Domuz gribini hangi başlıkla duyurmak en doğru iş olurdu
Paylaş
LinkedinFlipboardLinki KopyalaYazı Tipi
GEÇEN hafta cumartesi günü Şam’daki Dedeman Oteli’ndeyiz.
Oteli işleten Dedeman olunca, odalardaki ekranlara yansıyan Türk kanallarının sayısı oldukça iyi. CNN Türk, Kanal D, Star TV, TRT 1 ve ATV’yi otel odasından izlemek mümkün...
Cumartesi sabahı Cumhurbaşkanı Abdullah Gül’ün sembolik kurdele kesme töreni öncesinde "Türkiye’den haber var mı" merakıyla kanalları taradım. CNN Türk’te durdum: "Son dakika... Domuz gribi Türkiye’de..."
Habere göre, ABD’den yola çıkıp, Amsterdam üzerinden İstanbul, buradan da Irak’a gitmek üzere yola koyulan iki yolcu, 14 Mayıs’ta Atatürk Havalimanı’nda termal kameraya yakalanmış, "domuz gribi" şüphesiyle karantinaya alınmışlardı. Aynı uçaktaki yolculara ulaşılmak için harekete geçilmişti.
Olay 14 Mayıs’ta gerçekleşmiş, Sağlık Bakanlığı iki yolcunun "domuz gribi" olduğunun netleşmesi sonrasında, kamuoyuna duyurma kararı vermişti.
Lobiye indiğimde Kültür ve Turizm Bakanı Ertuğrul Günay’la karşılaştım. Günay, haberin veriliş tarzına takılmıştı:
Æ Bazı televizyon kanalları ’domuz gribi Türkiye’de’nin yanına neredeyse ’müjde’yi de ekleyecekler.
Æ Virüsle turizmi yanyana getirmemeye özen gösteririm. Bu yüzden domuz gribi konusunda Sağlık Bakanımız ve ekibinin konuşmasını daha doğru bulurum. Televizyon kanallarına "Haberi böyle vermeyin" gibi ricada bulunmaya kalksak, "sansür mü istiyorsunuz" gibi yorumlar yapılacak.
Sonra diğer ülkelere dikkat çekti:
Æ Başka ülkelerde de domuz gribi vakaları görüldü. Oralarda medyanın tavrını incelemek gerek.
Ertesi gün Ertuğrul Günay’la sohbet ettik. Sohbetin bir kısmını da dönüş yolculuğuna bıraktık. Uçakta yanımıza uğradığında domuz gribini de konuştuk, mesajını verdi:
Æ Talep ettik, Sağlık Bakanlığı havaalanlarına termal kameralar yerleştirdi. Yararını da gördük.
Araya Dedeman Holding Yönetim Kurulu Başkanı Murat Dedeman girdi:
Æ Aslında bu konuda atılacak başlık, "Domuz gribi Türkiye’ye giremedi" olmalıydı.
Şam dönüşü gazeteye uğradım. O günün gazetelerini, "domuz gribini nasıl duyurmuşlar" merakıyla hızla okudum. CNN Türk’ün "Domuz gribi Türkiye’de", NTV’nin de "Domuz gribi Türkiye’ye geldi" diye duyurduğu haberi, "Domuz gribi havaalanında avlandı" havasında veren gazeteler vardı...
Bu gazetelerin attığı başlık tam da 7’si yurtdışında, toplam 22 otel işleten Dedeman Grubu’nun patronu Murat Dedeman’ın bakış açısıyla aynıydı: "Domuz gribi Türkiye’ye giremedi..."
Haberi gazetelerin büyük bölümü bu havada verse, televizyon kanalları da aynı yöntemle "son dakika" haberleri kullansa, "domuz gribi"ni vatandaştan gizlemiş mi olurduk?
Domuz gribi haberini kim hangi başlıkla verdi
BAŞTA Hürriyet olmak üzere, geçen pazar günkü bazı gazeteleri "domuz gribi" gözüyle taradım:
Hürriyet: Domuz gribine büyük gözaltı.
Sabah: İlk vaka, yoğun önlem.
Milliyet: Bu nasıl karantina.
Vatan: Domuz gribi Türkiye’de.
Habertürk: Domuz gribi Türkiye’ye girdi.
Akşam: Domuz gribini termal kamera avladı.
Yenişafak: Domuz gribi Türkiye’de yakalandı.
Star Gazetesi: Domuz gribi alarmı.
Radikal: Domuz gribi havaalanında avlandı.
Türkiye: Domuz gribini kapıda yakaladık.
Başlıkları inceleyince, aslında başta Hürriyet olmak üzere, gazetelerin çoğu, habere başlık atarken, panik yaratmamayı özen göstermişti.
Başlıklara bakın, kararı siz verin...
Elbette 100 bin dolarlık Vehbi Koç ödülünü kızların eğitimine bağışlıyorum
ŞUBAT ayı sonları, İş Kuleleri... Semahat Arsel’in başında bulunduğu Vehbi Koç Vakfı’nın ödül törenini izliyoruz... Ödülün sahibi açıklandı:
Æ Eğitime katkıları, özellikle kız çocuklarının eğitimi konusundaki öncü rolu için Çağdaş Yaşamı Destekleme Derneği (ÇYDD) Başkanı Prof. Turkan Saylan...
Prof. Türkan Saylan’ın anons edilmesiyle birlikte tüm salon ayakta alkışladı... Gazeteciliğe ilk başladığım dönemde Cüzzamla Savaş Derneği’nin Başkanı olarak tanıdığım Türkan Saylan, ÇYDD’de öncülük ettiği projelerle daha da devleşti, "heykeli dikilesi" noktaya geldi. 100 bin dolarlık Vehbi Koç Ödülü de bu durumu pekiştirdi. Alkışlar arasında, "Türkan Hoca bu 100 bin doları ne yapacak?" sorusu kafama takıldı.
Sorumun yanıtını almak üzere o gece kalabalığı yarıp Türkan Hoca’ya ulaşmak yerine, ertesi günü bekledim. Sabah saatlerinde Ülker Kurumsal İletişim Genel Müdürü Zuhal Şeker Tucker’i aradım:
Æ Türkan Hoca’ya 100 bin doları ne yapacağını benim için sorar mısın?
Zuhal Şeker Tucker, Turkcell’in Kurumsal İletişim Müdürüyken "Kardelenler" projesi için Türkan Hoca ve ekibiyle çok yoğun çalışmış, iç içe olmuşlardı. Biraz sonra beklediğim yanıtı verdi:
Æ Türkan Hoca’ya sordum, "Elbette 100 bin dolar daha fazla kızımızın okula kavuşması için harcanacak" dedi.
Türkan Hoca’yla Turkcell’in Kardelenler projesi çerçevesinde 2005 karne döneminde Mardin’e gitmiş, heyecanını paylaşma fırsatını bulmuş, hayran kalmıştım...