18 ay erkek yaşayıp sonra dişiye dönen çipura yenir mi

İZMİR’e bağlı Çeşme Ildırı’da Yaşar Holding Onursal Başkanı Selçuk Yaşar’ın gözü gibi baktığı balık çiftliğindeyiz...

Yaşar Holding Yönetim Kurulu Başkanı Feyhan Yaşar Kalpaklıoğlu, Holding CEO’su Mehmet Aktaş, Tarımsal Üretim Başkan Yardımcısı Hasan Girenes’le birlikte Selçuk Yaşar’ın Sülün adlı teknesinden indiğimizde bizi Çamlı adlı şirketin çatısı altında faaliyet gösteren şirketin İşletme Müdürü Salih Köseler karşıladı.

Önce anaç balıkların bulunduğu havuzların yer aldığı bölüme girdik. Anaç levreklerin olduğu havuzun başında Salih Köseler’i dinledik:

- Bu balıklar normalde yılda bir kez, aralık ayında yumurtlar. Ama biz yine her anaç balıktan yılda bir kez olmak üzere, farklı anaçlarla her mevsimde yumurta alabiliyoruz.

 Nasıl oluyor bu?

- Anaç balıkları koyduğumuz havuzlarda suyun ısısını aralık ayı koşullarına göre ayarlıyoruz. Işıklandırma ona göre gerçekleşiyor. Balık da böylece aralık ayındaymış gibi yumurtluyor.

 Doğal dengeyle oynuyorsunuz yani...

- Her anaç levrek, denizde dolaşırcasına zaten yılda bir kez yumurtlamış oluyor. Biz sadece takvimini değiştiriyoruz. Bunu da üretimde sürekliliği sağlamak amacıyla gerçekleştiriyoruz.

Köseler’in anlattığına göre, anaç levrek yumurtladıktan sonra, aynı havuzdaki erkeği, spermlerini o yumurtaların üzerine bırakıyor. Yumurtaların yavru balığa dönüşme oranı yüzde 30 düzeyinde gerçekleşiyor.

Bu bilgileri dinleyerek yan taraftaki çipura havuzuna yöneldik. Çipura havuzunun başında Salih Köseler’in verdiği bir bilgi, hepimizin ilgisini çekti:

- Çipuraların hepsi erkek doğar. 18 aylık olana kadar da hepsi yine erkektir. 18’inci ayda yüzde 80’i cinsiyet değiştirir ve dişi olur.

Aramızdaki kadın gazeteci arkadaşlar hemen devreye girdi:

- Çipuraların yüzde 80’i 18 aydan sonra demek ki "doğru yol"u buluyor.

Erkek gazeteciler olarak anında tepkimizi koyduk. Köseler, tereddütleri giderme çabası gösterdi:

- Çipura ile aynı familyadan balıklar için de benzeri durum geçerlidir.

Şaka yollu ilk ses Radikal Gazetesi Ekonomi Müdürü Ruhi Sanyer’den yükseldi:

- Çipurayı fazla sevmezdim. Bundan sonra yemem. Erkek doğup, sonradan dişi olan çipura bizi bozar.

Araya girdim:

 Çipurayı ’homoseksüel’ gibi mi görmek gerekir?

Feyhan Yaşar Kalpaklıoğlu, önce doğru deyimi aktardı:

- Çipuralar ’hermafrodit’tir.

Sonra kulağıma fısıldadı:

- Akşam yemekkte çipura ikram edeceğiz.

Akşam yemeğinden "Erkek doğup, 18 ay sonra dişiye dönüşen çipura yenir mi?" geyiğininin ardından şu saptamayla kalktık:

Çiftlik çipurasıyla levreği olmasa sofralarımıza balık koyma şansımız çok azalır.

Çipura ve levreklerin yüzde 99’u çiftlik ’deniz’ diyene aldanmayın

YAŞAR Holding Tarımsal Üretim Başkan Yardımcısı Hasan Girenes’e sorduk:

 Denizdeki havuzlarının dışında avladığınız levrek ve çipuraları "deniz" diye mi pazara sunuyorsunuz?

- Öyle ama özellikle yaz mevsimi için, yani av yasağı döneminde marketlerde, restoranlarda gördüğünüz levrek ve çipuraların yüzde 99’u "çiftlik"tir.

 Biraz irice olanları ayırıp, "deniz levreği", "deniz çipurası" diye satıyorlar ama...

- Bence "deniz"den demeleri aldatmadan başka bir şey değil.

 Hay Allah, sadece çiftlik balıklarına mı mahkûmuz?

- Neden öyle diyorsunuz? Türkiye’de 300 kadar balık çiftliği var. Hepsi için garanti veremem ama en azından bizim gibi üreticilerin balıklarını gönül rahatlığıyla tüketebilirsiniz.

 Ama deniz balığı gibi lezzetli olmuyor...

-
İşin o yönü bir alışkanlık. Aslında üretimini doğru yapan çiftliklerden çıkan balıklar daha sağlıklı. En azından neyle beslendiklerini, hastalık, kalıntı taşıyıp taşımadıklarını daha iyi biliyoruz.

 Aynı oran kışın da geçerli mi?

- Artık pazarda çiftlik çipurası ve levreğinin oranı yüzde 90’ın altına düşmüyor...

Durum böyleyse kendimizi "deniz" diye kandırmanın álemi yok değil mi?

AB’ye satabildiğimiz tek et ürünü balık

YAŞAR Holding Onursal Başkanı Selçuk Yaşar, işlerin yükünü kızları Feyhan Yaşar Kalpaklıoğlu ve İdil Yiğitbaşı’na bırakmış olsa da, 1985’te girdiği balık çiftliğinden ilgisini hiç eksik etmiyor.

Her hafta cumartesi günü balık çiftliklerini geziyor, Yaşar Holding Tarımsal Üretim Başkan Yardımcısı Hasan Girenes başta olmak üzere, yöneticilerden bilgi alıyor, onlara tavsiyelerini aktarıyor.

Hasan Girenes, Yaşar Grubu’nun kültür balıkçılığında öncü olduğunu vurgu yapıp ekledi: "Buradan ilk yavru balık ihracatı Yunanistan’ın Sakız Adası yakınlarındaki balık çiftliklerine oldu."

Girenes, kültür balıklarına, yani çiftliklerde yetişen balıklara kuşkulu yaklaşanlara şu mesajı verdi: "Türkiye, bugün Avrupa Birliği (AB) ülkelerine kırmızı et veya tavuk, hindi gibi kanatlı etlerini satamıyor. Önünde engeller var. Buna karşın İspanya ve İtalya’ya levrek ihraç ediyoruz."

Girenes
, ayrıca Pınar’ın ürünlerinin ayrışması için, "küpe" kullandıklarına vurgu yaptı...

Yani, İspanyol ve İtalyan yiyor diye Pınar küpesi taşıyan çipura ve levrek balıklarını gönül rahatlığıyla tüketmek mi gerekiyor?

8 bakanlıktan izin çıkıyor, yine de balık çiftlikleri tartışılıyor

YAŞAR Holding Tarımsal Üretim Başkan Yardımcısı Hasan Girenes, özellikle yerleşim ve turizm bölgelerindeki çiftliklere dönük, "denizi kirletiyor" eleştirilerini haklı bulsa da bir noktanın altını çizdi:

- Bir balık çiftliği kurmak istediğinizde Milli Savunma Bakanlığı dahil, toplam 8 ayrı bakanlığın ilgili birimlerinden izin almanız gerekiyor.

 
Madem izinler bu kadar titiz çıkıyor, öyleyse sayıları 300’ü bulan balık çiftliği işletmelerinin yaptığı hata nedir?

- Birinci hatayı, verilen izinlerde aramak gerekir. Kimi yerlere balık çiftlikleri için izin verilmiş, sonra turizme de açılmış. Bu tutum yanlış. Balık çiftliklerini yerleşime ve turizme açılmayacak noktalarda kurdurmaya özen gösterilmeli.

Öyleyse yapılacak iş belli...

İlgili bakanlıklar oturup, "balık çiftliği kurulacak noktalar haritası" çıkaracak... Koyları kirlettiği söylenen çiftlikler hızla buralara çekilecek...

Böylece aslında "çevreyi kirletenler ligi"nde 11’inci sırada bulunan balık çiftlikleri, "en büyük çevre düşmanı" sayılmaktan kurtulacak...
Yazarın Tüm Yazıları