Brezilya uçağında bir konteyner iplik sattı Çağlayan’a hayran oldu

Tarifeli uçak Türkiye’den havalandıktan bir süre sonra, geziye katılan ihracatçılar arasında sohbet koyulaştı, Brezilya ve Şili’ye kimin neler satma çabasında olacağı konuşuldu.

Ekipteki ihracatçılardan biri de, İstanbul Tekstil ve Hammaddeleri İhracatçıları Birliği (İTHİB) Yönetim Kurulu Üyesi ve Tepar Tekstil’in patroniçesi Sultan Tepe’ydi.

Hemen arkasında oturan yabancı işadamı merakla Sultan Tepe’ye sordu:

* Brezilya’ya neden gidiyorsunuz?

- Devlet Bakanımız Zafer Çağlayan’la birlikte Brezilya ve Şili’ye daha fazla ihracat yapabilmenin çabası içinde olacağız.

* Ne iş yapıyorsunuz?

- Benim tekstil şirketim var. Teknik tekstil ipliği üretiyorum.

* Türkiye’de teknik tekstil ipliği teknolojisi var mı?

- Elbette...

* Bizim de teknik tekstil ipliğine ihtiyacımız var.

Sultan Tepe, fırsatı kaçırmadı, Brezilyalı işadamıyla bir konteyner iplik satışı konusunda anlaşmaya vardı.

Tepe’nin daha uçakta iş bağladığı, ekipteki işadamları arasında yayıldı, Zafer Çağlayan’a da iletildi:

* Sultan Hanım şu anda bir konteyner teknik tekstil ipliği satışı gerçekleştirdi.

Sultan Tepe, Türkiye Gazeteciler Cemiyeti’nin (TGC) Dolmabahçe Sarayı’ndaki geleneksel 24 Temmuz buluşmasında beni görünce heyecanla bunları anlattı. Sonra sözü Zafer Çağlayan’a getirdi:

* Brezilya ve Şili gezisi bizim açımızdan çok başarılı geçti. Sayın Çağlayan’a hayran olduk.

- Zafer Bey’in dış ticaretten sorumlu bakanlığa geçmesinin ilk günlerinde ihracatçılardan aldığım izlenim pek o yönde değildi.

* Zafer Bey, Brezilya ve Şili’de pazarlık masalarına oturdu. Mal satmaya çalıştığımız işadamlarına, ‘İşte size kartım, bu şirkete kefilim’ diyerek, açıkça garantör oldu.

- Geziye Hürriyet Ankara Temsilci Yardımcısı Şükrü Küçükşahin katılmıştı. Zafer Çağlayan’ın “İşte kartım, şirkete kefilim” haberini o da geçti. Peki bu işe yaradı mı?

* Yaramaz olur mu... Döndüğümüzden beri Brezilya ve Şili’ye ihracat konusunda inanılmaz yazışmalar yapıyorum. Büyük olasılıkla Şili ordusuna kıyafet satmamız gündeme gelecek.

Uzun süre hem bakan, hem müsteşar olarak Türkiye’nin dış ticaretinin “kaptanlığını” yürüten Kürşad Tüzmen’e, “Dünyayı turluyor, ne işe yarıyor” eleştirileri yönelirdi...

Aynı şey şimdi Zafer Çağlayan için söz konusu...

Ancak, Sultan Tepe örneği, gezilerin “işe yaradığını” ortaya koyuyor...

Türkiye’nin ‘500 Büyük Sanayi Kuruluşu’ 2009’da daha büyük darbe yedi

GEÇEN perşembe sabahı Atatürk Havalimanı... Efes Pilsen’in UNDP ile Kültür ve Turizm Bakanlığı’nın desteğini alarak Çoruh Vadisi’nde giriştiği Doğu Anadolu Turizm Geliştirme Projesi’nin (DATUR) ulaştığı noktayı görmek için Erzurum’a uçacağız...

Anadolu Holding Yönetim Kurulu Başkanı Tuncay Özilhan başkanlığındaki ekipte, grubun tepe yöneticileri Semih Maviş, Metin Ecevit, Alejandro Jimenez ve Ahmet Boyacıoğlu da var.

Özilhan’a İstanbul Sanayi Odası’nın (İSO), “Türkiye’nin 500 Büyük Sanayi Kuruluşu” araştırmasının sonuçlarını sordum:

* 500 Büyük’ten 148’i 2008’de zarar etmiş...

- Evet, durum hiç de iyi görünmüyor.

* 131.1 milyar lirayı aşan borçlar, öz kaynakları da geçmiş. Borç oranı yüzde 54’e çıkmış.

- Aslında 2008 yılı nispeten “iyi” sayılabilir. Çünkü, ilk yarısında çok büyük sorun yoktu. Sorun ikinci yarıda başladı...

* 2009 sonuçları daha mı kötü çıkacak?

- Muhtemelen öyle... Biz yılın ilk 6 ayında Isuzu’yu toplam 5 ay kapalı tutmak zorunda kaldık. Yani, 5 ay üretim yapamadık. Çünkü, ticari araç pazarı büyük kayıp yaşadı...

Kriz Türkiye’de en büyük darbelerden birini ihracatın lokomotifi otomotive vurdu. ÖTV indirimi ve bazı Avrupa ülkelerindeki hurda teşvikleri durumu nispeten kurtardı...

Ford Otomotiv Sanayi’nin 2009’un ilk 6 ayına ilişkin sonuçları bunu gösterdi, gerilemiş olsa da, ABD’ye Connect ihracatının da etkisiyle 116.1 milyon lira kâr etti...

Yine de hükümetin “500 Büyük Sanayi Kuruluşu”nun fotoğrafına iyi bakmasında yarar var...�