Paylaş
- Birlikte birkaç fabrikayı gezmeyi isterim...
Onun rehberliğinde Sanko ve Merinos Halı’nın yanısıra bir de Şölen Çikolata’ya uğradık. Şölen Çikolata’ya girerken, o günkü panelin konuşmacılarından Ülker Ailesi’nin damadı ve grubun yöneticisi Orhan Özokur’a sordum:
- Şölen Çikolata pek bildiğim bir marka değil. Aynı sektördesiniz. Sizce nasıl bir üretici?
- Çok başarılıdır. Bizim pazarda çok da tutulur. İyi de ihracat yaparlar.
Bunun üzerine şirketin ortaklarından (şimdi yönetim kurulu başkanı) İsmail Çoban’la sohbete giriştim:
- Bugünlerde ABD’ye 20 milyon dolarlık ihracat bağlantısını görüşüyoruz.
Geçenlerde İsmail Çoban ve şirketin CEO’su Elif Çoban’la Şölen Çikolata Gıda Sanayi ve Ticaret A.Ş.’nin Silivri’deki fabrikasını gezerken 2003 yılı sonbaharında Gaziantep’teki tesislerine yaptığımız kısa turu anımsadım. İsmail Çoban, Gaziantep’e yeniden davet etti:
- 150 bin metrekarelik kapalı alanı bulunan fabrikamızı bugün gezseniz tanıyamazsınız. 8-9 yılda teknolojiye çok yatırım yaptık.
- Gaziantep’te başarıyla üretim yaparken kalkıp Silivri’de bisküvi fabrikası kurdunuz? Buralarda özel teşvik falan da yoktu. Bu yatırımdan memnun musunuz?
- İç pazardaki tüketimin büyük bölümü İstanbul başta olmak üzere Marmara Bölgesi’nde gerçekleşiyor. Gaziantep’ten İstanbul’a nakliye, bizim açımızdan yüzde 10-12’lik maliyet dezavantajı yaratıyordu. İstanbul’da üretim yapmanın değeri bence teşvikle ölçülemez.
Elif Çoban araya girip, Silivri’deki fabrikayı ilk yaptıkları günlere döndü:
- Bizim unlu mamullere girmemizi “saçmalık” görenler oldu. Bisküvideki yoğun rekabet ortamında belki bu değerlendirme doğruydu. Ancak biz bisküviyle çikolatayı bütünleştirerek fark yarattık. İkramlık pazarında liderliğe yükseldik. Burada her yeni geliştirdiğimiz ürün, sektörümüzün öncüsü oldu.
İsmail Çoban, heyecanla Silivri fabrikasındaki teknolojiyi anlatmaya koyuldu:
- Dünyanın en iyi teknolojisini kullandık. Bu fabrikayla birlikte ciromuz 10’a katlandı. Bu yıl 600 milyon liralık ciroya ulaşmayı hedefliyoruz.
Elif Çoban şaşırdı:
- Bu yılki hedefi 550 milyon lira olarak belirlemiştik.
İsmail Çoban, verdiği rakamdan dönmedi:
- Şölen’in CEO’su olarak sen 600 milyon lirayı da tutturursun. Zaten yılın ilk 3 ayında yüzde 50 dolayında büyüme yakaladık.
- Gaziantep’teki fabrikanızı gezdiğim dönemde toplam ihracatınız 50 milyon dolardı. Şimdi nasıl?
- Şimdi 158 milyon dolarlık ihracatımızla Türkiye liginde 101’inci sıradayız.
Hemen şu noktanın altını çizdi:
- Üretimimizin yüzde 99’unu kendi markamızla yapıyoruz. İhracatta kendi markamızda varız. Ortadoğu ve Balkanlar’da güçlüyüz. Kârımızın büyük bölümü de ihracattan sağlanıyor. Çünkü iç pazardaki rekabet kâr marjlarını çok aşağı çekiyor.
Söz kârdan açılınca İsmail Çoban, ailenin benimsediği yönteme dikkat çekti:
- Kârımızın yüzde 5’i şirketin ortağı aile fertleri arasında eşit şekilde dağıtılır. Kalanı şirketin büyümesine ve yatırımlara gider. Daha fazla kâr payı almak bizi şımartır.
Çoban Ailesi, “şımarmamaya” özen göstererek Şölen’i ve markalarını büyütmeye yükleniyor... Bu strateji çerçevesinde Gaziantep’teki tesislere bu yıl 100 milyon liralık ek yatırım yapmayı planlıyor...
İsmail Çoban’ın 50 milyon lira daha eklediği bu yılki ciro hedefi rahatlıkla yakalanacak gibi görünüyor...
Hedef ilk 100
ŞÖLEN Çikolata Yönetim Kurulu Başkanı İsmail Çoban, bulundukları sektörün büyüklüğünün 6.5 milyar lirayı bulduğunu vurguladı:
- Biz pazarın toplamı açısından bakılınca yüzde 10’lardayız.
Şölen’in bulunduğu konumu İstanbul Sanayi Odası’nın (İSO) “Türkiye’nin 500 Büyük Sanayi Kuruluşu” sıralamasıyla değerlendirdi:
- 2010 yılı verilerimizle 2011’de 184’üncü sıraya yükselmiştik. Her yıl 20-30 basamak yükseliyoruz.
Elif Çoban’a dönüp, hedefini yineledi:
- İSO’nun listesinde ilk 100’e girmek istiyoruz.
Turquality ile devleti yanımızda görmek dışarıda güç veriyor
ŞÖLEN Çikolata CEO’su Elif Çoban, bazı markalarının Turquality kapsamında olduğunu vurguladı:
- Turquality’de ikinci 5 yıllık döneme geçen yıl sonu itibariyle giren markalarımız var.
- Turquality kapsamında sağlanan desteklerden memnun musunuz?
- Parasal desteğinden çok markalaşma rehberliği bizim açımızdan daha önemli.
İsmail Çoban, konuya biraz da duygusal yaklaştı:
- İhracat pazarlarında dünya markalarıyla rekabet ederken devletin yanımızda olduğunu görmek bize güç katıyor. Ben Turquality’ye böyle bakıyorum.
Kurumsallaşırken patronları tümüyle dışlamak yanlış olur
İSMAİL Çoban, kişisel servetten çok, şirketin servetine önem verdiklerini vurguladı:
- Aile anayasası oluşturup, kurumsallaşma yönünde adımlar atıyoruz. Bunlara özen gösteriyoruz.
Elif Çoban araya girdi:
- 2 yıl şirketimize profesyonel CEO aradık. Sonunda geçiş dönemi CEO’su ben oldum.
İsmail Çoban, bu noktada “tek ses”in önemine değindi:
- Bakıyorsunuz, ailenin tüm üyeleri patron. Hepsi aynı anda konuşursa karmaşa olur. Onun yerine “tek ses” daha doğrudur.
Kurumsallaşmaya bakışını da şöyle paylaştı:
- Kurumsallaşmayı, “Patronlar işten tümüyle elini ayağını çeksin” şeklinde benimsemek olmaz. Patronların vizyonu şirkete yansımalı. Aksi halde şirket kayba uğrayabilir.
Karim Rashid’le 5 yıldır çalışıyoruz
ELİF Çoban’a sordum:
- Ünlü tasarımcı Karim Rashid’le çalışmalarınız nasıl gidiyor?
- Karim Rashid bize çikolata tasarlıyor. 5 yıldır birlikte çalışıyoruz.
- Üzerinde çalıştığınız yeni bir tasarım var mı?
- Mevcut tasarımları gözden geçiriyor...
Paylaş