ABD Başkanı George Bush, Saddam'ın tepesine bomba yağdırmaya başlamadan birkaç saat önce Atina'da Ülker Grubu'nun İcra Kurulu Başkan Yardımcısı Orhan Özokur'la konuşuyoruz.
Özokur'a ‘‘İkinci tezkere ilk haliyle çıksaydı daha iyi olur muydu, şimdi ABD'ye sadece hava koridoru açmak yeterli mi?’’ diye soruyoruz.
Özokur, siyasete girmemeye özen gösterip, durumu şu ekonomik gözlükle irdeliyor:
‘‘Türkiye bugüne kadar yaptığı hovardalık yüzünden gırtlağına kadar borçlu. Bu savaş ortamında borç yüzünden bir anlamda köşeye sıkışmış durumdayız. Bunda son 20 yılın tüm liderlerinin sorumluluğu var. Borç gırtlağa dayanmadan vatandaştan fedakarlık isteseler sorun daha kolay çözülürdü.’’
Ya tezkere? Özokur, bu konuda da, ‘‘Aslında tezkerenin Meclis'te kabul edilmemesi demokratik duruş açısından bence önemliydi. Ancak şimdiki durumu değerlendirmek, Türkiye'yi yönetenlerin işi’’ diyor.
Peki Ülker'in savaş planı ne? Özokur bu soruyu da şöyle yanıtlıyor:
‘‘Elbette yatırımlara mola vereceğiz. Açılmamaya özen göstereceğiz. Sonra da savaşın gelişimine bakacağız. Çünkü
kestirmek zor.’’
Özokur, savaş sonrası Irak dahil komşularla ilişkiler
üzerinde durmak gerektiğini savunuyor.
Evet, artık savaş başladı. Dileyelim kısa sürsün, bölgemizde büyük yara açmasın.
Hazar için yönetim planı hazırlanıyor
SAVAŞLA gerilen havada, beni mutlu eden bir mektup aldım.
TEMA'nın (Türkiye Erozyonla Mücadele, Ağaçlandırma ve Doğal Varlıkları Koruma Vakfı) Genel Müdürü Ümit Y. Gürses imzasını taşıyan mektup şöyle:
‘‘12 Ağustos 2002 tarihli köşenizde ‘Hazar kirleniyi kirleniyi, ahan da kimse gelmiyi' başlıklı yazınızda konu ettiğiniz Hazar Gölü'nün su seviyesinin düşmesi ve kirlenmesine ilişkin bilgilerden sonra, Vakfımızın çeşitli kurum ve kuruluşlar nezdinde araştırmaları ve bilgi alışverişleri olmuştur. Devlet Su İşleri (DSİ) Genel Müdürlüğü'nden aldığımız bilgilere göre; Elazığ Valiliği'nin talebi ile Çevre Bakanlığı tarafından ilgili kurum ve kuruluşların da katıldığı 24-25.10.2002 tarihlerinde yerinde inceleme gezisi ve değerlendirme toplantısı düzenlendiği bildirilmiştir.
Diyarbakır Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Kurulu'nun kararı ile Elazığ İli Hazar Gölü ve çevresi, korunması amacıyla I., II. ve III. Derece Doğal Sit Alanı olarak belirlenmiştir. Göldeki su seviyesi, elektrik santralıyla yapılan anlaşmadaki minimum kottan daha yüksektir.
Yerinde yapılan incelemede Hazar Gölü'nde temel sorunun gölün su seviyesinden meydana gelen düşüşten kaynaklanmadığı ifade edilmektedir.
İncelemeler ve toplantı kapsamında Hazar Gölü'nün çevresindeki ilçelerin ve göl etrafındaki yerleşim yerlerinin kanalizasyonları ile gelen atık suların ve düzenli katı atık depolaması yapılmadığı için dere yataklarına dökülen katı atıkların göle taşınarak su kalitesini bozduğu ve su kirliliğine neden olduğu, Sit Alanı ve Çevre Düzeni Plan kararlarına uyulmadığı, göl çevresinde plansız ve kaçak toprak alımı yapıldığı, gölü besleyen derelerle göle sediment taşındığı ve göl çevresinde ağaçlandırmanın yetersiz olması nedeniyle erozyon olduğu belirlenmiştir.
Bunların sonucu olarak, göldeki sorunların çözümüne ilişkin önerilerin geliştirilmesi kapsamında ilgili kurumların çalışma başlatmasına ve ‘Hazar Gölü Yönetim Planı' hazırlanmasına karar verildiği bildirilmiştir.’’
İŞE YARADI, SEVİNDİM
Hazar Gölü ve çevresinin doğal güzeliğini Mehmet Polat'a ait Turpol Tesisleri'nde konakladığımda görme, yaşama fırsatı bulmuştum.
Daha sonra seçim gezisi için gittiğim Elazığ'da işadamı Abdullah Kızılelma da dikkatimi çekince, Hazar Gölü'nü de incelemiş, TEMA'dan gelen mektupta sözü edilen yazıyı yazmıştım.
O yazıma Elazığlılar'dan epey olumlu tepki gelmişti. Bazı Elazığlı okurlarım, ‘‘Hazar kirleniyi kirleniyi, ahan da kimse gelmiyi’’ başlığına takılmış, ‘‘Malatya lehçesi kullandığım’’ uyarısı yapmışlardı.
Lehçe Malatya'ya kaysa da ilgililerin dikkatini çekebildiğime sevindim. Elazığlılar, ‘‘Hazar kirleni kirleni, ahan da kimse gelmi’’ diyorlardı...
TEMA'nın mektubundan şu sonucu çıkarıyorum:
Hazar kirleni kirleni... Ahan da birileri ilgileni...
Umarım ilgilenenler işin peşini bırakmaz, Hazar Gölü güzelliğini korur.