İSTANBUL Nişantaşı’nda yeni açılan bir restoran...
Aslında ‘Şarap Evi’ demek daha doğru olur... Çünkü, adını, yani ‘Vinhill’s’i dünya çapında şarap markası haline dönüştürmeye çalışıyor...
Vinhill’s’i, dünyanın önde gelen alkollü içecek markalarına sahip Diageo’nun (eski adı Guiness United Distillers’di) Kafkaslar ve Orta Asya Bölgesi yöneticiliğini yapmış Nezahat Elden işletiyor.
Önce Vinhill’s’in kurucusu ve CEO’su Nezahat Elden’i tanıyalım...
Elden, Hacettepe Üniversitesi Gıda Mühendisliği bölümü mezunu... Hem yurt içinde, hem de yurt dışında yiyecek-içecek sektöründe çalıştı. Diageo’da Smirnoff, Johnnie Walker ve Baileys gibi pekçok markayı yönetti.
Elden, bir dönem dünyanın önde gelen aroma ve koku üreticisi International Flavors and Fragrances’de flavors (aroma) bölümünün başında bulundu. Sonra ABD’de tarımsal gıda ürünleri satış ve pazarlama eğitimi alıp, Koç Üniversitesi’nde de yönetim master’ı yaptı.
Elden’in Rusça, Sırpça, Azerice ve İngilizce konuştuğunu ekleyip, bugün yaptığı işe dönelim...
Nezahat Elden, İngiltere’den Lord Aldeborgh ile ‘yeni akım şarapçılığı ve markalaşma’ alanında çalışmaya başladı... ‘Vinhill’s’ de böyle doğdu...
Peki ‘Vinhill’s’ ne yapıyor, hedefi ne? Elden, anlatıyor: ‘Bu işe girişmeden önce iki yılda 3 binin üzerinde şarap test ettim. Türkiye, sahip olduğu üzüm bağlarıyla bugün dünya dördüncüsü. Ama şarapta dünya markamız henüz yok. Doğru stratejiyle Türkiye’nin dünyaya dönük şarap markası oturtabileceğini düşündüm.’
Ya ‘Vinhill’s’ etiketi taşıyan değişik şaraplar nerede üretiliyor, nasıl seçiliyor? Elden, yanıtlıyor: ‘İspanya, İngiltere ve Türkiye’de üretim yaptırıyoruz. Kullanılacak üzümü, yöresini, karışımını biz belirliyoruz ve üretim için ısmarlıyoruz. Yelpazemiz giderek genişleyecek.’
Vinhill’s’te şu anda 200 farklı şaraptan 2 bin şişeden fazla var.
Nezahat Elden, müşteriye en kaliteli şarabı bile, ‘Efendim sizin için şişe açmamız lazım’ dedirtmeden ‘tek kadeh’ halinde de pazarlıyor:
‘İsteyen gelsin bir kadeh en iyi şarabı içip gitsin, isteyen içtiği şarabı beğenirse şişeyle veya kasayla alsın...’
Ya açılan şişedeki şarap nasıl korunuyor? Elden, onun da formülünü açıklıyor: ‘Azot gazı basıyoruz...’
Bilmediğim bir ayrıntı olduğu için tekrarlatıyorum: ‘Evet, azot gazı basıyoruz. Aynı anda 8-10 şişeyi açık tutabileceğimiz özel dolaplar var. Bu dolaplardaki cihazlarla şarap şişesine boşalan miktar kadar azot gazı basılıyor. Azot gazı şarabın bozulmasını engelliyor.’
Nezahat Elden, bir de global ısınmaya dikkat çekiyor: ‘Global ısınma üzümlerdeki alkol oranını yükseltiyor. Ayrıca global ısınmayla birlikte daha önce üzüm yetişmeyen bölgelerde de üretme şansı doğuyor. Çin de yeni yeni şarap üretimine yöneliyor.’
Elden’in anlattıkları güzel de alkollü içkilerdeki vergi baskısı ne olacak? Doluca’dan Kavaklıdere’ye, Diren’den Sevilen’e, Yazgan’dan Mey’in Kayra’sına kadar sektörün büyükleri her seferinde sürpriz bir şekilde yükselen Özel Tüketim Vergisi (ÖTV) yüküyle kıvranıyor...
Sektöre yeni soluk getirmeyi hedefleyen Vinhill’s’i de bu ortam bekliyor... Yani, işi pek de kolay görünmüyor... Yanılıyor muyum?
Yüreğim de bileğim de var gelin temizlik yapalım
YER İstanbul Resim ve Heykel Müzesi... İstanbul Gümrük Müşavirleri Derneği, ‘Meslekte 78’inci Yıl’ kutlaması yapıyor...
Kürsüde Devlet Bakanı Kürşad Tüzmen, konuşuyor: ‘78 yıl önce Türkiye’nin dış ticareti 10 bin dolardı. Bugün 75 milyar doları ihracat olmak üzere 180 milyar dolara koşuyoruz...’
Tüzmen, daha sonra gümrük teşkilatında ‘sessiz devrim’ yaptıklarını vurguluyor: ‘Gümrük teşkilatında çalışan insanlarımız örnek insanlar olarak gösterilecek. Beraber, aramızdaki ayrık otlarını temizleyeceğiz.Bu sizleri de, beni de idari kademedeki arkadaşlarımı da rahatsız ediyor.’
Tüzmen, gümrük müşavirlerine çağrısını şöyle tamamlıyor: ‘Bizden iyi de temizlikçi bulamazsınız.Benim buna yüreğim de bileğim de var.’
Gümrük müşavirleri de, ‘dernek’ten ‘oda’ya dönüşmeleriyle ‘ayrık otlarını temizleme’ konusunda ellerinin güçleneceğine inanıyor...
Bakalım ‘İstanbul Gümrük Müşavirleri Odası’ rüyaları gerçek olacak mı?
Çukurova-Alfa işine SPK nasıl bakıyor
ÇUKUROVA Grubu, Turkcell Holding’in yüzde 52’sini ortağı TeliaSonera’ya 3.1 milyar dolara satmak üzere ön anlaşma yapmışken, geçen hafta Rus Alfa Grubu’yla 3.3 milyar dolarlık bir ön anlaşma duyurdu.
Anlaşmaya göre, Rus Alfa Çukurova Grubu’nun yurt dışında kurduğu iki şirketten birine 1.7 milyar dolar kredi verece, diğerinin de 2011 vadeli hisse senedine dönüşebilir bonolarını 1.6 milyar dolara alacak.
Buna karşılık, Rus Alfa Grubu, Turkcell’in yüzde 13.22’sine sahip olabilecek.
Çukurova Grubu’nun patronu Mehmet Emin Karamehmet, bu operasyon çerçevesinde Turkcell İletişim’de çatı şirket Turkcell Holding’in üzerine bir de yurt dışında Alfa Grubu’nun da ortak olabileceği Çukurova Telecom Holding yaratacak.
Yani, Turkcell’in ‘kaptan köşkü’ yurt dışına taşınmış olacak.
Bu iş Turkcell İletişim’in küçük hissedarlarını nasıl etkileyecek?
Bu sorunun yanıtını Sermaye Piyasası Kurulu (SPK) da merak ediyor mu?