Türkiye'nin "yabancı düşmanlığı" ile sınavı

Türkiye belki de tarihinin en ciddi sınavlarından birini veriyor.

Haberin Devamı

Son günlerde Suriye'lilere vatandaşlık verileceğine dair ortaya atılan görüş ve bunun yarattığı tartışmalar zaten bölünmüş ve kutuplaşmış olan Türkiye toplumunda yeni bir bölünme zemini daha yarattı.

 

Türkiye toplumu uzun bir zamandan beri en önemli özelliği olan "hoşgörü"yü kaybetti. Kendi yurdunuzda bin yıldır ortak yaşam alanını paylaştığınız Kürt, Ermeni, Rum, Yahudi ve daha nice nice etnik ve milli unsurları küçümser, kötüler ve yabancılaştırırsanız sonunda olacağı budur. Bunda da Suriyelilerin bir suçu yoktur.

 

Nedir bu vatandaşlık tartışması? Herşeyden önce, iktidar Suriye'li mülteciler konusunda yaptığı yanlışın geç de olsa farkına vardı. Öyle Mevlana gibi her gelene kucak açan, "kim olursan ol, gel yine gel" diyerek sınır kapılarını elek gibi geçişken hale getiren politikaların sonunda ülke Suriye'den gelen ve tam olarak sayısı bilinemediği için bir kaynaktan diğerine farklılıklar gösteren, ortalama üç milyon dolayında mülteciyi barındırmak zorunda bırakıldı.

 

Haberin Devamı

Önceleri gelenlerin kısa zamanda geri dönecekleri ve Şam'daki Emevi Camii'nde hep birlikte namaz kılınacağı sanılıyordu. Bazıları da Şam'daki despot rejime karşı demokratik halk ayaklanması olarak nitelendirdikleri kargaşada Esad'a karşı savaşsın diye gelenlerin bir kısmını mücadeleye hazır hale getirip geri gönderiyorlardı.

 

Olmadı. Esad rejiminin yerinde kalacağı anlaşıldığı gibi, çok kısa bir süre sonra ondan daha büyük bir tehlikenin Suriye sahasında yeşerdiği ve başta Türkiye olmak üzere sadece yakın coğrafyamızı değil tüm dünyayı tehdit etmeye başladığı görüldü: IŞİD!

 

Bugün Suriye'lilere vatandaşlık verilmesinden söz ediliyor. Tabii bu açıklamaların hemen ardından Suriyeliler üzerinden toplumda yeni bir tartışma ve yeni bir kutuplaşma paradigması yaratılıyor. Böyle olunca da bu kutuplaşma gündemi değiştiriyor, tartışma ve bu şekilde cepheleşmeden nemalanan çevrelerin de ekmeğine yağ sürülmüş oluyor.

 

Haberin Devamı

Toplumda başgösteren Suriyeliler aleyhtarlığı kontrolden çıktığı takdirde Türkiye toplumunu şimdiye dek karşılaşmadığı bir yabancı düşmanlığı çılgınlığına sürükleyebilir. Hatta bu Suriyeliler aleyhtarlığının Türkiye'de bir ırkçılık tartışması yarattığından dahi söz ediliyor. Bunun için çok dikkatli olmak gerekiyor.

 

Oysa asıl ayırımcılığı Suriye'lilere vatandaşlık verilmesi fikri oluşturuyor. Bu konuda gerçek maksat ister iç politikaya yönelik bazı seçim hesapları olsun, ister iç ekonomik pazarda tıkanmış olan inşaat sektörünün devlet desteğiyle yeniden önünü açmak olsun, sadece Suriye'lileri ayırt ederek bir vatandaşlık verme furyası başlatmak eşitsizlik, adaletsizlik ve haksızlık gibi her türlü kavramla bir arada anılmaya müsaittir.

 

Haberin Devamı

Suriye'lilere vatandaşlık verilmesi herşeyden önce Suriyelilerin kendileri açısından tehlikelidir. Esad rejimi bu insanların Türkiye Cumhuriyeti vatandaşlığını alır almaz kendi ülkelerindeki vatandaşlıklarına ilişkin hukuki durumu değiştiren bir karar aldığı takdirde Türkiye'nin yapacağı hiç bir şey yoktur.

 

Ülkesinde yaşayan Kürtlere vatandaşlık verme konusunda yıllarca ayak sürüyen bir rejimin doğup büyüdükleri topraklardan iç savaş nedeniyle kaçarak başka bir ülkeye sığınan, sonra da o ülkenin vatandaşlığını alan insanlarına böyle bir muameleyi reva görmesi asla şaşırtıcı bulunmamalıdır. Böyle bir gelişme ise onları kendi ülkelerindeki tüm haklarından mahrum bırakacaktır.

 

Haberin Devamı

Bu konuda ileri sürülen karşı görüşlere bakıldığında Türkiye'ye gelen Suriyeliler ile 1963 yılından itibaren Almanya'ya "misafir işçi" olarak giden Türkiye vatandaşları arasında bir benzerlik kurulmaya çalışıldığı görülüyor. O dönemde Almanya'ya giden Türk'lerin geri dönmeyi düşünüp düşünmediklerinin kendilerine sorulmadığı ileri sürülüyor.

 

Herşeyden önce, Türkiye vatandaşları Almanya'ya iç savaş nedeniyle değil ekonomik nedenlerle gitmişlerdi. Vatandaşlık almayı düşünmedikleri gibi Almanya da onlara vatandaşlık vermeyi düşünmemişti.

 

Türkiye'den Almanya'ya giden vatandaşlarımızın Almanya vatandaşlığını alabilmeleri için yılların ve nesillerin geçmesi gerekmişti. Sonunda vatandaşlık almalarına hak tanındığında da Almanya'nın sosyal ve ekonomik koşulları gözetilmek suretiyle mevcut yasalar çerçevesinde hareket edilmişti. Türkiye'deki Suriye'lilere önerilen durumun bununla hiçbir benzerliği bulunmamaktadır.

 

Haberin Devamı

Peki, ülkemizdeki Suriye'lilerin geleceğine ilişkin nasıl bir çözüm üzerinde çalışılmalı o halde? Herşeyden önce toplumun bu insanları düşman olarak görmemesi, misafir statülerine saygı göstermesi ve onların kalıcı değil gidici olduklarına inandırılması  gerekiyor. Vatandaşlık verilmesi fikrinden de elbette ivedilikle vazgeçilmesi gerekiyor.

 

Suriyelilerin de bu ülkede kalmayı tercih etmeleri halinde, özel kanunlar üzerinden değil de olağan hukuki süreçler ve süreler üzerinden yasal olarak Türkiye Cumhuriyeti vatandaşlığına geçmeyi hak edene kadar bu ülkede yabancı ve misafir olarak kalmayı, ona göre de davranmayı kabul etmeleri gerekiyor. Aksi takdirde Türkiye'deki Suriye'lilere yönelik son zamanlarda bazı kentlerimizde rastlanan Suriye'li aleyhtarı davranış ve eylemlerin önünü almak zorlaşacaktır.

 

Asıl çare ise, Suriye'lilerin sorununa Suriye'de çözüm bulmaktır. Türkiye'nin beş yıldır bu konudaki ısrarlı çağrılarına Batı ülkelerinden olumlu bir yanıt gelmiyordu. Türkiye'nin Rusya ile ilişkilerinde yaşanan sıkıntılardan sonra da bu çare tamamen gündem dışı kalmıştı.

 

Bugün Türkiye ile Rusya arasındaki ilişkilerin yeniden normalleşmesi süreci başladığına göre, bu iki ülkenin Suriyelilerin sorunlarına çözüm arayışlarında da birlikte hareket etme olanaklarını araştırmaları, hatta zorlamaları gerekir. Rusya Dışişleri Bakanı Sergey Lavrov'un son günlerde buna yönelik bazı ifadelerini dikkate aldığımızda böyle bir anlayışın Rusya tarafında mevcut olduğu anlaşılmaktadır.

 

Türkiye'nin böyle bir anlayışı hayata geçirebilmesi için ise  kuşkusuz Esad rejimine yönelik bakışında bir değişikliğe ihtiyaç var. Böyle bir değişiklik Türkiye'nin gerçekten Suriyeli mültecileri mi yoksa dar görüşlü iç politika çıkarlarını mı düşündüğü konusunda da aydınlatıcı olacaktır.

 

Yazarın Tüm Yazıları