Paylaş
Bunların çoğu da Ankara türküsüdür. Binlerce ezgiyi, notasıyla, yerel sanatçısıyla, kaynak kişileriyle, hikâyesiyle bugünlere aktaran tarihi şahsiyetlerdir... Ankara’da yapılan ilk derleme çalışmaları insanüstü bir özveri ve ülke sevgisinin sonucunda yapılmıştır. ‘Kahramanımızdır’ dedim, evet bu müzik insanlarına, sözlü kültürümüzün taşıyıcılarına ‘kahraman’ az bile yetersiz kalır. Sadece benim mi? Türkü sevdalısı birçok Ankaralı için de çok değerlidir. Müziksiz bir hayat düşünülebilir mi? Nietzsche, “Müziksiz yaşam hatadır” der. Ankara türküleri için emek veren TRT Sanatçısı Gülşen Kutlu ile bir söyleşi yapmak aklımda hep vardı.
Önce Ankara Radyosu Türk Halk Müziği Müdürü, Çukurova türkülerinin ustası Hasan Özel’e ulaştım. Onun yardımı ile Ankara Radyosu Türk Halk Müziği Sanatçısı Gülşen Kutlu’yla Ankara Radyosu Muzaffer Sarısözen Stüdyosu’nda bir söyleşi gerçekleştirdim. Bu söyleşimize zaman zaman Ankara Radyosu’nun ekrandan tanıdığımız kimi sanatçıları da katıldı. Stüdyoda Ankara türkülerinin birçoğunu derleyen Muzaffer Sarısözen’in büyük bir fotoğrafı asılıydı. Stüdyoda Gülşen Hanım Ankara türkülerinin bir bölümünü okudu. Okurken Ankara Radyosu saz sanatçıları, hepsi birbirinden usta, Gülşen Kutlu’ya eşlik ettiler.
TÜRKÜLERE ‘ANADOLU’NUN ÇIĞLIĞI’ TANIMI
Bedri Rahmi Eyüboğlu, ‘Türküler Dolusu’ isimli şiirinde “Ana sütü gibi candan ana sütü gibi temiz” diye tanımlar türküleri. Türküleri kaynağından alıp bugünlere taşıyan başta Muzaffer Sarısözen, Bayram Aracı, Rıfat Balaban, Adnan Şekeri, Mucip Acar’ı saygıyla andık. Bu isimler, TRT Sanatçısı Gülşen Kutlu’nun 1982 yılı Ekim ayında yapılan Ankara Radyosu giriş sınavında Jüri Değerlendirme Kurulu’nda bulunan kadroymuş. Sınavda Gülşen Kutlu birinci olmuş. Gülşen Kutlu, Ankara türkülerinin içinde büyümüş, babası Ankara’nın ilçesi Şereflikoçhisar’da uzun yıllar avukatlık yapmış. Hasanoğlan’da bulunan Köy Enstitüsü’nün mezunlarındanmış. Türkülere sevdalıymış. Gülşen Kutlu, türküleri “Anadolu’nun çığlığı” olarak biliyor ve öyle tanımlıyor. Bunun içine insanımızın aşkını, sevdasını, üzüntüsünü, sevincini, kavgasını alıyor. Ankara türkülerini de bunun yansıması olarak görüyor. Gülşen Kutlu Ankara türkülerini Cumhurbaşkanlığı’nda özel günlerde Özal’a Demirel’e, Sezer’e, yurt dışından gelen konuklara söylemiş.
Gülşen Kutlu-Umut Özkan
BUGÜNE GETİREN USTALARA SAYGI DUYALIM
Gülşen Kutlu ilk canlı performansını eskilerin Arı Sineması olarak bildiği TRT Arı Stüdyosu’nda sunmuş. Yine ‘Kaynak Televizyon, Kaynak Radyo’ adlı bir programda da Ankara türküleri seslendirmiş. Ankara’da ilk konserini Yenimahalle’de babasının arkadaşı olan Abdurrahman Oğultürk döneminde vermiş, orada okuduğu ilk türkü bir Çamlıdere türküsü ve Muzaffer Sarısözen derlemesi olan ‘Meşeler Gövermiş’ isimli türkü olmuş. Daha sonra birçok yerde konserler vermiş. Ankara’da Belediye Başkanı olan Murat Karayalçın’dan, Melih Gökçek’e ve Mansur Yavaş’a varıncaya kadar tüm dönemlerde Ankara’da türkülerin gür sesi olmuş. İki ismi özellikle vurguluyor, Abdurrahman Oğultürk ve Turgut Altınok. Ankara türkülerine değer veren yerel yöneticiler... Gülşen Kutlu, “Ankara’da türküler nasıl aslına uygun okunuyor mu?” sorumuza şu cevabı verdi: “Bunların içinde Oğuz Yılmaz bozmadan okudu... Ankara tarihiyle kadim bir şehir, buna uygun okunmalı. Ankara türkülerinde ezgiyi değiştiriyorlar, müziği değiştiriyorlar, sözleri değiştiriyorlar. Ondan sonra türkünün ruhu kalmıyor. Hiç değilse derleyen, bugüne getiren ustalara saygı duyalım.”
‘ÖZEL BİR KURULLA KORUNSUN’ ÖNERİSİ
Bir kurul önerisinde de bulunan Kutlu, şöyle devam etti: “Bazı isimler nedense isimlerinin önüne ‘Ankara’ sıfatı ekleyerek müstehcen, anlamsız Ankara’mızla ilgisi olmayan birtakım söz gruplarını da ekleyerek Ankara’nın türkülerinin asaletini, kültürel geçmişini bozuyorlar. Tarihten gelen öyküsünü yok ediyorlar. Bindikleri dalı bozarak eklemeler yaparak sürekli kesiyorlar. Ankara’nın sözlü kültürünü yok ediyorlar. Bunun için sözlü kültürümüzün korunması için Kültür ve Turizm Bakanlığı’mızın ilgili birimlerinde uzmanlardan, sanatçılardan ve çeşitli bilim dallarından oluşan öğretim üyelerini içine alan bir kurul oluşturulmalı. İlk etapta kurul Ankara İl Kültür ve Turizm Müdürlüğü’nde oluşturulabilir. Bizim Ankara Radyosu sanatçılarından ve diğer uzmanlardan oluşabilir. Bu kurul belli zaman aralıklarında toplanmalı. Öncelikle bozulan Ankara türkülerini ele almalı daha sonra ‘diğer kültür ögelerini nasıl korumalıyız?’ sorusunu tartışmalı. Türkülerimiz özel bir kurulla korunsun.” Ankara türkülerinin hanımefendi sanatçısı Gülşen Kutlu, Ankara’nın Misket’i, Meşeler Gövermiş’i, Halkalı Şekeri, Fidayda’sı ve Ankara’da Yedik Taze Meyveyi türkülerinin kaynak kişilerini aktardıktan sonra sesiyle örnekler de verdi. Gülşen Kutlu ayrıca Ankara türküleriyle ilgili çok yakında bir kitap hazırlığı içine gireceği müjdesini de hemşehrilerine verdi.
ANKARA MÜZİĞİ TAVERNA MÜZİĞİ DEĞİLDİR
Ankara Radyosu önceki müdürü, Ankara Müzik ve Güzel Sanatlar Fakültesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Merdan Güven de TRT Sanatçısı Gülşen Kutlu gibi yok edilen kültür değerler için bir kurul önerisine destek verdi: “Bu konuyla ilgili üniversiteler, uzmanlar, halk bilimciler... Kim varsa vakit geçirmeden bir kurul oluşturulmalı. Bu iş Kültür ve Turizm Bakanlığı bünyesinde olur...”
Merdan Güven, “Uzun süre Almanya’da kaldım bu işi orada yapamazlar. Batı’da hiçbir ülkede ne türküler ile ne de başka bir kültür unsuru üzerinde bu tip şeyler yapamazlar. Bir emeği yok ediyorlar. Biz de ‘aranje’ diyorlar. Türkçe karşılığı düzenleme bu da ayrı bir aslını bozma durumudur. O kaynak kişilere, derlemecilere saygı duyalım. Ankara müziği taverna müziği değildir. İzinsizce türküler üzerinde bir değişiklik yapılmamalı. Bu değişiklikler izinle olur. İlgili kuruma başvurulur. Yoksa bir yaptırımı vardır” diye de ekledi. Ankara’nın ünlü seymen türü halk oyunlarını zeybek temasının daha naif bir şekilde ortaya çıkışı olarak tanımlayan Güven, “Ankara türkülerinde yiğitlik vardır, kahramanlık vardır. Bozlak türü ise Ankara’nın, İç Anadolu’nun olmazsa olmazıdır. Anlam olarak feryat demektir. İçinde yaşamın her şeyi vardır” eklemesi de yaptı. Gelin Ankara’mızın türkülerini daha gür söyleyelim. Fidayda’yı, Misket’i simge yapalım. Çünkü türküler hepimizin yaşamını anlatır. Birlikteliğimizin, dostluğumuzun, kardeşliğimizin gerçek adıdır...
Paylaş