Paylaş
Mao Zedong ve Deng Xiaoping'den sonra partiye kendi ideolojik damgasını vuran üçüncü lider Xi Jinping oldu. Kongre "Çin'li özellikleriyle sosyalizmin yeni dönemine dair Xi Jinping'in Düşüncesi" adlı yeni doktrini Çin Komünist Partisi'nin kuruluş belgesine (Anayasasına) ekledi. Bu da Xi'yi partinin ve ÇHC tarihinin üçüncü devlet büyüğü yapıyor.
Tek Parti rejimleri, hele bir devlet kuran partiler, geleneksel parti ideolojisini liderlerinin getirdiği yenilikler veya kendi dönemlerinde kaydedilen gelişmelere bağlı olarak sürdürülebilir kılarlar. Sovyetler Birliği Komünist Partisi (SBKP) de Parti'nin Genel Sekreterleri'nin ağırlığıyla orantılı ve her birinin kendi adıyla anılan dönemlerden geçmiştir. Lenin, Stalin, Krusçef, Brejnev, Gorbaçev gibi... Sovyetler Birliği'nde, örneğin arada kısa süre lider olan Malenkov, Andropov, Chernyenko gibi isimler bu şekilde iz bırakmamışlardır. Çin'de de Xi'den önceki Jiang ve Hu da sadece ikişer dönem devlet başkanlığı yapmakla hatırlanıyorlar.
Xi'nin hem partinin hem ÇHC'nin tarihinin üçüncü önemli ismi haline gelmesi bakalım başka sonuçlar da doğuracak mı? Örneğin, Çin'de devlet başkanı beş yılda bir seçiliyor ve en çok iki dönem görev yapabiliyor. Xi 2012 yılının sonunda seçildi ancak 1953 doğumlu ve Politbüro'nun diğer üyelerine nazaran daha genç. Dolayısıyla, gerekli koşullar sağlandığı takdirde, 2022 yılında kendisine üçüncü dönem devlet başkanlığının kapısının açılması için gerekli anayasa değişikliğinin yapılması dahi şaşırtıcı görülmeyebilir. Doktrin sahibi bir liderin böyle bir hakkı olmasının Çin'de yadırganacak bir durum olmayacağı şimdiden bazı gözlemciler tarafından dile getirilmeye başlandı.
Xi'nin ÇHC'nin geleceğine nasıl bir damga vuracağı hakkında fikir edinmek için göreve geldiğinden bu yana yaptıklarına bakmakta yarar var. Herşeyden önce, çağın gereklerine uygun bir şekilde daha özgürlükçü, insan hak ve hürriyetlerine daha fazla serbestlik tanıyan siyasi bir yumuşama başlattığı söylenemez. Aksine, sivil toplum üzerinde daha kontrollü ve daha baskıcı bir politika izliyor. Bu baskı en çok basın ve sosyal medya üzerinde yoğunlaşıyor. Çin'de, Google, Twitter, Facebook ve Instagram'a erişimi engelleyen güçlü bir sansür uygulanıyor. Komünist Parti kararlarına yönelik herhangi bir eleştiriye basın ve sosyal medyada rastlamak mümkün değil.
Xi'nin reform olarak sayılabilecek adımları ise dikkati çekiyor. Bunların başında elbette Çin'de yıllardır süren "tek çocuk" politikasının sona erdirilmesi geliyor. Bu yasak nice Çin'li ailenin ızdırabına yol açmıştı. 2016 yılının başından bu yana artık Çin'de aileler iki çocuk sahibi olabilecekler.
Yolsuzlukla mücadele bağlamında da ciddi kararların alınmasına ve bunların uygulanmasına önem veren Xi'nin göreve gelmesinden bu yana ordu içinde ve bürokraside kapsamlı bir temizlik yapılmış olması dikkati çekiyor.
Ancak, Xi'nin herhalde tüm dünya için en çok dikkati çeken kararlarının ekonomi alanında gerçekleştiğini belirtmek gerekiyor. Devletin ekonominin üzerindeki kontrolünü savunan geleneksel komünist uygulamaya rağmen Çin'de son zamanlarda özel sektör girişimciliğinin artması değişimin niteliğini gösteriyor. Evet, Çin'de Gayrı Safi Yurt İçi Hasıla'nın (GSYİH) yüzde altmışını artık özel sektörün oluşturduğu istatistiklerde açıkça görülüyor. Bu da, aslında Çin'de ekonomik alandaki yenileşme ve dönüşümün siyasi alandaki yenileşme ve dönüşümden önde gittiğine işaret ediyor.
Ekonomik dönüşümün işaretleri aslında Xi'nin göreve gelmesiyle neredeyse eş zamanlı olarak 18. Kongre sırasında alınmıştı. 18. Kongre ekonominin temel belirleyicisi olarak "pazar koşulları"ndan söz edince bu gelişme Deng'den bu yana kaydedilen en önemli açılım olarak kabul edilmişti. Böylece, Çin'de devlet kuruluşlarının ekonomik hayattaki rollerinin yavaş yavaş azalma süreci başladı ve sınırlı da olsa bir tür pazar ekonomisi belirdi. Bu gelişme Çin'in yabancı yatırımlara açılmasına da yardımcı oldu.
Xi'nin en önemli projesi ise, ülkeyi dünya ekonomisi ile bütünleşmeye yönelten ve Çin'in tam anlamıyla bir küresel ekonomik güç haline gelmesinde önemli rol oynayacağı belirtilen "Tek Kuşak Tek Yol" projesi. Çin, bu proje ile birlikte doğudan batıya karayolu, demiryolu ve deniz yollarıyla yeni ticaret kulvarlarının açılmasına öncülük ediyor. Bu projeden birçok çevrede tarihi İpek Yolu'nun canlandırılması olarak söz ediliyor.
Çin, 19. Parti Kongresi ile yeni bir döneme girdi. Xi yeni ideolog. Çin küresel ekonominin himayecilikten uzak durmasını, sermaye ve işgücünün serbest dolaşımını savunan bir ekonomi gözlüğüyle dünyaya bakıyor. Ekonomi siyasetin önünde gittiğinde mutlaka siyasi reformları zorlar. Bakalım Çin önümüzdeki yıllarda bu zorlamayla nasıl baş edebilecek.
Paylaş