Paylaş
DUBAİLİ Emaar Properties’in Türkiye, Fas, Ürdün ve Pakistan operasyonlarını İstanbul’dan yöneten Ozan Balaban, 1 Kasım 2014’ten itibaren genişleyen görev bölgesindeki projeleri hesapladı:
- 8 yıldır yönettiğim Türkiye’deki projelerimizin büyüklüğü 3 milyar dolar düzeyinde. Bunun 2.3 milyar dolarlık bölümünü Çamlıca’daki Emaar Squere oluşturuyor. Bana bağlı diğer ülkelerdeki projelerin toplam büyüklüğü de 7 milyar dolar.
Ortadoğu’daki gerginlikler, Suriye’deki iç savaş, IŞİD’in yanıbaşımızda yarattığı sıkıntının işlerini etkilediğini vurguladı:
- Herşeye rağman Emaar için en güvenli liman Türkiye. Gerek 17 Aralık operasyonları sırasında yaşanan iç tedirginlikler, gerekse dış kaynaklı tereddütler, bize dönük ödemeleri de etkiledi. Müşteriye zaman kazandırdık. 2-3 ay ödeme ertelemesi yaptık.
Müşteriye endişe yaşatmamaya özen gösterdiklerini kaydetti:
- Emaar Properties Türkiye’yi yönettiğim 8 yıl boyunca hiç senet veya çek işleme koymadım.
Türkiye’ye bir başka katkısına değindi:
- Türkiye’deki projelerimizde kullandığımız yerli ürünleri, Emaar’ın başta Dubai olmak üzere başka ülkelerdeki projelerine de tavsiye ediyoruz ve kullanılmasını sağlıyoruz.
İstanbul’un siluetiyle ilgili tartışmalar sonrasında Büyükşehir Belediyesi’nin aldığı sınırlama kararının Emaar Squere’i ne kadar etkilediğini sordum:
- En yüksek binamız 67 kat olacaktı. 20 kat indirime gidildi. Bu karar alındığında henüz proje söz konusu kat aşamasına gelmemişti. Yani, iş yürürken kat indirimi gerçekleşti.
Ortadoğu kökenli birçok grubun Türkiye’de iş yapma konusunda kendisinden görüş aldığına işaret etti:
- “Demokrasi ve bürokrasi ortamında iş yapabilecekseniz Türkiye’ye gelin” diyorum.
Emaar Squere’de 3-4 aylık gecikme yaşandığına değindi:
- Gecikme ortaya çıkınca müşterilerimizin ödemelerini de öteledik.
8 yıldır hiç senet-çek işleme konulmaması, dalgalı, gergin dönemlere rağmen, Emaar’ın Türkiye’de düşündüğü “güvenli liman” ortamını bulduğunu gösteriyor.
Nitekim Balaban’ın başta İstanbul olmak üzere yeni projeler için hazırlıklar yaptıklarını belirtmesi de bunu kanıtlıyor.
New York’taki Woodbury’nin benzerini İstanbul’da yapacak
EMAAR Properties Bölge CEO’su Ozan Balaban, New York’taki ünlü outlet alışveriş merkezi Woodbury’yi örnek gösterdi:
- Woodbury’nin benzerini İstanbul’da yapacağız. Bunun için Büyükçekmece’de Toskana Vadisi’nin yanıbaşındaki arsamızı ayırdık.
Söz konusu outlet alışveriş merkezi için 115 milyon dolarlık yatırım planladıklarını belirtti:
- İnşaat bir-iki ay içinde başlayacak. Aynı Woodbury’de olduğu gibi orada her markanın kendine ait binası olacak. Türkiye’de henüz bu modelde bir outlet alışveriş merkezi yok.
Benzerini Güney’de de düşündüklerini kaydetti:
- Antalya’ya da böyle bir outlet alışveriş merkezi planlıyoruz.
Sabancı, Medine’de rüyasına girince şaşırdı
İSTANBUL Tekstil ve Hammaddeleri İhracatçıları Birliği (İTHİB) Başkanı İsmail Gülle, 4 Ocak sabahı namazını Mescid-i Nebevi’de kıldıktan sonra yanındaki Adana Sanayi Odası (ADASO) Başkanı Zeki Kıvanç’a döndü:
- Sabancı Holding Yönetim Kurulu Başkanı Güler Sabancı’yı rüyamda gördüm. Güler Hanım, kucağındaki bebeği bana doğru uzatıyordu.
Kıvanç, Rekabet Kurulu’nun 7 Ocak oturumunu anımsattı:
- Rekabet Kurulu bizi o oturumda sorularını yanıtlamaya çağırmıştı.
Sonra da rüyayı yorumladı:
- Sanko ve Kipaş’ın da içinde olduğu 15-16 şirketle Sasa’yı almak istemiştik. Acaba bize mi verecekler?
Rekabet Kurulu’ndaki oturumdan bir hafta sonra Sasa’nın yüzde 51’inin 102 milyon dolara Gaziantep merkezli Erdemoğlu Holding’e satılması kararı açıklandı. Kıvanç’ı aradım:
- Sasa’yı Tayland merkezli Indorama Ventures yerine Erdemoğlu’nun almasına memnun olduk. Türk tekstil sektörü yabancı tekele mahkum olmaktan kurtuldu.
Gülle de benzeri mesaj verdi:
- Sabancı, Sasa’yı Erdemoğlu’na satmakla en doğru kararı verdi. Hedefimiz Sasa’nın ürettiği polyesterde tasarrufun yabancı tekele kalmamasıydı.
Sasa’daki son adım tüm taraflara hayırlı olsun...
Paylaş