Paylaş
Malatyalı Vahap yazınca ‘etik dışı’ olan lahmacun Çapa yazınca manşete çıktı
HAZİRAN ayının ilk yarısında Melkan-Murat Tabanlıoğlu ve Özdem Gürsel’in davetiyle tasarladıkları Milas Bodrum Havalimanı Dış Hatlar Terminali’ni gezmek üzere birkaç gazeteci arkadaşımla birlikte Bodrum’a gittik.
O davet kapsamında bir gece Sahir Erozan’a ait Maça Kızı’nda konakladık. Washington’daki Cities Restoran günlerinden bildiğim, ilk kez karşı karşıya geldiğim Sahir Erozan’la o akşam tanıştık.
Bizim gittiğimiz günlerde Sabah’ın Günaydın ekinde, “Maça Kızı’nda lahmacum 50 lira” haberi yer almıştı.
Hazır karşımızda Sahir Erozan’ı bulunca sorduk:
- Gerçekten bir lahmacun 50 lira mı burada?
- Bir ayranla birlikte 50 liraya satıyoruz.
Önce Milas Bodrum Havalimanı Dış Hatlar Terminali’yle ilgili izlenimlerimi yazdım. 20-25 gün sonra da, “Bir lahmacun bir ayranı 50 liraya satıyorum, çünkü” başlıklı bir yazı yazdım.
Hürriyet’in Washington Temsilcisi olduğu dönemde Sahir Erozan’ın Cities Restoranı’ndan çıkmayan Serdar Turgut, HaberTürk Gazetesi’ndeki köşesinde konuyu ele alıp, beni “etik dışı” davranmakla, Ertuğrul Özkök’ün sitcom gazeteciliğine uygun davranmakla suçladı.
Yazdıkları hiç umurumda bile değildi. Ta ki, çalıştığı gazete dün lüks restoran işletmecisi İzzet Çapa’nın Sahir Erozan’la yaptığı söyleşiyi “34 liralık lahmacunun mucidi: Lahmacuna filet mignon koyuyorum” başlığıyla sürmanşete çıkarıncaya kadar.
Öncelikle şunu belirtmeliyim. Lahmacun, Türkiye’nin hemen her noktasında ucuz şekilde karın doyurabilecek sembol gıdalarımız arasındadır.
Bu nedenle Sahir Erozan, filet mignon (ince şeritler halende kesilmiş bonfile) da koysa, boyutu daha büyük de olsa, bir lahmacun ve yanında ayranı 50 liraya satabilmesi bana çarpıcı geldi.
Ben gurme değilim, yemek yazısı yazmadım. Sadece gördüğümü, üstelik Sahir Erozan’la da konuşarak yazdım, o kadar...
Şimdi tüm meslektaşlarıma soruyorum. Maça Kızı’ndaki lahcamunu Malatyalı Vahap Munyar yazınca “etik dışı” davranmakla suçlanabiliyor ama lüks restoran işletmecisi İzzet Çapa yazınca gazetesinin manşetine çıkabiliyor.
Serdar Turgut bu durumda İzzet Çapa ve HaberTürk’e ne diyecek acaba?
Cumartesi günü feribotla Yalova’ya geçip, oradan İznik’e gittik. Gökhan Mendi’ye TEB Özel Bankacılık Grup Direktörü Banu Taşkın ile Satış ve Pazarlama Direktörü Aylin Alkan da eşlik etti.
İznik Vakfı’nın merkezinde bizi Başkan Prof. Işıl Akbaygil ve TEB Holding Genel Müdürü, bankanın da Yönetim Kurulu Başkanvekili Akın Akbaygil karşıladı.
Biz Işıl Akbaygil, Akın Akbaygil ve Gökhan Mendi ile sohbet ederken Türkiye’nin ilk viyola hocası Prof. Betil Başeğmezler, Prof. Tatjana Masurenko ve viyola sanatçısı, bestekar Prof. Nejat Başeğmezler, kampa katılanların kapanış konseri için hazırlık yapıyordu.
Prof. Işıl Akbaygil, sohbete vakfı ilk kurdukları günlerden girdi:
- Ben İstanbul Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Müdürü’yken üniversitemizden bir ekibin uzun süredir İznik’te yaptığı kazılar dikkatimi çekti. İznik’te çini işini yeniden canlandırmak üzere İznik Vakfı’nı kurma fikri gelişti. O dönemde TEB’in en büyük hissedarı olan Hasan Çolakoğlu’ndan rica ettik ve onun desteğiyle vakfı kurduk.
Başbakan Tayyip Erdoğan’ın İznik çinisinin önünü açan kararını anımsadı:
- Sayın Erdoğan İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı’yken kendisini ziyaret etmiştim. Metroda İznik çinisinin kullanılmasını önerdim. Kabul etti ve hemen karar aldılar. Böylece iş büyüme seyrine girdi.
Sonra European Ceramic Road’dan (Avrupa Seramik Yolu) aldıkları üyelik davetine uzandı:
- Bizi üyelik için davet ettiler. Üyeliğimizin görüşüldüğü oturumda İngiltere gibi bazı ülkeler, “Türkiye, AB’ye tam üye değil, almayalım” dedi. Bizim sunumda Prens Charles’ın İznik çinisine ilgisi konusundaki bölümleri görünce itirazdan vazgeçtiler ve European Ceramic Road’a girdik. Böylece İznik çinisi dünyada daha güçlü şekilde tescillenmiş oldu.
Vakfın çini üretim bölümlerini gezerken dolaplardan birinin üzerindeki henüz bitmemiş bir kase dikkatimizi çekti:
- Hocam, bu güzel eseri kime yapıyorsunuz?
- İngiltere Kraliçesi Elizabeth’e tahta çıkışının 60’ıncı yılı nedeniyle yapıyor arkadaşlarımız. Kraliçe İznik’e gelip atölyemizi gezmişti.
- Üzerinde ne yazıyor?
- “Rızkı veren Allah’tır” yazıyor.
Sohbetin bu noktasında günün konusu viyolaya döndük:
- Çini atölyelerinin arasına viyola eğitimi nasıl girdi?
- Burada müzik eğitimini de gündeme getirirken İznik çinizinin tınısıyla uyuşan ses aradık. Önce arp düşündük, sonra flüt, baktık uymuyor. Kardeşim Prof. Betil Başeğmezler, Türkiye’nin ilk viyola hocasıdır. Onunla viyolayı denedik, buraya uyacağını gördük. Viyola kampının 7’incisine ulaştık. Yılda 20 genç bu kampa geliyor. Yarısından fazlasını yabancılar oluşturuyor.
- Bir de viyola yapımına dönük eğitimleriniz var...
- Alman usta Jürgen Manthey, Eskişehir Anadolu Üniversitesi Çalgı Yapım Bölümü’nde öğrencilere
keman ve viyola yapımı konusunda kurs veriyor. Manthey, yaptığı viyolaya, “İznik Viyolası” adını verecek. Burada üretilecek viyola, müzik dünyasında “İznik Viyolası” olarak anılacak.
Prof. Işık Akbaygil, TEB’in de desteğiyle İznik Vakfı’nda önce çini mucizesi yarattı, dünyanın farklı noktalarına uzanmasına öncülük etti... Şimdi buna bir de “İznik Viyolası”nı ekletiyor...
TEB, viyola kampını Özel Bankacılık birimi üzerinden ayrıca destekliyor...
Prof. Işıl Akbaygil, Jürgen Manthey’in yaptığı viyolaları 12-20 bin Euro arasında değişen fiyatla sattığını belirtip ekledi:
- İlk İznik Viyolası gelecek yıl müzayedede vitrine çıkacak...
Bakalım “İznik Viyolası” müzik dünyasına nasıl yansıyacak?
Mescidi Aksa’dan Calvin Klein’in evine kadar girdi yılda 1 milyon dolarda kaldı
PROF. Işıl Akbaygil, İznik Vakfı’nın atölyesinde üretilen çinilerin uzandığı ünlü projelerden örnekler verdi:
- Paris’te ünlü Hermes mağazasının vitrininden, Abu Dhabi’deki Şeyh Zayed Bin Al Nahyan Camisi’na, Zabel Park Dubai’den Tokyo’daki Dostluk Anıtı’na, Bahreyn’deki saraydan Calvin Klein’in Los Angeles’deki evine kadar dünyanın çeşitli noktalarına İznik çinisini götürdük.
- Söylediklerinize bakılırsa iyi ihracat yapıyor olmalısınız?
- Maalesef çok değil. En iyi dönemde yılda 1 milyon doları ancak buluyor.
ABD’ye yaptıkları satıştan örnek verdi:
- Biz ABD’lilere çininin metrekaresini 1800 dolara satıyoruz. Onlar orada 5 bin dolara pazarlıyorlar.
- Hermes’in Paris’teki vitrinlerine İznik çinisi girdiğinde ne kadar döviz girdisi sağladınız?
- 300-400 bin Euro’luk çini vermiştik. Hermes’in CEO’su, “Sizin çiniler bizim lüks ürünlerimiz bastırdı” demişti. Şimdi o çiniler Hermes’in özel müzesinde.
Son projelerinden birine dikkat çekti:
- TİKA’nın katkısıyla Mescidi Aksa’da onarım yapılıyor. Orada İznik Vakfı’nın çinileri kullanılıyor.
İznik’te 4 bin kişi çiniden ekmek yiyor
İZNİK Vakfı Başkanı Prof. Işıl Akbaygil, vakfı kurdukları 1993 yılı öncesinde İznik’te çini işinin gündemde olmadığını vurguladı:
- İlk 2-3 yıl biz de çinileri tutturamadık. Yaptığımız çinileri attık. 1997 yılında tam vakfı kapatmaya karar verecekken bize başından beri destek veren TÜBİTAK’a çini hamurumuzu tahlile gönderdik. Çünkü, yaptığımız çiniler çok çabuk patlayıp, çatlıyordu. Arkadaşlarımız yanlışlıkla başka bir karışım göndermişler, TÜBİTAK’tan, “Bununla devam edin, doğrusu bu” diye yanıt geldi.
- Karışımda ne vardı?
- İznik çinisinde killi toprak değil, kuvars kullanıyoruz. Çok daha dayanıklı oluyor. Ömrü 1000 yıla kadar uzayabiliyor.
- Şimdi İznik’te çininin yarattığı ekonominin boyutu nedir?
- İznik’te şu anda 155 çini atölyesi var. Her birinde 5 kişi çalışıyor olsa 800’e yakın insan doğrudan çiniden ekmek yiyor demektir. Ortalama 5’er kişilik aileden bakılırsa 4 bine yakın insanın çini gelirinden yararlandığı anlamı çıkar. Bu da İznik nüfusunun yaklaşık dörtte biridir.
- Sizin vakıfta üretim dahil kaç kişi çalışıyor?
- 100 kişi çalışıyor. Ayrıca sözünü ettiğim 155 atölyenin sahip ve ustalarının çoğu vakıftan yetişti.
Paylaş