Paylaş
Çalık, namazı birlikte kılmayı teklif etti, Taçyıldız abdestinin olmadığını belirtti:
- Abdest tezelemem lazım.
- Ben abdestim var. Ben sünneti kılarken sen abdestini alırsın. Farzı birlikte kılarız.
Çalık, namaz kılacakları odaya geçti, Taçyıldız da hemen yandaki lavaboda abdest almaya başladı. Tam o sırada telefonu çaldı. Arayan Malatyalı ünlü tiyatro sanatçısı Kenan Işık’tı:
- Başkan, bana “Muradı böyle” türküsünün sözleri lazım.
- Gardaş şu anda abdest alıyım. Biraz sonra ara.
- Sözler acele lazım. Şu anda bir oyun üzerinde çalışıyoruz. Tam yeri geldi. Sahnedeki arkadaşımızın “Muradı böyle” türküsünü söylemesi oyuna cuk oturacak.
Fısıldayarak sözleri söylemeye çalıştı:
- Muradı beyle... Muradı beyle...
Devamını getiremedi:
- Valla devamı aklıma gelmiyi gardaş.
- Melodisiyle söyle o zaman aklına gelir.
Türküyü mırıldanmaya başlayınca gerçekten de gerisi geldi. O sırada namaza başlamış olan Ahmet Çalık, Taçyıldız’ın abdest sırasında türkü söylediğini duyunca gülmemek, namazını bozmamak için kendini zor tuttu.
Sünneti bitirip, selam verdi. Taçyıldız da o sırada abdestini alıp odaya geçti. Çalık, farza başlamadan sordu:
- Abi hayırdır, sen abdest alırken “Amentü” yerine “Muradı böyle” türküsünü mü okuyorsun artık.
Taçyıldız, kendisini Kenan Işık’ın aradığını belirtip, konuyu anlattı. Birlikte kahkahayı patlattılar. Çalık, namaz sonrası Işık’ı aradı:
- Kenan Bey, sizin yüzünüzden az daha namazım bozuluyordu.
- Neden?
- Şaban Abi yan tarafta abdest alırken, ben öğlen namazının sünnetini kılıyordum. Türkü söylemeye başlayınca gülmemek için kendimi zor tuttum. Meğer sen türkünün sözleri için aramışsın. O da seni kıramamış, abdest arasına “Muradı böyle”yi sıkıştırmış.
O günlerde abdest arası türkü konusunu Nurteks Yönetim Kurulu Başkanı İbrahim Nalbant’tan öğrendim. Kısacık bir bölümünü pazar neşesi olsun diye yazdım. Sabah erken yazımı gören Taçyıldız, hemenKenan Işık’ı aramış:
- Vahap Munyar’ın yazısını ohudun mu?
- Bugün pazar ve saat şu anda 09.00, henüz okumadım.
- Çabbuh ohu hele.
Işık, yazıyı hemen okumuş:
- Okudum Başkan.
- Bu yazı benim için eyi bişey mi, kötü bişey mi?..
O da Malatya şivesine dönerek yanıt vemiş:
- Eyi bişey, eyi bişey...
Cuma günü New York’tan döndüğümde ilk arayan Nuryıldız’ın Yönetim Kurulu Başkanı Şahin Nalbant oldu:
- Kenan Işık düşüp beyin kanaması geçirmiş. Amerikan Hastanesi’nde ameliyata almışlar. Ben oraya gidiyorum.
Heç eyi olmadı bu beyin ganaması Kenan Abi...
Şimdi eyi bişey yap, salimen aramıza dön, birlikte Şaban Abi’den “Muradı böyle”yi dinleyelim...
Olmaz mı Abi?..
TIR altında haftada 30 Suriyeli yakalıyoruz
EKOL Lojistik Yönetim Kurulu Başkanı Ahmet Musul, Trieste (İtalya)-Villach (Avusturya)-Münih-Köln (Almanya) turumuz sırasındaki sohbetlerde Ocak 2013’te Gümrük ve Ticaret Bakanlığı’nın yayınladığı yönetmelik çerçevesinde “Yetkilendirilmiş Yükümlü Sertifikası” (AEO) aldıklarını belirtip, şu soruyu sordu:
- Gümrük neden hâlâ bina yapar anlayamıyoruz. Araçların kontrolü için ille de İstanbul içinde veya diğer kentlerde ayrı ayrı gümrük merkezlerine gidilmesi zaman kaybettiriyor. Gümrükle ilgili örnekleme kontrolleri son çıkış noktalarında, örneğin Kapıkule’de yapılsa yeter.
Kendi çalışma sistemlerinden örnek verdi:
- Biz gümrükleme işlemlerini çok sıkı kontrollerle yapıyoruz. Örneğin, TIR’larımızın şaselerinin aralarına gizlenip Avrupa’ya kaçmaya çalışan Suriyeliler yüzünden ayrı denetleme ekibi kurduk.
- Bu tür kaçış çabalarına çok sık rastlıyor musunuz?
- Haftada 30 dolayında Suriyeli’yi sadece biz ve Haydarpaşa’da yakalıyoruz. Gerisini siz düşünün.
Türkiye’ye sığınan Suriyeliler, uzun süre kanayan yaramız olacak gibi görünüyor.
Paylaş