Paylaş
An itibariyle Melih Mahmutoğlu eline bakan takımımız 'Milli Kabus'una uyanmak üzere.
'Denedim, baktım, gördüm artık turnuvanın gerektirdiği basketbolu oynayacağız' diyen Ataman'a reçeteyi veriyorum; Ayakları sürekli boyalı alan çizgisine değecek şekilde Semih, Oğuz, Furkan, Barış'dan herhangi ikisi 5 ve 4 oynarlar. Ersan, Cedi, küçük Furkan ve Birkan 3 olurlar. Melih ile Dixon 2 ve Sinan ile Kartal da oyun kurucu 1 numara oynarlar.
Yani, üç uzun hep içerde formatı. İdeal beşi de söyleyeyim: Semih, Oğuz, Ersan, Melih ve Sinan.
Bu şekilde içerde güçlüsün, dış isabetin de alası var. Nafile top kaybederiz deme böyle hangi topu kazandın ki?
Bugüne kadar yaptıklarını B planına at ve aç beyaz sayfayı yap radikal DEVLEŞMENİ Ergin! Yoksa seni ‘Ergin gelecek dertler bitecek’ demekten dilinde tüy biten ben bile kurtaramam!
Hayali Küçük Ali
Efsane boksöre özenerek adının 'Ali Muhammed'yapan Dixon daha ziyade geleneksel gölge oyunumuzun Hacivat’ına benziyor. Onun gibi hokkabaz ve hayali. Top cambazı ama kendine Müslüman. Amacı 'assist' değil, pası geri alıp atmak için veriyor. Bundan sonra ki durağı 'Harlem cambazları.'
DIXON KENDINE OYNUYOR. Mac topuyla değil kendi topuyla, 'babasının malı’gibi oynuyor. O oynarken diğerleri hayretler içinde seyrediyorlar.
Allahı var bırakırlarsa gevşek savunmaya karşı sokuyor da. Polonya maçında 27 sayı attı ama ne var ki maçı kaybettik. Sıkıştırıldığın da top elinde patlıyor. Beşiktaş’ın Quaresma’sı gibi anti-kahraman.
Quaresma fantastik golüyle tarih yazar ama neticede Kartal evinde mağlup... Milli Takım'la Dixon da siyahla beyaz kontrastını henüz gideremediler.
Paylaş