Garanti, bir öğlen arasında KOSGEB’e 10 bin kayıt yaptı, bakanlık da şaşırdı
Paylaş
LinkedinFlipboardLinki KopyalaYazı Tipi
SANAYİ ve Ticaret Bakanı Nihat Ergün, önceki gün İstanbul’da Türkiye İhracatçılar Meclisi’nin (TİM) Başkanlar Kurulu toplantısına katılıp, sorunlarını dinledi.Ergün’ün dikkatini ilk çeken şey, ihracatçıların en azından o gün döviz kuru konusunda dert yanmamaları oldu:
- Anlaşılan 1.50 liralık dolar, 2 liralık Euro kuru ihracatçı için alt sınır. Kur düzeyi oralara gelince yakınmaları kesiliyor. Aynı gün akşam sohbet toplantısında buluştuğumuz Ergün, kurla ilgili şu espriyi yaptı: - TİM ekibi bir süre önce Ankara’da beni ziyarete gelmişti. Kurlardan dert yanınca kendilerine, “Merak etmeyin, ben size gelinceye kadar dolar kuru 1.50 lirayı bulur” dedim. Nitekim şimdi 1.50 lirayı buldu. Sonra ekledi: - Kurun bu düzeyine etkimiz olmasa da onların isteği yerine gelmiş oldu... Bu da bizi memnun etti. Bir gazeteci arkadaşımız, KOSGEB kredileri yarışında Garanti Bankası’nın öne geçmesinin rakiplerini rahatsız ettiğini anımsattı: - Konuyu incelediniz mi? Orada bankalarla ilgili bir sorun var mı? - İnceledik, bir sorun görünmüyor. Garanti Bankası, bu konuda rol üstlenen 18 banka arasında toplam kaydın yüzde 38’ini, “asil”lerin yüzde 55’ini yapmış. - Toplam kaç başvuru var? - 18 bankanın yaptığı kayıt 74 bin dolayında. - Garanti Bankası nasıl böyle fark atabilmiş? - Adamlar iyi altyapı kurmuş, organize olmuşlar... Bu işe yüklenmeye karar vermişler. Bürokratlardan biri Ergün’ün kulağına eğildi: - Efendim, bir öğlen arasında Garanti tam 10 bin kayıt yapmış. Ergün, tekrarladı: - Diğer bankalar öğlen tatili yaparken, Garanti Bankası mesaiye devam etmiş. 10 bin başvuruyu kaydetmiş. - KOSGEB kredilerinde görev almak bankalara ne avantaj sağlıyor? - En önemli avantaj müşteri portföyünü genişletmek... Bu noktada KOSGEB kredilerinin en önemli özelliğine dikkat çekti: - Bu kredilerin faizinin yüzde 75’ini biz karşılıyoruz. Bazı bankalar, “Kalan faizi de biz üstleniyoruz” diye kampanya yapabiliyor. O bölüm işletmelere de kalsa yine büyük avantaj sağlamış oluyor... - Bankalar arasındaki dağılım konusunda devreye girmeyi düşünüyor musunuz? - Hayır... Garanti işe yüklenmiş, öne geçmiş... Ortada bir sorun yokki biz devreye girelim. Bankalar, son yıllarda küçük ve orta ölçekli işletmelere (KOBİ) yönelik çabalarını öne çıkardı... KOSGEB kredilerindeki yarış da, bankaların bu çabalarının bir örneğini ortaya koydu...
Sicil kaydı yaptıran sanayiciye yüzde 20 indirimli elektrik var
ÇEŞİTLİ sektörlerden yükselen “teşvikler sürmeli” taleplerine Sanayi ve Ticaret Bakanı Nihat Ergün’ün güzel bir yanıtı var: - Teşvik dediğin ilaç gibi dozunda olmalı... Az olursa, hastalığı tedavi etmez. Fazla olursa da uyuşturucu etkisi yapar. Konu açılmışken sözü sanayi sicil kaydına taşıdı: - Sanayi sicil kaydı yaptıran işletmelere elektrik yüzde 20 indirimli kullandırılıyor. Buna rağmen hâlâ kayda girmeyen işletmeler var. - Neden? - Anlaşılan, “Aman kayda girip, her şeyimizi ortaya dökmeyelim, bunlar üstümüze gelir” diye korku yaşıyorlar. - Sicil kaydı yaptıran işletme sayısı kaç? - 80 bin... - Türkiye’de toplam kaç işletme var? - Maliye Bakanlığı kayıtlarına göre 240 bin görünüyor. Hadi mahalle yufkacısı gibi işletmeleri saymayalım. Yine de 200 binden aşağı değil. Bu konuda biz gazetecilerden yardım istedi: - Ne olur yüzde 20 indirimli elektrik avantajını yazın. Belki hâlâ bilmeyenler vardır. Öğrenip, sanayici sicil kaydına girerler... Madem öyle, bizden duyurması...
Lüks elektrikli otoyu ucuzlatıp Türkiye’de üretilen akaryakıta dayalı araçları vurmamak gerekir
SANAYİ ve Ticaret Bakanı Nihat Ergün’e sorulan soruların başında elektrikli araçların vergilendirilmesi konusu yer aldı: - Elektrikli otomobillerin vergilendirilmesi konusunda kafa karışıklığı var. Nedir son durum? - Bu konuyu ikiye ayırmak gerekir. Birincisi, hemen şimdi elektrikli otomobil getirenlerin durumu. Henüz ortada bir düzenleme olmadığı için Maliye, en düşük motorlu taşıt vergisini (1600 cc’den küçük araçlara uygulanan yüzde 37) yansıtıyor. - Peki asıl plan nedir? - Biz Sanayi ve Ticaret Bakanlığı olarak farklı senaryolar hazırladık. Ekonomi Koordinasyon Kurulu’na sunacağız. - Ne gibi senaryolar var? - Dünyada bu konuda farklı uygulamalar söz konusu. Kiminde ÖTV alınmıyor, kimi ülkeler doğrudan nakit desteği de veriyor. Bunların hepsine bakılacak. Ergün, elektrikli araçların teşvik yöntemlerinden birinin de kamu filoları olabileceğine dikkat çekti: - Kullanımı yaygınlaştırmak, örnek olmak için kamu kurumlarının filoları elektrikli araçlara dönüştürülebilir. Ardından, şarj altyapısına dikkat çekti: - Elektrikli araç kullanımının yaygınlaşması daha çok akü sorunu ve şarj işinin çözülmesine bağlı. Şarj istasyonları konusunda ilk aşamada yerel yönetimlere görev düşecek sanırım. Belki TEDAŞ rol üstlenebilir. Ancak, aracı istasyonda şarj etmek mi, yoksa dolu aküyü takmak mı daha doğru yöntem, bunlar henüz dünyada da çözülmüş değil. Sonra da teşvik işinin bir başka yönüne vurgu yaptı: - Elektrikli araçları teşvik kararını alırken, ithal bir lüks aracı aşırı ucuzlatıp, Türkiye’de üretilen akaryakıta dayalı taşıtları da vurmamak gerekir. Sektörle de görüşerek, tüm bu ayrıntıları göz önünde bulunduracağız. Bakan Ergün’ün dikkat çektiği noktalar gösteriyor ki, elektrikli araca gözü kapalı teşvik vermek de doğru yöntem olmayacak. Bu işi aceleye getirmemek gerekecek...
‘Başbakan’ın İsviçre’de 8 banka hesabı var’ dedikodusu ile devlet politikası yürür mü
SANAYİ ve Ticaret Bakanı Nihat Ergün’e, son günlerin gündem maddesi Wikileaks’te yayınlanan belgeler de soruldu: - Çok subjektif şeyler var. O belgelerde yer alan içerikle devlet politikasının şekillendirilemeyeceği çok açık. Bir de örnek verdi: - Sayın Başbakanımızla ilgili “İsviçre bankalarında 8 hesabı var” gibi bir dedikoduyu bile o belgelere koymuşlar. ABD’nin Türkiye politikası buna göre belirlenebilir mi? Böyle devlet politikası olur mu? Ergün, kendi tutumlarını şöyle özetledi: - Bizim önceliğimiz ülkemizin çıkarıdır. Politikalarımızı ona göre şekillendiririz. - Bu belgelerdeki söylenti ve mesajlar, AK Parti hükümetinin prestijini nasıl etkiler? - Bizim prestijimizi bu söylentiler değil, yaptığımız iş, milletimizin mutluluğu belirler...