Kıbrıs sorununun çözümüne yakın mıyız?

Türkiye'nin dış politikası ile ilgili olarak konuşulacak çok konu var. Örneğin Sayın Başbakan'ın son Irak seyahati, sonuçları, ileriye dönük muhtemel yansımaları... Örneğin Suriye'de sürdürülebilir kılınması için çalışılan ateşkes süreci, ona bağlı olarak 23 Ocak tarihinde Astana'da yapılacak olan görüşmeler...

Haberin Devamı

Bunlar elbette önemli dış politika dosyaları, ancak bu haftanın gündeminin en üst sırasındaki konuyu Kıbrıs oluşturuyor.

Kıbrıs sorununun güncel dış politika meselelerine ve uluslararası ilişkilerin son yirmibeş yılda giderek yoğunlaşan gündemine oranla farklı bir yönü var. Kıbrıs, soğuk savaş sonrası karşımıza çıkan sorunlardan değil. Dolayısıyla, çözümü için "değişen dünya koşulları", ya da "değişen düzen" gibi gerekçelerden kaynaklanan, kah siyasi kah hukuki tartışmalara sebep olan yeni ve yaratıcı arayışlara pek ihtiyaç göstermiyor. 

Bununla beraber, uzun tarihi birikimi olan, Türkiye için büyük  duyarlılık taşıyan Kıbrıs meselesine bugün baktığımızda, 1974'ten beri kırk yılın üzerinde bir süredir birbirinden ayrı yaşayan ve artık bir arada yaşamaları oldukça güç hale gelen iki toplumun bir ortaklık devleti kurmalarının zorluğu da ortada.

Haberin Devamı

İşte tam bu sebepten ötürü, Kıbrıs'ta Nikos Anastasiadis ile Mustafa Akıncı arasında 15 Mayıs 2015 tarihinden itibaren başlatılan yeni yakınlaşma ve müzakerelere devam anlayışı önem taşıyor. Her iki lider de bu sorunu çözmek için son şansın kendi nesilleri olduğunu itiraf ediyorlar. 

2016 yılının Kasım ayında İsviçre'de Mont Pelerin'de başlayan görüşmeler Kıbrıs sorununda ilk kez "çözüme çok yaklaşıldığı" söylentilerinin yayılmasına ve ümitlerin artmasına yol açtı.

Bugün Cenevre'de bu görüşmeler sürecine devam etmek için yeniden masa başına oturuluyor. 9-11 Ocak tarihlerinde Birleşmiş Milletler'in yeni Genel Sekreteri Antonio Guterres'in başkanlığında yapılacak olan görüşmelerin bu defa en önemli farkını ise üç garantör ülke olan Türkiye, Yunanistan ve Birleşik Krallık'ın da katılmalarıyla 12 Ocak tarihinde yapılması öngörülen "beşli konferans" oluşturuyor. Gerekli görüldüğü takdirde, bu konferansa ilgili diğer taraflar da davet edilebilecek.

Türkiye beşli konferans fikrini uzun süreden beri dile getiriyordu. Kıbrıs Rum tarafını ve Yunanistan'ı ikna etmek bir türlü mümkün olamamıştı. Dolayısıyla, 12 Ocak tarihi Kıbrıs müzakerelerinde önemli bir dönüm noktası olarak görülmeli.

Haberin Devamı

Türk-Yunan Forumu (TYF) Cenevre'deki Kıbrıs görüşmeleri hakkında bir bildiri yayınladı. Kısaca hatırlatmak gerekirse, TYF 1998 yılından beri Türkiye ve Yunanistan'da tanınmış kamuoyu önderlerini bir araya getiren bir sivil toplum kuruluşu. 

Başarısı, Türk-Yunan ilişkilerinin zorluklarla dolu olduğu bir dönemde kurulmuş olması. Üstelik TYF Abdullah Öcalan'ın 1999 yılında Kenya'daki Yunanistan Büyükelçiliği ile temaslarda bulunduğu sırada yakalanmış olmasına rağmen, birçok benzeri sivil toplum kuruluşunun aksine faaliyetlerini bugüne dek sürdürebilmiş...

TYF 2006 yılından beri Kıbrıs'lı Türklerin ve Rumların da katılımlarıyla Kıbrıs meselesi üzerinde çalışmaya başladı. Bir süre Londra'da yerleşik "Royal United Services Institute (RUSI)"un da katkılarıyla devam eden faaliyetlerini şimdi Atina ve İstanbul'daki yerel sekreteryalarının eşgüdümünde sürdürüyor.

TYF'nun bildirisi şöyle:

Haberin Devamı

"Türk-Yunan Forumu (TYF), Kıbrıs sorununun çözümü amacıyla 9 Ocak 2017'de Cenevre'de başlayacak toplantının öneminin bilincindedir. Bu toplantı, Kıbrıs'ta iki lider tarafından yürütülen müzakerelerde sağlanan yakınlaşma sonucu gelinen aşamadır. 

Henüz çözümlenmemiş konular olmasına rağmen, Kıbrıslı iki lider, bu aşamaya ulaşmada kararlılık ve vizyon ortaya koymuşlardır. 11 Ocak 2017 toplantısında iki liderin toprak düzenlemesine ilişkin haritalar sunacak olmaları, Kıbrıs  sorununun elli yıla uzanan müzakere tarihinde ilk kez gerçekleşecektir ve gelinen aşamanın önemini yansıtmaktadır.

Garantör devletler ve diğer ilgili tüm taraflar çözüm sürecini desteklemek ve Kıbrıslı iki liderin sağladıkları mutabakatı güçlendirmek için her çabayı harcamalıdırlar. Bu takdirde, 12 Ocak 2017 günü Garantör devletlerin katılımı ile yapılacak Beşli toplantı Kıbrıs sorununun çözümü için dönüm noktası olacaktır. Mevcut görüş ayrılıklarının aşılması kolay olmamakla birlikte, sorunun uluslararası boyutuna ilişkin müzakereler, sorunun iç boyutunda karşılıklı uzlaşılar sayesinde gelinen aşamayı güçlendirmeli ve olumlu sonuca götürmelidir.

Haberin Devamı

Kıbrıs sorununun çözümü açısından, tarihi günlerin öncesindeyiz. Cenevre toplantısının başarıyla sonuçlanması, gerek adada iki toplumun ekonomik ve sosyal refahının, gerek bölgesel barış ve işbirliğinin zeminini yaratacaktır.

Türk-Yunan Forumu ve onun Kıbrıs bölümünün üyeleri olarak,diğer sivil toplum kuruluşlarıyla işbirliği halinde, Kıbrıs sorununun çözümünü kendi toplumlarımızda desteklemeye kararlıyız."

Kıbrıs sorununun çözüme kavuşturulmasından kim ne yarar sağlayacak diye düşünenler olabilir. Bu soruya farklı yanıtlar da verilebilir. Ancak şunu dikkate almakta yarar var: Günümüzde uluslararası ilişkilerde işbirliği ve ortaklık olanaklarını gözardı eden yaklaşımlar, bu tavrı takınanlar için neredeyse felaketle sonuçlanıyor. Kıbrıs sorunu da çözümü sıfır toplamlı değil, tüm ilgili aktörlere "kazan-kazan" sonucunu getirecek bir denklemdir. 

Haberin Devamı

Sorunun çözümü için yapıcı bir yaklaşımın benimsenmesinin Doğu Akdeniz'deki enerji kaynaklarının değerlendirilmesi bakımından yeni bir ivme oluşturacağını kimse yadsıyamıyor. 

Bu safhada böyle bir gelişmeyi "Türkiye'nin AB üyelik sürecini kolaylaştıracaktır" gibi ileri bir ifadeye vardırmaya hiç gerek yok. Türkiye'nin AB ile ilişkileri Kıbrıs sorunu çözümlense de olumsuz seyrinden kurtulmak için daha birçok konuda gelişmeye ihtiyaç duymakta. 

Ancak Kıbrıs sorununun çözümlenmesinin Türkiye'nin muasır medeniyetler seviyesine ulaşma yolculuğunda önündeki önemli bir engeli ortadan kaldıracağının altını çizmek yerinde olacaktır.

Cenevre toplantısının başarıya ulaşması dileğiyle...

Yazarın Tüm Yazıları