Paylaş
Prof. Elik, hutbe öncesi Kale Grubu’nun kurucusu rahmetli İbrahim Bodur’la ilgili şu cümleyi kullandı:
- Fabrika bacaları ile cami minaresini yan yana getirmeyi, maddi ve manâ dengesini hassasiyetle kurmayı başarmış, yaşama zevkini yaşatma aşkına dönüştürmeyi kutsal bir vazife bilmiş...
Ardından hutbenin konusunu cemaatle paylaştı:
- Üretim ve İstihdamın Dinî ve Milli Açıdan Önem ve Değeri...
Şu noktanın altını kalın çizgiyle çizdi:
- Kur’an-ı Kerim’in üzerinde durduğu temel konu, Yüce Allah’ın evreni yaratan ve yöneten kudret olduğu vurgusudur.
Esasen insandan beklenenin ilahî sıfatları yaşamına rehber edinmesi olduğunu belirtip, sürdürdü:
- Hz. Peygamberin ifadesi ile, “Allah’ın ahlakı ile ahlaklanmasıdır”. Buna göre insanoğlu, içinde yaşadığı dünyanın seyircisi değil, katılımcısı olmalıdır. Üretim ve istihdam (sanayi), bu faaliyete katılmanın yollarından biri, günümüz şartlarında belki de en verimlisi, en etkili olanıdır.
14’üncü yüzyıl mütefekkirlerinden, tarih bilimci, sosyolog İbn Haldun’dan şu alıntıyı yaptı:
- Yüce Allah, insan soyunun yeryüzündeki bekasını, ona fikir ve el vererek sağlamıştır.
Bu cümleden yola çıkarak şu mesajı verdi:
- İnsan, hayvanlar aleminden fikir gücü ile melekler aleminden de irade gücü ile ayrılmış ve onlara karşı üstünlük kazanmıştır. İnsanın düşünme kabiliyeti ve ele sahip olması, bütün zanaatlerin, ilimlerin, sanatların ortaya çıkmasının temelini teşkil eder.
Bakara 2/30; Sâd 38/26’ya işaret etti:
- Kur’an-ı Kerim, insanın yüce yaratıcı tarafından “yeryüzünün halifesi” kılındığını ifade etmektedir. İnsanın halifeliği, yeryüzünü imar etmesi, onun imkan ve nimetlerini keşfetmesi, adalet ve hakkaniyet ölçüleri içinde yaşamaya ve yaşatmaya çaba göstermesi anlamına gelir.
Pakistanlı filozof ve şair Muhammed İkbal’den şu alıntıyı aktardı:
- Allahım;
... Sen geceyi yarattın, ben lambayı
Sen toprağı yarattın, ben çanak çömleği
Sen ıssız çöller, kuş uçmaz dağlar, vadiler yarattın, ben gülle süslenmiş bağlar ve bahçeler...
Çalışma ve üretimin dini değerine dikkat çekti:
- Kur’an-ı Kerim’de insanın çalışması, üretmesi, kendisine; özellikle başkalarına faydalı olması karşılığında; cennet ve Allah’ın rızasının vaadedildiği “amel-i sâlih” kavramıyla ifade edilmektedir.
Bu noktada şu yaklaşımı getirdi:
- Bu açıdan bakıldığında mektep, mabed, fabrika birbirinin alternatifi olmayıp tamamlayıcı düzlemde amel-i sâlihin türevleridir.
Çalışan, üreten insan ve toplumun değerli olduğunu vurgulayıp, ekledi:
- Nitekim Hz. Peygamber; çalışan eli öperek, “Bu ele cehennem ateşi değmez” buyurmuştur.
Çalışmayan, üretmeyen insan ve toplumların, hem kendilerine, hem de başkalarına yük olduğuna vurgu yaptı:
- Yüce İslam dini, yoksulu himaye etmeyi emrederken; çalışma, paylaşma ve dayanışmayı teşvik ederek yoksullukla mücadeleyi hedeflemektedir.
Prof. Elik’in Çan’da okuduğu hutbeyi, Kurban Bayramı vesilesiyle sizlerle paylaşmak istedim...
İyi bayramlar...
ALLAH RIZKI İNANCA GÖRE DEĞİL ÇALIŞMAYA GÖRE TAKDİR EDER
PROF. Hasan Elik, Çan’da okuduğu cuma hutbesinde çalışmanın, üretmenin sık sık çizdi:
- Tükettiklerini veya onun karşılığını üretmeyen toplumlar, ne dindarlık iddiasında bulunabilir, ne de çağdaşlıktan söz edebilir.
Dindarlığın çalışmayı, paylaşmayı, çağdaşlığın ise çağın gerektirdiğini üretmeyi gerektirdiğini, kaydetti:
- Unutulmamalıdır ki doğru dürüst, ahlakî ölçütlere uygun, faydalı her çaba; vakte bağlı olmayan, tüm zamanların ibadeti hükmündedir ve Allah’ın yardım ve desteği; çalışanlaradır.
Toplumların kalkınmasının ve refah düzeyinin üretim ve istihdamla yakından ilgili olduğunu vurguladı:
- Yüce Yaratıcı; rızkı insanların inancına göre değil, çalışmalarına göre takdir eder. Bu bakımdan yüce Allah’tan bir şey isteyenler, istediklerini elde edebilmek için çalışmalıdır. Yüce Allah’ın istediklerini yapmayanlar, çalışmayanlar, üretmeyenler O’nun vaat ettiği neticelere ulaşamazlar.
Paylaş