Paylaş
- Yatağan, Yerköy ve Kemerköy termik santraları hava kirliliği yaratıyor, çalıştırmayın.
Konu dönemin Çevre Bakanlığı Müsteşar Yardımcısı Murat Sungur Bursa’nın önüne gitti. Aslında Çevre Bakanlığı’na düşen, çevreyi korumak olduğuna göre, mahkeme kararına uymaktı. Ama Bursa öyle yapmadı, elektrik sorununu düşündü:
- Bu üç santral kapanırsa, Güney’deki otelleri de kapsayan elektrik kesintileri olacak.
Ardından elektrik kısıntılarının yolaçacağı daha büyük soruna odaklandı:
- Turistik tesisler elektrik sorununu jeneratörle çözemez. Jeneratörle sağlanan elektrik, arıtma tesisini çalıştırmaya yetmez. Yani, kanalizasyon arıtmadan geçmeden denize boşalabilir.
Böylece, mahkemenin verdiği “üç termik santral dursun” kararına itirazın temelini oluşturdu:
- Yatağan, Yerköy ve Kemerköy termik santrallarının durması, telafisi mümkün olmayan sonuçlar doğurabilir.
Murat Sungur Bursa’nın ortaya koyduğu gerekçeler, Bakanlar Kurulu’nda da kabul gördü, böylece mahkemenin 3 termik santralı durdurma kararının önüne geçildi.
Zorlu Enerji Grubu Başkanı Murat Sungur Bursa’yla geçenlerde buluştuğumuzda, enerji yatırımlarına karşı oluşan çevreci tepkiler üzerinde durduk:
- Yapılan her iş küçük ya da büyük bir sorun yaratır. Önemli olan sorunun “kabul edilebilir” boyutta olmasıdır. Çevrecilik aslında aynı zamanda bir yol ayrımıdır...
Konuya vatandaşın devlet ve özel sektöre bakışı açısından yaklaştı:
- Vatandaşın hem devletle, hem de özel sektörle arasında birer fay hattı var. Enerji yatırımları konusunda vatandaş devlete de özel sektöre de güvenmiyor. Şirketlere, “Kâr için herşeyi yaparlar” gözüyle bakılıyor.
Bu saptamayı yaptıktan sonra ekledi:
- Tepkilere saygı göstermek, inatlaşmayla işin yürümeyeceğini bilmek gerekiyor.
Ardından hidroelektrik santrallar ve barajlara girdik:
- Vatanımız bizim için “cennetten bir köşe”dir ama su varlığı açısından “cennet” değildir. Su zengini bir ülke değiliz. Su varlıklarımızı en dengeli şekilde ama maksimum fayda sağlayarak kullanmanın yollarını bulmalıyız.
Murat Sungur Bursa, hidroelektrik santrallar konusunda iki stratejinin belirlenmesinden yana:
- İlgili bakanlık ve birimler oturacak, önce genel stratejiyi ve ÇED raporunu ortaya koyacak. Sonra da her bölge için de yerel strateji ve ÇED raporları oluşturacak. Çünkü, her bölge için farklı sorunlar oluşabilir, çözümleri ona göre üretilir.
- En önemli sorunlardan biri barajların dolum aşamasında ve sonrasında nehir yatağına bırakılacak su miktarında çıkıyor. Burada ideal oran nedir?
- Kimi yerde yüzde 5-10’a iner, kimi yerde daha yüksek düşünülebilir.
Bursa, eski bir bürokrat olarak şu öneriyi ortaya koydu:
- Bir yıl yeni lisans verilmeyi donduralım. Verilen lisanslarla ilgili mükellefiyetler gözden geçirilsin. Vatandaş itirazları dikkate alınsın. Devletin hata yaptığı noktalar varsa, bunlar düzeltilsin. Vatandaş ciddiye alındığını görsün. Böylece belki seri davaların da önüne geçilir.
Japonya’daki deprem ve tsunami faciasıyla ortaya çıkan nükleer risk, bütün dünyayı ayağa kaldırdı, programlar gözden geçirilmeye başlandı, bazı santrallar durduruldu...
Bizim hükümet ise, “Yakın çevremizde bir sürü riskli santral var, biz en iyisini yaparız” kararlılığıyla yol almaya çalışıyor...
Enerjide tüm çözüm arayışı, “Kabul edilebilir sorun”da düğümleniyor...
Radar kuşları izleyecek, göç sırasında türbinler duracak
ZORLU Enerji Grubu Başkanı Murat Sungur Bursa’ya en temiz enerji kaynaklarından biri olan rüzgarla ilgili itirazları anımsattım:
- Kuşların göç yolları konusunda tereddütler yaşanıyor.
- Aslında rüzgarda da ciddi kaygılar var.
- Siz Osmaniye’de bu sorunu nasıl çözdünüz?
- Osmaniye’de rüzgara 300 milyon dolar yatırım yaptık. 54 türbinimiz var. 135 megawat elektrik üretimi söz konusu. Şimdi kuş radarları kuruyoruz.
- Ne işe yarayacak o radarlar?
- Kuşları izleyeceğiz. Göç dönemlerinde bizim santralın olduğu bölgeye yaklaştıklarında türbinler duracak.
- Ne kadar süreyle?
- Yılda 20 gün kadar durdurabiliriz.
- Osmaniye’de ek yatırım planınız var mı?
- 140 megawatlık ek yatırımımız olacak.
Murat Sungur Bursa’ya Zorlu’nun enerjideki büyüklüklerini ve dağıtım ihalelerine bakışını da sordum:
- 2010 ciromuz 600 milyon dolara yakın gerçekleşti. Rusya ve Pakistan’da da yatırımlarımız var. İsrail’de yüzde 25 payımız olan bir proje yürüyor. Yatırım büyüklüğümüz 3 milyar dolara yaklaşıyor. Dağıtımı hiç düşünmüyoruz.
Oğlum sözümü dinleyip Galatasaray’ı bırakmıyor
DEVLET Bakanı Faruk Nafiz Özak’ın çağrısıyla “Dünya Üniversitelerarası Kış Oyunları” öncesinde Erzurum’a gittiğimizde dönüş yolunda Polat Holding’in kurucusu İbrahim Polat’la karşılaşmıştım.
O günlerde Türk Telekom Arena Stadyumu’nun açılışında yaşanan protesto olayı gündemdeydi. İbrahim Polat’a sordum:
- Galatasaray Kulübü Başkanı olan oğlunuz Adnan Polat’a, “Çok yıprandın, bırak artık” demeyi düşündüğünüz oldu mu?
- Genç bunlar, söz dinletmek kolay olmuyor.
Ben bırakmasını çok istiyorum. Şirketlerimizle ilgilensin daha iyi.
Cuma akşamı Türk Telekom Arena’da Akbank’ın locasına konuk olduk. Galatasaray-Fenerbahçe derbisini Akbank Yönetim Kurulu Başkanı Suzan Sabancı Dinçer, eşi Sabancı Holding Perakende Grubu Başkanı Haluk Dinçer, Akbank Genel Müdür Vekili Hakan Binbaşgil ve Kurumsal İlişkiler Direktörü Murat Göllü’yle birlikte izledik.
Yenilgiye üzülen Galatasaray taraftarının tepkisi üzerine, İbrahim Polat’la kısa sohbetimizi anımsadım, paylaşmak istedim.
Paylaş