Dünyada büyüme rekortmeni olduk cari açıkla diken üstünde durduk
Paylaş
LinkedinFlipboardLinki KopyalaYazı Tipi
BİZİM “İyimser Ahmet”, kendisinin tam tersi görüşlere sahip ama yine de iyi arkadaşı “Kötümser Mehmet”le buluşmaya giderken keyfi yerindeydi.
Keyifli hali yüzünden okunuyordu. “Kötümser Mehmet”, iyimser arkadaşının yüzüne ters ters baktı. Yıllık sohbetlerinin gergin başlayacağı anlaşıldı. Sizlere “İyi yıllar” diliyor, onlarla başbaşa bırakıyorum. KÖTÜMSER MEHMET: Anlaşılan bana, “Türk ekonomisi dünyada bir numara” nutuğu atmaya geldin. Askerimizin havadan gönderdiği yanlış bombayla 35 vatandaşımızı kaybetmemiz hiç mi umurunda değil kardeşim. Nasıl bu kadar keyifli olabiliyorsun? İYİMSER AHMET: Doğru, benim keyifli halim ekonomideki başarının yüzüme yansımasından itibaren. Sen söze siyasetten girmiş oldun. 35 vatandaşımızın yanlışlıkla vurulması hepimizin canını yaktı. Kaçakçılık uğruna çoğu aynı aileden 35 gencin yaşamını yitirmesine üzülmemek, acı çekmemek mümkün mü? KÖTÜMSER MEHMET: Bu ortamda seninle ekonomiyi konuşmak hiç de içimden gelmiyor. Zaten, “Özellikle Avrupa’nın durumuna bak, Türkiye’nin ekonomide ne kadar başarılı olduğunu daha iyi anlarsın” gibisinden kafamı ütüleyeceksin belli ki. İYİMSER AHMET: Ne kafa ütülemesi, gerçek bunlar. Bir Yunanistan’a, İtalya’ya, İspanya’ya, İrlanda’ya bak, bir de Türkiye’ye. Çok şükür ülkemiz 2011’in ilk 9 ayında yüzde 9.6’yla dünya büyüme rekortmeni oldu. Bu durum insana gurur vermez mi? KÖTÜMSER MEHMET: Gurur duysan ne olacak? Rekor büyümeyi sokaktaki vatandaşın hissettiği bile yok. İYİMSER AHMET: Nasıl hissetmezler? İşsizlik 10 yıldır ilk kez yüzde 9’un altına indi. Çok sayıda insanımız iş buldu. KÖTÜMSER MEHMET: Sanki işsizlik sorunu tümüyle çözülmüş gibi konuşuyorsun. Ya kişi başına düşen gelire ne demeli? İYİMSER AHMET: Daha ne diyeceksin? Kişi başına gelir neredeyse 11 bin dolara yaklaştı. KÖTÜMSER MEHMET: Benim cebimde 11 bin dolar yok. Nerede bu para? Kimlerin cebine girdi? Zenginleri diyorsan, zaten onların cebinde fazlasıyla para vardı. İYİMSER AHMET: Ya arkadaş “gelir dağılımı” diye bir şey var. Türkiye’de günde 1 doların altında yaşayan kimse kalmasa da “gelir adaleti” henüz sağlanmış değil. Ancak kişi başına 11 bin dolar, genel refahın da yükseldiğini gösterir. KÖTÜMSER MEHMET: Genel refahın yükseldiğini de nereden çıkardın. Geçen yıl neysem, yine aynı şekildeyim. Refah yükselmesi gibi birşey göremiyorum. İYİMSER AHMET: Çevrene bir bak bakalım, kaç kişide çifter çifter cep telefonu var. Şehirlerarası yollarda araç kullanırken artık çoğunlukla duble yollardan geçiyorsun. Bunları da görmüyor musun? KÖTÜMSER MEHMET: Sen cep telefonu veya duble yol mu yiyorsun. Onlar refahın yükselmesini gösterir mi? Evine ekmek götüremeyen insanların farkında değil misin? İYİMSER AHMET: Cep telefonu da, duble yollar da, uçağa daha fazla binebilmek de, İstanbul’da, Ankara’da metroya binebilmek de refah düzeyinin yükseldiğinin göstergeleridir. KÖTÜMSER MEHMET: Anlaşıldı, senin pembe gözlükleri çıkarmaya hiç niyetin yok. Ya 65 milyar doları aşan, 71-72 milyar doları bulacağı kesinleşen cari açığa ne demeli. Karşımızda patlamaya hazır bomba gibi durmuyor mu? Yeni krizin oradan çıkabileceğini görmüyor musun? İYİMSER AHMET: Sen de karamsar bazı iktisatçılar gibi cari açığa taktın. Evet, cari açık ciddi bir risk ama öyle patlamaya hazır bomba da değil. Cari açığı finanse edebildikten sonra hiçbir sorun çıkmaz. Hem hükümet cari açığı düşürecek formüller de geliştiriyor. Kötümser Mehmet sinirlendi, bu bölümü uyarıyla noktalamak istedi: - Sen yine de çok böbürlenme. Bak Başbakan Yardımcısı Ali Babacan bile cari açığı senden daha çok ciddiye alıyor.
Bankalar iyi durumda ama kredi kartına ‘tek limit’ nereden çıktı İYİMSER AHMET: 2008-2009 krizinde başta ABD olmak üzere dünyada önde gelen bankalar bile sıkıntı yaşarken dimdik ayakta duran Türk bankacılık sektörü, 2011’de de kârlılıkta biraz erime yaşasa da 1 trilyon liralık aktif büyüklüğünü aştı. KÖTÜMSER MEHMET: Madem bankalar bu kadar iyi, kredi kartlarında “tek limit” hazırlığı da nereden çıktı? Cebimizdeki 4-5 kredi kartıyla, “Ondan al, onu öde” şeklinde durumu idare ediyorduk. “Tek limit” vatandaşı zora sokar. İYİMSER AHMET: Aslında Başbakan Yardımcısı Ali Babacan, “tek limit” konusunu tedbir amaçlı gündeme getirdi. Kredi kartı konusunda zaman zaman intihara varan sıkıntılar gündeme geliyor. Hükümet, bu sorunun daha fazla büyümesini, genel bir risk oluşturmasını istemiyor. Ancak, “tek limit” konusuna bankalar ve perakende sektörü de karşı çıkıyor. KÖTÜMSER MEHMET: Görelim bakalım, kredi kartını daha ne kadar sıkacaklar...
Hani sağlıkta iyi şeyler olmuştu, katılım payı nerden çıktı KÖTÜMSER MEHMET: Hükümet sağlık sistemindeki adımlarıyla övünüyor, seçimdeki başarılarının altında bunun payının büyük olduğunu düşünüyordu. Gerçekten de ben bile alkışlayacak noktaya gelmiştim. Özel hastanelere bile gidip tedavi olma şansı yakalamıştık. İlaca erişim açısından da rahatlamıştık. Ancak, şimdi ilaçta “katılım payı”nı gündeme getirdiler. İYİMSER AHMET: Geçenlerde bir yakınım gece rahatsızlandı. Bir özel hastaneye götürdük. Anjiyo yaptılar, beş kuruş ödemeden çıktık. Ayrıca, aile hekimleri de devreye girmeye başladı. Ancak, bu sistemin maliyetinin karşılanması da kolay değil. İlaçta katılım payını öyle algılamak gerekir. Birkaç kuruşu da ödeyelim ne olacak? KÖTÜMSER MEHMET: Senin tuzun kuru... Öde elbette. Ya gariban, beş parası olmayan ne yapacak? İYİMSER AHMET: Merak etme, onlara ücretsiz tedavi devam eder.
Yabancı sermaye 11 milyar dolara çıktı ama yeni yatırım geliyor mu İYİMSER AHMET: Geçen yılki buluşmamızda 2010’da gelen yabancı sermayenin 5-6 milyar dolar düzeyinde kaldığını söylemiştin. Bak 2011’de iki katına çıktı, 11 milyar doları da aştı. KÖTÜMSER MEHMET: 11 milyar dolar geldi de ne oldu? Daha çok hazıra konmaya geliyorlar, bir de enerjiye. Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Taner Yıldız daha bir-iki gün önce açıkladı. Enerjiye gelen yabancı sermaye 3.5 milyar dolarmış. Sıfırdan yatırım yapmaya gelen yabancı sermaye var mı? İYİMSER AHMET: İnsaf et... Ekonomi Bakanı Zafer Çağlayan ile Başbakanlık Yatırım Ajansı Başkanı İlker Aycı, daha birkaç gün önce Hindistan’dan gelen 510 milyon dolarlık yatırımı anons etti. Posco, Assan Grubu’yla birlikte 350 milyon dolar yatırıp, Türkiye’nin açık verdiği alanlardan birinde, paslanmaz çelikte üretim yapacak. Yatırımı 1 milyar dolara çıkacak. KÖTÜMSER MEHMET: Hükümet sözcülerini aratmıyorsun... Yine de bu anlattıkların sıfırdan yatırımların arttığını pek göstermez. Şöyle tek kalemde birkaç milyar dolarlık yeni teknoloji yatırımı çekebiliyorlar mı onu görelim. İYİMSER AHMET: Biliyorsun hükümet ilköğretim ve liselerde öğrencilere bedava kitap yerine tablet bilgisayar vermeyi planlıyor. İhalelere Türkiye’de yatırım şartı koyduğunda, teknolojide de büyük yatırımları göreceğiz. KÖTÜMSER MEHMET: Görelim bakalım... O zaman ben bile alkışlarım...
Avrupa ve Arap Baharı vurdu, yine de ihracatta rekor kırdık KÖTÜMSER MEHMET: Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu, “Komşularla sıfır sorun politikası”nı anlatıp duruyordu. Mısır, Tunus, Libya, Suriye derken bütün bölgede siyasi sorun çıktı. Arap Baharı bize pek yaramadı. Ayrıca, ihracatımızın büyük pazarı Avrupa da sıkıntı yarattı. Bu ortamda ihracat yapmak, dünyaya mal satmak mümkün mü? İYİMSER AHMET: Haklısın, ihracatımızda Avrupa’nın payı yüzde 60’a yakındı. Şimdi yüzde 50’nin altına düştü. Açığı Arap ülkeleriyle kapatacağımızı düşünürken, orası da sıkıntıya girdi. Ancak, ihracatçımız yılmadı, başka pazarları zorladı. Ekonomi Bakanı Zafer Çağlayan, Çin, Hindistan başta olmak üzere 65 ülkeye ihracatımızda rekor artış sağlandığını söyledi. Nitekim ihracat 135 milyar dolarla 2011’i rekor kırıp tamamladı.
Merkez 3 milyar dolar sattı 1.89’da zor tuttugüçlü TL böyle mi olur KÖTÜMSER MEHMET: Merkez Bankası Başkanı Erdem Başçı, göreve geldiği ilk günlerde döviz kuru seviyesi verip durdu, piyasa da her seferinde o seviyeyi yerle bir etti. İşte yılın son işlem gününde de gördük. 1.92 lirayı aşan dolara müdahale ettiler. 3 milyar dolar sattılar. Önce 1.85 liraya inse de dolar 2011’in son işlem gününü ancak 1.89 liradan kapatabildi. Nerede kaldı TL’nin gücü? İYİMSER AHMET: Bunları söylerken 2001 yılını bir düşünseydin. Dönemin Başbakanı Bülent Ecevit, 4 büyük özel sektör bankasının patronlarına rica etti, piyasanın ateşini söndürmek için el birliğiyle piyasaya 1 milyar dolar ancak sürebildiler. Bugün gerektiğinde Merkez Bankası tek günde 3 milyar dolar satıp, piyasadaki aşırı oynaklığı gidermeye çalışabiliyor. Çünkü, güçlü rezervi var. KÖTÜMSER MEHMET: Sen esas benim TL’yle ilgili soruma yanıt ver. Ne olacak bu TL’nin hali? İYİMSER AHMET: TL, uzun süre aşırı değerli kaldı. İhracatçıyı kıvrandırdı. Dünya piyasaları allak bullak iken, bizim piyasaların da böyle aşırı oynaklıklar yaşaması normal. Önemli olan panik ortamının oluşmaması. Bugün bizde öyle panik falan yok.
İtalya’nın bile kapısını çaldığı IMF’ye borcumuz 2.5 milyar dolara indi İYİMSER AHMET: Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın yılın son “Ulusa Sesleniş” konuşmasını dinledin mi bilmiyorum. Orada verdiği rakamlara göre Uluslararası Para Fonu’na (IMF) borcumuz 2.5 milyar dolara inmiş durumda. Oysa bugün Avrupa’nın önde gelen ekonomilerinden İtalya bile borç krizinden kurtulmak için IMF’nin kapısını çaldı. KÖTÜMSER MEHMET: IMF’ye borcumuz 2.5 milyar dolara inse ne olacak. Devletin diğer borçlarını neden görmezden geliyorsun. Hem özel sektörün 120-130 milyar dolarlık borcu da risk değil mi? İYİMSER AHMET: Miktarı belki yüksek ama kamu borçlarının milli gelire oranı yüzde 39’a indi. Bu, Avrupa Birliği’nin koyduğu yüzde 60’lık sınırın çok altında. Özel sektörün borçlarının risk yaratabileceğine ben de katılıyorum.