Paylaş
Ancak, artık AİFD için durum, “temkin”in ötesine geçmiş olmalı ki, derneğin Dış İlişkiler Müdürü Tuba Sözeri’nin de bulunduğu sohbette Engin Güner, çarpıcı bazı mesajları ilk anda ortaya koydu:
- 4 Aralık 2009’da yürürlüğü giren fiyat kararnamesi ile Türkiye’de orjinal ve jenerik ürünler, Avrupa’daki referans fiyatın yüzde 66’sıyla sınırlandı. Var olan yüzde 11 iskontonun üzerine yüzde 12 ek iskonto getirildi. Böylece ilaç fiyatları yüzde 25-30 ucuzladı.
- Bu durum sektörü nasıl etkiledi?
- Sektörümüzde yüzde 25 dolayında daralma bekliyoruz.
Engin Güner, sektördeki daralmanın etkilerini anlayabilmek için, AİFD üyesi 40 ilaç üreticisinin üst yönetimleriyle bir anket yaptırmış:
- Ankete katılanların yüzde 90’ı kararnamenin işlerini olumsuz etkilediğini bildirdi.
- Ne tür olumsuzluklar?
- Örneğin, katılımcıların yüzde 37.5’i yüzde 10’dan fazla, yüzde 31.3’ü ise yüzde 20’den fazla işçi çıkarabiliceklerini dile getirdi.
- Ne anlama geliyor bu veriler?
- Türkiye’de ilaç sektöründe 25 bin kişi çalışıyor. İşten çıkarmalar yüzde 20’yi bulursa, sektörümüzde 5 bin kişi işsiz kalır.
Güner, bir de hesap yapmış:
- Türkiye’de bir kişiye iş yaratma maliyeti 261.7 bin lira dolayında. İlaç sektöründe işsiz kalacak 5 bin kişiye yeni iş yaratmak için yatırım yapmaya kalksanız, 1.3 milyar lira gerekiyor.
- Ankette başka ne sonuçlar var?
- Katılımcıların yüzde 81.3’ü fiyatların böylesine bastırılmasının yeni ilaçların Türkiye’ye gelişini olumsuz etkileyeceğini düşünüyor.
- Başka?
- Hükümetin çıkardığı Ar-Ge teşvikleri, uluslararası ilaç şirketlerinin Türkiye’ye dönük Ar-Ge yatırımlarını hızlandıracak gibi görünüyordu.
- Hızlanmadı mı?
- Aslında biz de AİFD olarak o yönde çalışmalara başlamıştık...
- Ne oldu?
- Bu ortamdan Ar-Ge yatırımı planları da olumsuz etkilendi. Anketimize katılanların yüzde 50’si, “Türkiye’ye Ar-Ge yatırımlarımız düşer” dedi.
Engin Güner’in verdiği mesajlardan en çarpıcı geleni, “5 bin kişi işsiz kalabilir. Bu insanlara yeni iş sahası açmak için 1.3 milyar lira yatırım gerekir” bölümü oldu...
Belki, “Uluslararası ilaç şirketleri hükümeti köşeye sıkıştırmak için bunu yapıyor” denilebilir...
İşin doğrusunu anlamak, hükümetin elinde...
Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı ile Sosyal Güvenlik Kurumu (SGK) durumu yeniden incelesin...
Kim haklı, kim haksız ortaya çıkarsın...
Kurallar hep maç sırasında değişiyor, endokrinoloji uzmanı olmayan 45 il var
AİFD Başkan Yardımcısı Engin Güner, Akfen Holding Yönetim Kurulu Başkanı Hamdi Akın’ın geçen hafta Gaziantep’teki Novotel-Ibis otellerinin açılışı sırasındaki sözlerini anımsattı:
- Hamdi Bey, “Maç oynanırken kural değişmesini Sayın Başbakan eleştiriyor. Biz bu örneği çok yaşıyoruz” diyor.
- Bunun sizinle ne ilgisi var?
- İlaç sektörü için de aynı durum söz konusu.
- Ne gibi?
- Hükümetin vatandaşa ilacı en ulaşılabilir, ucuz hale getirme çabasını saygıyla karşılıyoruz. Bu konuda haklı da.
- Öyleyse sorun ne? Hükümetin yaptığı, ilacı ucuzlatmak değil mi?
- Öyle ama bu kez fazla indirdiler. İş ucuzlatmanın ötesine geçti. Ayrıca...
- Ayrıca ne?
- Hâlâ “maç ortasında kural değişiyor” durumu söz konusu. Oysa son fiyat kararnamesi görüşmeleri sırasında, “Merak etmeyin 2-3 yıl önemli değişiklik yapılmaz” demişlerdi.
- Değişen bir şey mi oldu?
- SGK, Sağlık Uygulama Tebliği (SUT) taslağı yeni nesil diyabet ilaçlarını sadece endokrinoloji uzmanlarının yazmasını öngörüyor.
- Ne var bunda?
- Bu durumda iç hastalıkları uzmanları söz konusu ilaçları yazamayacak. Tebliğ böyle çıkarsa, Türkiye’nin endokrinoloji uzmanı bulunmayan 45 ilindeki diyabet hastaları başka illere yönelecek. Birçok ilde hastalar ilaca erişimde güçlük yaşayacak.
Güner, bu tebliğ taslağını “maç oynanırken kural değiştirmeye” benzetiyor...
Tebliğ çıkmadan yeniden gözden geçirmenin bir zararı var mı?
Benim Galatasaray’daki başkanlık yarışının taraflarıyla ilgim yok
ANAP döneminin eski bakanlarından, Galatasaray Kulübü Yönetim Kurulu Üyesi Işın Çelebi aradı:
- Galatasaray’ın kongresinde Başkanımız Adnan Polat’ın karşısına aday olarak çıkan Adnan Öztürk’e çok büyük destek vermişsin.
- Benim kimseye destek verdiğim falan yok.
- Olur mu? Reşit Sinanlı’nın Süleymaniye’deki yatırımını yazmışsın, Adnan Öztürk’le birlikte Galatasaray yönetimine adaylıklarından söz etmişsin.
- Ben o yazıda esas olarak Reşit Sinanlı’nın Irak’ın Süleymaniye bölgesine Arcelor-Mittal’le birlikte 145 milyon dolarlık yatırıma hazırlandığından söz ettim.
- Bir kere Adnan Öztürk, Arcelor-Mittal’in Bölge CEO’su değil, sac şirketinin genel müdürü. Ayrıca o yatırımdan bahsetmen bile onların lehine destek vermek sayılır.
- Varsa bir yatırım, sizden de bir şeyler yazarım.
- Biz en büyük yatırımı Seyrantepe’deki spor kompleksiyle yapıyoruz...
Madem ortada bir “alınganlık” durumu var...
Ben tavrımı net şekilde ortaya koyayım... Basit bir Galatasaray taraftarıyım... Galibiyetine sevinirim, yenilmesini takıntı haline getirmem... Kongresiyle de hiçbir ilgim olmaz...
Kuşkulananların, “taraf tuttuğumu” düşünenlerin bilgisine...
Paylaş