Dış büroların TÜSİAD’a faturası 2.5 milyon YTL

TÜRK Sanayicileri ve İşadamları Derneği’nin (TÜSİAD) temsilciliğini Iraz Turhan’ın yaptığı Pekin Bürosu’nun açılışından bir akşam sonra Kızıl Başkent Restoranı... Mönüdeki yemeklerin önüne Çin devriminin lideri Mao’dan sözler yerleştirilmiş...

Restoranın her köşesinde Mao heykelcikleri, komünist döneme ait kitaplar, izler var... Kısacası restoran Mao reklamıyla müşteri çekiyor.

Restoranda TÜSİAD Başkanı Arzuhan Doğan Yalçındağ, TÜSİAD International Başkanı Aldo Kaslowski, TÜSİAD International Yönetim Kurulu Üyesi Aykut Eken, Genel Sekreter Haluk Tükel, Brüksel Temsilcisi Bahadır Kaleağası, Washington Temsilcisi Abdullah Akyüz, TÜSİAD üyeleri Emin Ergin, Hasan Kasan, Doğan Yayın Holding (DYH) Başkanı Mehmet Ali Yalçındağ, Repkon Yönetim Kurulu Üyesi Gürhan Bilgin’le birlikteyiz.

Pekin, TÜSİAD’ın yurtdışında açtığı 5’inci büro. Ondan önce devreye giren Brüksel, Paris, Washington ve Berlin büroları önemli görevler yürütüyor.

Yıllar önce bir TÜSİAD genel kurulunda Koç Holding Şeref Başkanı Rahmi Koç’un, "Bütçeyi denkleştiremiyoruz, lütfen aidatlarımızı ödeyelim, derneği yöneten arkadaşlara yardımcı olalım" çağrısını hatırlayıp, Aldo Kaslowski’ye sordum: "Dış büroların derneğinize maliyeti ne kadar?"

Genel Sekreter Haluk Tükel, "Bu soruya ben yanıt vereyim" dedi, bir süre kafasında hesap yaptı: "Ankara büromuz da dahil, bütçemizin yüzde 25’i dış bürolara gidiyor."

Peki, TÜSİAD’ın 2007 yılı bütçesi ne kadar? Haluk Tükel’den, "10 milyon YTL" yanıtı geldi. Bunun anlamı 2.5 milyon YTL’ydi.

Haluk Tükel, yeri gelmişken bir noktaya dikkat çekti: "Avrupa ülkelerinde TÜSİAD benzeri derneklerin çoğunun yıllık bütçesi 100 milyon Euro dolayında. En az bütçesi olan 50 milyon Euro’dan aşağı değil. Biz 10 milyon YTL gibi bir bütçeyle çok iş yapıyoruz."

Başkan Arzuhan Doğan Yalçındağ’ın da sıkça vurguladığı gibi TÜSİAD, özellikle Avrupa Birliği (AB) ülkeleri nezdinde yıllardır çok ciddi lobi yapıyor, Türkiye’nin tam üyeliğine dönük her adımda öncü rol oynuyor. Dernek, gerektiğinde birkaç milyon Euro’luk ayrı fon oluşturup, AB ülkelerinde tanıtım kampanyaları düzenliyor.

Pekin’de bunları konuşurken, TÜSİAD’ın ilk kurulduğu yıllara, özellikle 1970’li yılların sonunda dönemin Bülent Ecevit Hükümeti’ni sarsmaya yönelik ilanlarına dönüyorum. Derneğin o yıllarda verdiği izlenim, tam bir "çıkar" örgütü...

Sonra TÜSİAD’ın önceki Başkanı Ömer Sabancı’yla Paris, Brüksel, Berlin turu sırasındaki bir saptamaya uzanıyorum: "Bir zamanlar en keskin sol grupların savunduğu demokratik açılım istekleri şimdi TÜSİAD’dan geliyor."

Washington, Berlin, Paris, Brüksel ve şimdi de Pekin... Ayrılan 2.5 milyon YTL’lik bütçe...

TÜSİAD, yurtdışında Türkiye için sıkı çalışıyor...

TÜSİAD’ın başındayım işimi bıraktım sayılır

TÜSİAD Başkanı Arzuhan Doğan Yalçındağ, Çinli gazetecilere dönük basın toplantısı yapıyor, sorularını yanıtlıyor, ben de Zaman Gazetesi yazarı Fikri Türkel’le birlikte izlemedeyim.

Derken bir soru: "Doğan Holding’in faaliyet alanlarına baktım. Enerji ve medya sektörü ağırlıklı. Çinli işadamlarıyla bu iki sektöre dönük görüşmeleriniz ya da girişimleriniz olacak mı?"

Arzuhan Doğan Yalçındağ’dan yanıt: "Ben şu anda TÜSİAD’ın Başkanıyım ve derneğim adına buradayım. Şirketlerimizdeki işleri bıraktım sayılır. Bu yüzden şirketlerimizle ilgili sorulara yanıt verecek durumda değilim."

Bu yanıtla yine biraz gerilere, Tuncay Özilhan’ın TÜSİAD Başkanlığı dönemine uzandım. Özilhan Başkanlığındaki bir TÜSİAD ekibi AB turu çerçevesinde Berlin’de... Ben de onlarla birlikte toplantılara katılıp, notlar alıyorum.

Bir toplantı arasında Tuncay Özilhan’dan TÜSİAD Başkanlığı yorumu aldım: "Bir nevi ikinci askerlik görevi yapıyoruz sayılır."

Arzuhan Doğan Yalçındağ için TÜSİAD başkanlığı "ilk askerlik görevi" olsa gerek...

Alpaslan Bey, Türkiye’yi iyi pazarlayacak görünüyor

TÜSİAD’la Çin Uluslararası Ticaret Konseyi’nin ortak toplantısının ana konuşmacılarından biri Türkiye Yatırım Ajansı Başkanı Alpaslan Korkmaz...

Korkmaz’dan önce salondakileri kucaklayan birkaç kelimelik Çince selamlama, sonra mükemmel bir sunum. Amacı Çin sermayesini Türkiye’ye yatırıma çekmek: "Türkiye bir mücevher. Türk bayrağını gördüğünüz düğmeye basın, kendinize global büyümenin kapılarını açın."

Alpaslan Korkmaz’a dikkat ettim. Asık suratlı bürokrat tipinden çok uzak. Hem kürsüde konuşurken, hem Çinliler’le birebir konuşurken sıcak kanlı, sempatik.

Kendisini ilk kez Pekin’de dinledim. İzlenimim o ki, Alpaslan Korkmaz, Türkiye’yi iyi pazarlayacak... "Pazarlama" sözcüğü çoğumuza itici gelebilir...

Burada aslolan Türkiye’ye yepyeni yabancı yatırımlar çekmek, binlerce işsize yeni iş kapıları yaratmak...

Alpaslan Korkmaz bunu başaracak gibi...
Yazarın Tüm Yazıları