Alkol kullanmak Müslümanlığın önünde engel sayılır mı

- O kadar şarabın vergisinin inmesini öneren yazılar yazdın...

Güler Sabancı sözünü tamamlamadan araya girdim:

 Sonunda indirdiler.

- Bizi kapsayan bir indirim yok ki...

 Doğru, sofra şarabının vergisini yüzde 45 indirdiler. Sektör 80-90 milyon litrelik üretimin yüzde 30’unu kayıtlı pazarlıyor. Kayıtlılık oranı yükselirse vergi indiriminin arkası gelir.

- Umutlu musun...

 Önce sektör kayda girdiğini göstermeli.

Şarap vergisindeki indirim sonrasında Maliye Bakanı Kemal Unakıtan, ilk karşılaşmalarında Güler Sabancı’ya attıkları adımı onaylatmak istercesine hatırlatmış:

- Güler Hanım, şarap vergisini indirdik biliyorsunuz...

Sabancı, bana verdiği yanıtın aynısını Unakıtan’a da vermiş:

- Teşekkür ederiz ama indirimin bizimle pek ilgisi yok. Çünkü, bizim sofra şarabımız yok.

Güler Sabancı’nın şarap sektörüyle ilgisi, Sabancı Holding’in faaliyet alanlarının içinde değil. Sabancı, dayısı Orhan Türker’le birlikte Tekirdağ Şarköy’de hem üzüm bağı oluşturdu, hem "Gülor" markasıyla şarap üretiyor.

Sabancı Holding’in "gücü"yle başta Başbakan Recep Tayyip Erdoğan olmak üzere çok sayıda bakanla sıkça biraraya gelebilen Güler Sabancı, "kendi özel işinin lobisini yapıyor" görünmemek için şarap sektörünün sorunlarını pek dile getiremiyor.

Ancak Unakıtan, bir süre önce yazdığım, "Gülor, ünlü Rothschild Ailesi’ni Türkiye’de şarap üretimine çekmek istedi, onlar bile yüksek vergiden çekindi" yazımdan Güler Sabancı’nın bu konuda epey dertli olduğu mesajını almıştı.

Unakıtan, mesajı aldığını yazının çıktığı gün akşam buluştuğu Körfez ülkelerinin ekonomi bakanlarından biriyle yemek yerken beni görünce şöyle hissettirmişti: "Vahap Bey, alkol vergisinin yüksekliği nedeniyle sürekli beni eleştiriyor. Bugün de aynı konuyu işlemiş."

Yeri gelmişken Güler Sabancı’nın anlattığı bir anketi aktarmakta yarar var:

Soru: Alkol kullanmak, Müslümanlığın önünde engel midir? Alkol kullanan Müslüman sayılmaz mı?

Yanıt: Alkol kullanmak Müslümanlığa engel değil (% 66)...

Devlete 3.5 milyar dolarlık konut arazisi kazandırdık

İSTANBUL Küçükçekmece, 800 bin nüfusuyla Türkiye’nin 67 ilini geride bırakıyor. İstanbul’un sanayi işletmelerinin önemli bölümünü sınırları içinde bulunduruyor...

Küçükçekmece Belediye Başkanı Aziz Yeniay’ın göreve ilk geldiği günlerde, "kentsel dönüşüm"ün de konuşulduğu uluslararası sempozyum gerçekleşmiş. Yeniay, Küçükçekmece’yi anlatırken, "Binaların yüzde 80’i kaçak" saptamasını ortaya koymuş.

Yabancı katılımcılar, "Kaçak bina nasıl olur" şaşkınlığına düşmüş: "Elektrik, su ve doğalgazda kaçak olabilir. Kaçak bina nasıl olabilir. Buna olsa olsa ’patlak’ denebilir."

Yeniay’ın Küçükçekmece’de ilk yaptığı iş, kaçak tek çivi bile çaktırmamak olmuş. Sonra "kentsel dönüşüm"ün ilk örneklerinden birini Küçükçekmece’de ortaya koymaya çalışmış. Ayrıca, belediye sınırları içinde yeni yerleşim alanları geliştirilecek arazilerin oluşmasına çaba harcamış. Yeniay’ın hesabına göre, Küçükçekmece Belediyesi devlete 3.5 milyar dolarlık arazi kazandırmış...

Birinci beş yıllık dönemde ulaşılan ekonomik başarılar, Küçükçekmece örneğindeki gibi "kentsel dönüşüm" atılımları ortada...

Yeni "ekonomik başarılar"a imza atmak dururken, Anayasa değişikliğini türbana kilitleyip, Türkiye’yi yeni bir "parti kapatma" kırılganlığına taşımanın ne alemi vardı?

’Cumhuriyet’ten daha büyük isim mi olur

GEÇEN cuma öğlende Sabancı Holding’e bağlı Olmuksa’nın fabrika açılışı için Antalya’ya gittim. Törende karşılaştığım, Grow Fide’nin patronu Hasan Ünal, "Yeni fide aşılama sistemimizi görmelisin" diyerek beni Pınarlı’ya götürdü.

Grow Fide tesislerine yaklaşırken, bir okulu gösterdi: "Bu okulu ben yaptırdım..."

Okulun üzerinde Hasan Ünal veya yakın bir akrabasının adı yoktu, Cumhuriyet İlköğretim Okulu yazıyordu. Ünal, kısaca anlattı: "Bu okulu açmaya hazırlanırken, Hürriyet Akdeniz Temsilcisi Dursun Gündoğdu, ’Neden adınızı vermediniz?’ diye sordu. ’Cumhuriyetin önüne geçecek hiçbir isim yoktur’ yanıtı verdim."

Dursun Gündoğdu, Ünal’ın verdiği yanıtı, Hürriyet Akdeniz’deki köşesine taşımış, okul 7 bin kişinin katılımıyla açılmış.

Türban gerginliğinden parti kapatma davasına uzanan ortamda Hasan Ünal örneği daha da anlam kazanıyor değil mi?