VİTRA’nın ünlü tasarımcılar Ross Lovegrove, Matteo Thun, NOA ve Pilots Design’ın çizgilerinden yola çıkarak yeni geliştirdiği ürünlerinin Frankfurt’taki ISH Fuarı’nda sergilenmeye başlandığı günün akşamı, Eczacıbaşı Yapı Grubu’nun düzenlediği davetteyiz.
Sahnedeki büyük perdeye ve yanlardaki ekranlara şu cümle yansıyor:
Eczacıbaşı Topluluğu Yönetim Kurulu Başkanı Bülent Eczacıbaşı, bir yandan sahnedeki performansı izlerken, diğer taraftan, VitrA’nın logosuna takıldı ve yanımdaki Eczacıbaşı Kurumsal İletişim Müdürü Okşan Atilla’ya döndü: "Hatırlıyor musun Okşan, VitrA’nın bu logosunu belirlerken, sadece ’t’ harfini bile saatlerce tartışmıştık."
VitrA’nın şimdiki logosu belirlenirken, tasarımcılar, biraz da sanatçı bakışıyla ortadaki "t" harfinin çizgisinin tek taraflı olmasında ısrar etmiş. Bülent Eczacıbaşı, tasarımcılardan gelen bu öneriyi pek benimsememiş.
"T" harfi üzerindeki tartışma uzayınca, tasarımcıların ısrar ettikleri modeliyle "VitrA" logosu için İngiltere, Fransa ve Almanya’da bir saha çalışması, anket yapılması kararlaştırıldı.
VitrA’nın tek taraflı çizgisi bulunan "t"li hali İngiltere, Fransa ve Almanya’daki anketlerde deneklere gösterildi, yanıtlar hemen hemen aynıydı: "Virra..."
Yani, "t" harfinin çizgisi tek taraflı olunca pek belirginleşememiş, görenler "VitrA" diye okuyamamıştı.
Anket sonuçları değerlendirilirken, Bülent Eczacıbaşı, önündeki "Virra" izlenimi veren logoyla oynamaya başladı. "t" harfinin sadece sağında bulunan çizgiyi, biraz da soluna doğru uzattı. Çizginin sola doğru uzayan kısmı belli, belirsiz gibiydi ama toplantıya katılanları birleştirmişti: "Tamam, şimdi hayal ettiğimiz VitrA logosunu bulduk..."
Ancak ekip bununla yetinmemiş, "VitrA" logosunu, "t"sinin yeni haliyle Almanya, İngiltere ve Fransa’da yeniden "denekler" üzerinde test etmişti. Bu kez algı istendiği gibiydi:
"VitrA..."
Eczacıbaşı Yapı Grubu’nda, "VitrA"nın logosu için "son dokunuş" patrondan gelmiş, "t" harfi üzerindeki tartışma da böyle sonlanmıştı...
Eczacıbaşı Topluluğu, VitrA markasıyla dünyaya açtığı Yapı Grubu’na Alman Villeroy&Boch’un karo seramik bölümünü katıp, Rusya’daki fabrikasını da 2008’de devreye alarak, Avrupa üçüncüsü olmayı hedefliyor...
Yani "Artık dünyanın sayılı markaları arasında ben de varım" diyor...
"T" harfi öyküsü, marka yaratmanın hiç de kolay olmadığını bir kez daha ortaya koyuyor...
’Fuhuşu teşvik ediyor’ dediler Okey’in o reklamını kaldırttım
ECZACIBAŞI Topluluğu Yönetim Kurulu Başkanı Bülent Eczacıbaşı’yla "VitrA"nın Frankfurt’taki gecesinde sohbet ederken konu grubun prezervatif markası Okey’den (OK) ve reklamlarından açıldı.
Masadaki arkadaşlardan bazıları, "Okey’in reklamlarını çok başarılı buluyoruz" deyince, Bülent Eczacıbaşı, "başarıyla-sıkıntı" arasında gidip geldiklerini hissettirdi:
"Biz de çok başarılı buluyoruz. Reklamlarımızdan çok da iyi sonuç alıyoruz ama..."
Eczacıbaşı, "Ama"dan sonra, yakın zamanda bir reklamları yüzünden aldıkları eleştiriyi aktardı: "Okey’in son reklamlarından biri için sanıyorum Vakit Gazetesi fuhuşu teşvik ettiğimizi savundu."
Eleştirilen reklamın spotları şöyleydi:
Baba, kız arkadaşım hamile.
Doktor... Yoksa ben H.I.V. pozitif miyim?
İyi günler, bir kutu OK alabilir miyim?
HANGİSİNİ SÖYLEMEK DAHA ZOR
Eczacıbaşı, eleştiri üzerinde düşünmüş, aynı sonuca varmış: "Aslında reklamlarımızı biz de yayına girmeden önce dikkatle inceleriz. İşin bu yönü benim de dikkatimden kaçmış. Baktım, eleştiri haklıydı. Çünkü, ’Baba kız arkadaşım hamile’ gibi bir reklam spotu, Türkiye’de örf ve adetlerimize, geleneklerimize uymaz."
Sonuç...
Bülent Eczacıbaşı, Okey’in o reklamını hemen yayından kaldırtmış...
Eleştiri adrese ulaşmış, sonuç alınmış... Okey bu kez eleştiriye, "Okey" demiş...