Paylaş
- Yerel seçimlerden iki hafta önce yabancı yatırımcılar telefonlarımıza dahi çıkmaz oldu. Ancak, yerel seçim bitince piyasa oyuncusu yabancılar hareketlendi.
Türkiye’nin herşeye rağmen gelişmekte olan ülkeler arasında iyi durumda olduğunu altını çizdi, Ünlü&Co Genel Müdür Yardımcısı Can Ünalan ekledi:
- Kırım konusu başta olmak üzere Rusya’nın Ukrayna ile yaşadığı gerilim, bizim para piyasalarının lehine ortam yarattı.
Ünlü, Cumhurbaşkanlığı seçimi sonrası beklentisini paylaştı:
- Cumhurbaşkanlığı seçimi sonrasında ülkemizde halka arzlar gündeme gelebilir.
Derken konu Tekstibank’ın çoğunluk hisselerini alan, 3 trilyon dolarlık aktifleriyle dünyanın en büyük bankası olarak bilinen Industrial and Commercial Bank of China’ya (ICBC) kaydı:
- ICBC, Türkiye’ye aslında ilk bizimle gelmişti.
- Nasıl?
- Güney Afrikalı Standart Bank, bir dönem bizim çoğunluk hissedarımız oldu. ICBC’nin Standart Bank’ta hissesi vardı. O dönemde ICBC’nin bizdeki dolaylı hissesi yüzde 13 dolayındaydı.
Standart Bank’ın çoğunluk hisselerini daha sonra devraldıklarını anımsattı:
- Standart Bank’ın bizde hâlâ ortaklığı var. ICBC’nin de bizdeki payı Standart’la birlikte azaldı. Menkulde yüzde 5 hisseleri var.
- Türkiye’ye daha çok Çinli yatırımcı gelmesine vesile olur.
Ardından girişimcilik öyküsünün Boğaziçi Üniversitesi ile İstanbul Teknik Üniversitesi’nde (İTÜ) okutulmasının gündeme geldiğini aktardı:
- Boğaziçi Üniversitesi İşletme Bölümü öğretim üyesi Gözem Güçeri Uçar ve İTÜ İşletme Dahültesi öğretim görevlisi Oğuzhan aygören, benim girişimcilik öykümü ve Ünlü&Co’yu “vaka çalışması”na dönüştürdü. 2014 sonbahar döneminde her iki üniversitenin girişimcilik ve strateji derslerinde okutulacak.
Sonraki aşamaya değindi:
- Bu çalışmanın University of Virginia Darden School of Business ile Harvard Üniversitesi “vaka havuzu”na da girmesi söz konusu olacak.
Mahmut Ünlü, 30 bin dolarla 1996’da çıktığı yolculukta, 87.5 milyon lira konsolide gelirli finansal grup boyutuna ulaştı...
18 yıllık öykünün ABD’deki iki üniversitenin “vaka havuzu”na girmesinin gündeme gelmesi, yakalanan başarıyı ortaya koydu...
Halka açık şirketlerde ‘İsrailli avı’ doğru olur mu
ÖNCEKİ akşam İstanbul Büyükşehir Belediyesi’ne ait mekanlardan birindeki iftarda bir meslektaşım içecek ısmarlamak istedi, olumsuz yanıt aldı:
- İstediğiniz içecek yok.
- Neden?
- İsrail’in Gazze’de 100’lerce sivilin ölümüne yol açan saldırısı sonrası İBB’den yazı geldi. O içeceği listeden çıkardık.
Ondan önceki akşam bir başka iftarda Türkiye’nin önde gelen market zincirinin Genel Müdürü anlattı:
- İsrail’le irtibatı olan şirketlerin ürünlerini raftan indirelim diye çok sayıda telefon ve mail alıyoruz.
Zincirin ortağı araya girdi:
- Halka açık uluslararası şirketlerde kimin ne kadar hissesinin olduğunu tüm detaylarıyla anlamak kolay değil. Eğer dünya devi şirkette İsrail kökenli bir fonun yüzde 1 hissesi varsa, o şirket İsrailli sayılır mı?
- İsrail’le bağlantısı bulunan fonlardan halka açık Türk şirketlerinden küçük hisseler almış olanlar da vardır değil mi?
- Elbette...
Gazze gibi yürek yakan olaylarda, bazı ülkelerin Türkiye’yi köşeye sıkıştırmaya dönük adımları gündeme geldiğinde boykot listeleri dolaşıyor, doğruluk derecesine bile bakılmıyor.
Yüzde 1’lik hisse, bir markayı “İsrailli” yapar mı?
O markaya boykot doğru olur mu?
Paylaş