan gelen konuklarımızla birlikte gidip tarlaları gezeceğiz.
- Üretim alanınızda artış var mı?
- 25 bin dekara çıktık bu yıl.
- İlk başladığınızda ne kadardı?
- 50 dekarda denedik ama Şanlıurfa’da bu işe girmeye karar verdiğimizde 3 bin dekarla başlamıştık. 4 yılda 25 bin dekara çıkmış olduk.
- Tarla kiranız ne kadar şu anda?
- Dekarı ortalama 100 dolardan 2.5 milyon doları buluyor.
- Bu yıl ne kadar domates üreteceksiniz?
- 200 bin ton bekliyoruz. Tarlalarda şu anda 1500 kişi çalışıyor.
- Salça fabrikasını Şanlıurfa’ya taşımış olmaktan memnun musunuz?
- Elbette...
- Yatırım ne kadarı buldu?
- Şu ana kadar 40 milyon dolara ulaştık ama devam ediyoruz.
- Harran’daki hayvancılık işi nasıl gidiyor? Hayvan sayısı ne kadar?
- 12 bin baş hayvanımız var. İşimizi yapmaya çalışıyoruz.
Güçlü Toker, bu noktada duraksadı. Et için canlı hayvan ithalatının gündeme gelmesinden rahatsızdı:
- Et fiyatları ve ithalat işine ne diyorsunuz?
- Asıl konuşması gerekenler sustu, başkalarının sesi yükseldi, bu noktaya geldi.
- Geçenlerde bir çiftlik sahibiyle konuştuğumda, “Et fiyatlarının dengeye ulaşması ancak hayvan sayısında da dengeye ulaşmak mümkün. Et fiyatının önüne set çekmek için hemen ithalata sarılmak doğru değil” demişti...
- Politikaları belirlerken içerdeki yatırımları da düşünmek gerek.
- Koç Holding bir ara neredeyse Şanlıurfa’daki hayvancılık ve tarım işlerinden vazgeçiyordu. Şimdi memnunlar mı?
- Sanırım memnunlar.
İsmet İnönü’nün torunu, Metin Toker’in oğlu olan Güçlü Toker, Amerika’dan gelip, Şanlıurfa’ya, Harran’a dört elle sarıldı. Harran’daki çiftliği elinden çıkarmak üzere olan Koç Holding’i vazgeçirdiği gibi, domates üretiminde de başarıya ulaştı.
Üstüne üstlük 40 milyon dolara salça fabrikasını Şanlıurfa’ya kurdu, Maret’in kesim-parçalama tesislerini de İstanbul’dan Harran’a taşıdı.
GAP’ta tarımla sanayinin kol kola yürüyebileceğinin güzel bir örneğini ortaya koydu...
Nikâhta ayağa mı basalım yoksa el ele mi tutuşalım
CUMA akşamı İzmir’de Fuar Göl Gazinosu’ndayız... Kuzenim Abdullah Kaya’nın kızı Sibel Kaya’nın Gökay Ezerçelli ile nikâhı var. Milliyet’te ve Hürriyet’te birlikte çalıştığımız Konak Belediye Başkanı Hakan Tartan, nikâhı kıyarken Sibel’e döndü:
- Sana işareti verdiğim anda Gökay’ın ayağına basarsın...
Hakan Tartan, bunu yaparken, “Nikâhta imza atılırken önce ayağa basanın evde sözü daha fazla geçer” geleneğini dikkate aldı.
Önceki hafta cumartesi günü de Adam&Eve Oteli’nin patronu, yılların turizmcisi Talha Görgülü’nün kardeşi Tahir Görgülü’nün düğünü vardı. Nikâh memuru Tahir Görgülü’ye sordu:
- Seda Hanım’ı eş olarak kabul ediyor musunuz?
- Ayağı bulursam “evet” diyeceğim...
Nikâhta eski Kültür ve Turizm Bakanlarından Erkan Mumcu’yla birlikte tanıklık yapan Kültür ve Turizm Bakanı Ertuğrul Günay, evlilik cüzdanını yeni çifte verirken bir çağrı yaptı:
- Artık nikâh törenlerinde birbirimizin ayağına basmaktan vazgeçelim. İmzayı el ele atalım...
Nikâhta gelinle damadın “ayağa basma” yarışı bitmeli mi?..
Tekfen’de ‘Cehennem Oratoryosu’ üzüntüsü
BİRKAÇ gün önce Tekfen Vakfı Yönetim Kurulu Üyesi Dori Kiss Kalafat’tan mesaj geldi:
- Tekfen Filarmoni Orkestrası tarafından 6 Temmuz’da İstanbul’da yapılması planlanan “Srebrenica Cehennemi Oratoryosu” konseri, organizasyonda yaşanan aksaklıklar nedeniyle gerçekleşemiyor.
Gelen mesaj beni şaşırttı. 10 gün önce Tekfen Holding’in kurucularından Nihat Gökyiğit bizi toplamış, heyecanla 23 ülkeden müzisyenlerin buluştuğu Tekfen Filarmoni Orkestrası’nın yeni projesini anlatmıştı.
Konser Cumhurbaşkanı Abdullah Gül ve Bosna Hersek Cumhurbaşkanı Haris Sladziç’in himayesinde gerçekleşecekti. Konserin tekrarı 10 Temmuz’da Sarajevo’da olacaktı. Üstelik konser, “İstanbul 2010 Avrupa Kültür Başkenti” programına dahildi.
Dori Kiss Kalafat’a konserin iptal nedenini sordum:
- Karşımıza hesapta olmayan taraflar çıktı. İptal etmek zorunda kaldık. Nihat Bey de çok üzüldü.
“Barış çağrısı” anlamına gelecek konserin yapılacağını heyecanla yazmıştım, iptali de duyurmam gerektiğini düşündüm.
İngiltere’nin çimento tüketimi dibe vurdu, Türkiye’ninki uçtu
CUMA akşamı Sibel Kaya-Gökay Ezerçelli’nin nikâhı sonrasında Çimentaş Genel Koordinatörü, Türkiye Çimento Müstahsilleri Birliği (TÇMB) Başkanvekili Mustafa Güçlü’yle buluştum:
- Avrupa Çimento Üreticileri Federasyonu’nun toplantısı için 4-5 gündür Londra’daydım. Toplantıya Başkanımız ve Federasyon’un Yönetim Kurulu Üyesi Adnan İğnebekçili’yle birlikte katıldık.
- İzleniminiz nedir?
- Birincisi, 1980’li yılların ortalarından beri Londra’ya gider gelirim. Onların nasıl yerinde saydığını, Türkiye’nin de “uçtuğunu” bir kez daha gördüm.
- Sizin sektör açısından durum ne?
- Koskoca İngiltere’de 2009’da çimento tüketimi 9.5 milyon tona düşmüş.
- Ya Türkiye’de?
- Türkiye’de 2009’da yüzde 1 gerileme yaşadık ama 40 milyon tondayız.
- Bu uçurumun nedeni nedir?
- Bir miktar ikame çözümler olsa da İngiltere’de krizin etkisinin nasıl hissedildiğini çok iyi gösteriyor. Türkiye’de ise altyapı yatırımları önemli ölçüde yürüyor.
Başbakan Tayyip Erdoğan’nın “Kriz teğet geçti” saptaması, çimento sektörü açısından doğrulanmış görünüyor...
Paylaş