Paylaş
- Ali Yıldız burada mı?
- Buyurun, kendisi genel müdürümüzdür...
- Kalpazanlık ihbarı aldık. Arama, inceleme yapacağız.
Kapıdakiler Plastkart Genel Müdürü ve ortağı Ali Yıldız’a haber verirken, görevli polisler de içeri daldı. Yıldız, bir yandan polislere fabrikayı gezdirirken, diğer taraftan da durumu anlamaya çalıştı:
- Burada gördüğünüz gibi “akıllı kart” üretimi yapıyoruz. Her türlü izinlerimiz, güvenlik belgelerimiz mevcut. Ülkemizin önde gelen bankaları kartlarını bize yaptırır. Ayrıca, yeni nüfus cüzdanı projesinde de pilot uygulama bizimle sürüyor. Kalpazanlık da nereden çıktı?
- Almanya’dan bir boya şirketinden bize öyle ihbar geldi. O yüzden inceleme yapmamız gerekiyor.
Ali Yıldız, Almanya’dan boya şirketini duyunca, durumu anladı:
- Evet, Almanya’dan sözünü ettiğiniz şirketten boya ithalatı yapıyoruz. Parada, yani banknotlarda kullanılan boyanın aynısını biz de bazı kartlarda kullanıyoruz.
Yıldız, mali polis ekibine yaptıkları işi tüm detaylarıyla anlattı, Plastkart’ta neler üretildiğini gösterdi. Böylece ekip ikna olup, oradan ayrıldı.
“Batik Örme”nin sahiplerinden biri olarak yıllardır tanıdığım Namık Ziyal, Yönetim Kurulu Başkanlığı’nı yürüttüğü ve büyük ortağı olduğu Plastkart’ın üretim tesislerini birlikte gezmeyi önerince hemen kabul ettim.
Genel Müdür Ali Yıldız, ürettikleri kartların güvenlik özelliklerini anlatırken, “kalpazanlık öyküsü” aklına geldi. Almanya’daki boya fabrikasının ihbarını merak ettim:
- Almanya’daki boya firması sizi neden ihbar etmiş olabilir?
- Aslında ihbar değil. Şirketin ürettiği boya, başta banknot olmak üzere değerli kağıt üretiminde kullanılıyor. Yapılan anlaşmalar gereği, kalpazanlığın önüne geçmek, en azından bu konuda sorumluluğu üzerlerinden atmak için, ithalatı yapan ülkelerin ilgili birimlerine bildirimde bulunurlar.
- Polislerin, “Kalpazan mısınız” gibisinden Plastkart’ın kapısına dayanması doğru mu?
- Biz de o gün şok yaşamıştık. Ancak, sonuçta onlar da görevlerini yapmak durumundalar.
Yıldız, şirketin öyküsünü anlatırken, ilk faturayı kestikleri günlere döndü:
- İlk faturamızı Fenerbahçe’ye kombine bilet için kesmiştik. İlk ihracatımızı da Irak Telecom’a gerçekleştirmiştik.
Plastkart şimdi, yılda 55 milyon adet “akıllı kart” üretiyor, rahatlıkla 110 milyon adede çıkabileceğini ortaya koyuyor. Her yıl katlanarak büyüyor, 135 personelle 50 milyon lira ciroya ulaşıyor...
“Akıllı kart” sektöründe rakibi Eczacıbaşı’yle birlikte emin adımlarla ilerliyor...
Banka patronu kartını unuttu, bir saatte yapıp havalimanına gönderdik
NAMIK Ziyal’le Plastkart’ın özel güvenlikli bölümlerini gezerken Ali Yıldız, üretimde ulaştıkları hıza örnek verdi:
- Bir banka patronu Atatürk Havalimanı’nda arattırdı. Kredi kartını yanına almayı unutmuş. Acilen kendisine kart çıkartmamızı istedi.
- Yapabildiniz mi?
- Elbette. Bankadan talimatı alır almaz hemen kartı yaptık. Özel kuryeyle Atatürk Havalimanı’na gönderdik.
Plastkart’a üretim ve sevkiyat disiplini aslında banknot matbaasından pek farklı değil. Çünkü, banka ve kredi kartları, doğrudan kişiler adına düzenleniyor, zarflara konuluyor, müşteriye tek tek gönderilecek şekilde fabrikadan çıkıyor.
Yani, o kartları kötü niyetli kişilerin ele geçirmesi halinde, aynı cebinizdeki kredi kartının çalınması gibi sorun oluşuyor, harcama yapılabiliyor...
Özel sektörle yürüyor kamuyu da gözlüyor
PLASTKART Yönetim Kurulu Başkanı Namık Ziyal’a sordum:
- Tekstil-konfeksiyon sektöründeyken “akıllı kart” gibi bir işe nasıl girdiniz?
- Ali Yıldız’ın abisi bizim Güneşli’deki Ziyal Plaza’nın mimarıydı. O günlerde Ali Yıldız teknolojiye dönük iş yapma hedefini ortaya koydu. Bizim de kafamıza yattı. Ayrıca Silivri’deki tekstil-konfeksiyon fabrikamızın yanında boş yerimiz vardı. Fabrikayı da buraya kurduk.
- İlk yatırım ne kadardı?
- 2001 krizi sırasında 10 milyon lira yatırım yapmış olduk. Şimdi ödenmiş sermayemiz 22.7 milyon lira.
- Tekstil-hazır giyimde üretiminiz var mı?
- 2-3 yıldır yokuz.
- Batik markası hâlâ devam ediyor değil mi?
- Artık sadece markamızla perakendede varız. 65 mağazamız var. Sayısı zamanla artacak. Üretimi de fason olarak yaptırıyoruz.
Ali Yıldız araya girdi:
- Biz aslında özel sektöre dönük planlar yaparak bu işe girdik. Nitekim bankalar ve telekoma yoğun çalışıyoruz. Ancak, nüfus cüzdanı, pasaport, ehliyet gibi artık “chip”liye dönüşecek kamu projelerinde de rol almak istiyoruz. Bu konuda yerli üreticiye öncelik tanınmasını bekliyoruz...
Rujlu kart bir yıl boyunca vanilya veya hindistan cevizi kokuyor
GEREK Visa ve Mastercard gibi kartlı harcama kuruluşları, gerekse bankalar, banka ve kredi kartlarında fark yaratmak için çeşitli yolları deniyor.
Plastkart’ı gezerken, aslında ilgili banka tarafından daha önce duyurulmuş olan bir kart örneğini gösterdi:
- Bakın bu da rujlu kredi kartı. İsteyen vanilya, isteyen hindistan cevizi kokanını alabiliyor.
- Erkekler için de böyle kokulu kart var mı?
- Erkekler için de siyah bir kart var aynı bankaya yaptığımız. Onda da lavanta gibi kokular söz konusu.
- Peki koku işini nasıl çözüyorsunuz?
- Karttaki minik bir bölüme esansı koyuyoruz. Bir yıl süreyle kart cüzdana her temas ettikçe kokuyu salıyor...
Kredi kartı rujlu veya lavanta kokulu olunca, daha mı çok harcatıyor acaba?
Yunanistan’a sağlık, İsrail’e banka kartı
PLASTKART Genel Müdürü Ali Yıldız, Türkiye’de 17 bankanın kredi kartı, banka kartı üretiminde görev aldıklarını belirtip, ekledi:
- İlk ihracatı Irak Telecom’a gerçekleş-tirmenin ardından yurt dışına yönelik işlerimiz sürüyor.
- Neler yaptınız?
- Mısır ve Arnavutluk Telecom’a da kart ürettik. Ayrıca İsrail’deki Leumi Bank’la çalışıyoruz.
Ali Yıldız, ön bağlantıları kurulan bir işin daha altını çizdi:
- Yunanistan’da sağlık kartları işi için de çalışmalarımız olacak.
10-15 yıl önce Fransa’da Gemplus adlı “akıllı kart” üreticisi şirketin merkezine gitmiş, yeni yeni gündeme gelen internetten alışverişte kredi kartı güvenliğine dönük çalışmalarını gıptayla izlemiştim.
Aradan zaman geçti, Eczacıbaşı bir yandan, Plastkart diğer yandan Türkiye’de “akıllı kart” atılımına imza attı...
Gemplus gelip, Plastkart’la “stratejik işbirliği” de yaptı...
Paylaş