İstanbul’un rantına değil Anadolu’ya istihdama yatırdı işçi desteğini asgari geçim yedi

TEKSTİL-konfeksiyon sektöründen iki işadamı, bundan dört-beş yıl önce karşılaştıklarında durum değerlendirmesi yaptı:

- 15-16 milyon dolar nakitim var. İstanbul’daki fabrikamı Anadolu’ya taşımayı düşünüyorum.

Diğer işadamı üretime dönük yatırımda kararsızdı:

- Benim de 20 milyon dolar nakitim var. İstanbul’da gayrımenkul işine girebilirim.

İki işadamı geçenlerde yeniden karşılaştı. Anadolu’ya yatırım planlayan işadamı düşündüğünü yapmış, 12-13 milyon dolar harcayarak 700 kişinin çalıştığı bir konfeksiyon tesisi kurmuştu.

Diğer işadamı da İstanbul’un en gözde noktalarından birinde residance-alışveriş merkezi yapmıştı. Söze Anadolu’ya yatırım yapan işadamı girdi:

- Belki 700 kişiye ekmek kapısı açmış olmanın mutluluğunu yaşıyorum ama sen gel bir de çektiğim sıkıntıyı bana sor.

- Neden arkadaş?

- 5084 sayılı yasa kapsamında teşvikten yararlanıyordum. Yani indirimli elektrik ve istihdam üzerindeki yüklerden de indirim söz konusuydu. Hükümet yılbaşında vergi iadesini kaldırdı. Yerime asgari geçim indirimi getirdi.

- Ne var bunda?

- Daha ne olsun? Asgari geçim indirimi gelince bizim istihdamla ilgili desteğin yüzde 80’i uçup gitti. Zaten neredeyse zararına ihracat yapıyoruz. Üstüne üstlük fabrikayı satmaya kalksam, yatırdığım parayı alabilir miyim bilmiyorum.

Diğer işadamının keyfi yerindeydi. İstanbul yaptığı residance-alışveriş merkezinin değeri bugün 600 milyon dolardan aşağı değildi.Kiralarla ilgili ufak tefek sorunları olsa da Anadolu’ya yönelen arkadaşının yanında konuşmaya değmezdi. Nitekim sohbete noktayı koyan da Anadolu’ya giden arkadaşı koydu:

- Maliye asgari geçim indirimiyle elimizden giden istihdam desteğini yeniden sağlamanın formülünü bulmalı. Ya teşvikli 5 yıl dolana kadar asgari geçim indirimini kendisi karşılasın ya da diğer vergilerimizden mahsup fırsatı tanısın...

İstanbul’da rant yerine Anadolu’ya yatırımı seçen işadamının sesini duyan çıkar mı?

Harputevi artık ABD’den bile turist çekmeye başladı

GEÇEN gün Elazığ’dan Mustafa Alçiçek aradı: "Şefik Gül Harputevi’ne haftada 1000 ziyaretçi geliyor. ABD’den bile ziyaretçilerimiz oluyor."

Gülsan İnşaat’ın Yönetim Kurulu Başkan Yardımcısı Mehmet Gül, memleketi Elazığ’a dönük bir sosyal sorumluluk projesi düşünmüş, biraz da örnek olsun diye eski bir Harputevi’ni alıp, kendi elleriyle restore etmişti.

380 bin YTL’ye gerçekleşen restorasyon sonrasında Mehmet Gül’ün hedefi projeyi daha genişletmek, bir bedesten, belki de otel eklemek vardı. Mehmet Gül, abisi Şefik Gül’ün adını verdiği Harputevi’ni Elazığ’da en güvendiği kişiye, Mustafa Alçiçek’e emanet etmişti.

Artık Ankara’dan bakan ve bürokratların, İstanbul’dan işadamlarını yolu Elazığ’a düştüğünde mutlaka Harputevi’ne uğranıyor, Alçiçek ve eşi konuklara çedene kahvesi ikram ediyor.

Harputevi’ne en son yolu düşen bakan, Başbakan Yardımcısı Cemil Çiçek olmuş. Çok da etkilenmiş.

Bakanların Harputevi’nden etkilenmesi. Mehmet Gül’ün orada düşündüğü projenin önünü açar mı?

Turquality’den akan destek 80 milyon doları buldu

GEÇEN hafta içinde İstanbul Tekstil ve Konfeksiyon İhracatçı Birlikleri’nin (İTKİB) "17’inci Genç Moda Tasarımcıları Yarışması"nın töreni vardı. Bir başka toplantıya katıldığım için törene gecikmeli gittim.

Hazır giyimciler arasında İstanbul Hazır Giyim ve Konfeksiyon İhracatçıları Birliği’nin (İHKİB) yeni Başkanı Hikmet Tanrıverdi’nin, önceki Başkan Süleyman Orakçıoğlu’na plaket vermesi konuşuluyordu. Herkes birlik görüntüsünden memnundu.

Törende Dış Ticaret Müsteşarlığı İhracat Genel Müdür Yardımcısı ve Turquality Çalışma Grubu Başkanı Ziya Altunyaldız’a programın nasıl gittiğini sordum: "2004’ten buyana Turqualty kapsamında şirketlere, markalara verdiğimiz destek 70-80 milyon doları buldu."

Kullanılan kaynak 70-80 milyon doları bulduğuna göre, Turquality etiketine kavuşan şirket ve markalar, bunun yararını görmüş olmalı...
Yazarın Tüm Yazıları