Paylaş
Herhangi bir işi ruhsuz biçimde, özgünlük ve yorum katmak yerine sadece bilgiye ve belli bir sistematiğe bağlı yapan insanlar için ‘robot gibi’ tabirini kullanırız. Eğitim yılları boyunca hemen herkesin karşısına ‘robot gibi’ öğretmenler çıkar; bazıları gelir, sadece dersi anlatır ve gider... Robot gibi hocaları kimse pek sevmez ama yeni bir araştırma özellikle 3-6 yaş aralığındaki çocukların, robotları öğretmen olarak insanlara tercih edebileceğini hatta onlarla arkadaş olmaya, sırlarını paylaşmaya daha yatkın olabileceklerini ortaya koydu.
Computers in Human Behavior (İnsan Davranışlarında Bilgisayarlar) dergisinde yayımlanan araştırma, robotların ve diğer teknolojik aletlerin çocukların hayatlarında giderek artan varlığını ve onlarla etkileşimlerinin öğrenme ve gelişimlerine nasıl etki ettiğini anlamayı hedefleyerek çocukların güvenilirlik konusunda nasıl karar verdiklerini incelemeye almış. İsveç Kraliyet Teknoloji Enstitüsü, Almanya’dan Constructor Üniversitesi ve Avustralya’dan Griffith Üniversitesi’nin ortak yürüttüğü çalışmanın çok ilginç bulguları var. Özetle çocuklara video izletilerek yapılan deneyde bir insan, bir de robot temsilci bulunuyor. Küçük çocuklara saç fırçası, oyuncak ayı, plaj topu gibi tanıdık objeler gösteriliyor. Ardından robot ve insan temsilciler bunları doğru veya kasten yanlış olarak isimlendiriyor. Aşamaları olan bu yöntemle çocukların temsilcileri güvenilir veya güvenilmez olarak tanımaları sağlanıyor. Araştırma sonucunda çocukların robotlara karşı daha toleranslı ve yakınlık kurmaya daha hevesli olduğu ortaya çıkıyor. Örneğin çocuklar, yanlış isimlendirme yapan insanı “Bilerek hata yaptı” diye nitelendiriyor ancak robot için aynı düşünceye sahip olmuyor. Robotun daha akıllı ve daha tutarlı olabileceğini düşünme eğilimi gösteriyorlar.
Bulgular çocukların robotlara güvenme fikrini, onlarla arkadaş olma isteğinden ve onların ne kadar ‘canlı’ oldukları hakkındaki düşüncelerinden ayrı tuttuklarını ortaya koyuyor. Yani bir robotun hata yapması çocukların onunla arkadaş olma isteğini azaltmıyor. Bu noktada marifet robotta gibi görünse de işin derinliği farklı. Bilerek hata yapan insana güveninin azalması, alternatifi olan robota yönelmesini kolaylaştırıyor olmalı. Güvenin kurulması en zor, yıkılmasıysa en kolay şey olduğunu hepimiz biliriz. İşin içinde insan faktörü olduğunda sezgiler devreye giriyor ve günlük hayattaki ilişkilerimizde olduğu gibi güven azaldığında uzaklaşma ve hatta alternatif arama ihtiyacı ortaya çıkabiliyor.
Yapay zekânın hâkim olduğu bir dünyada gücümüz zihnimizden değil, sezgisel açıklığımızdan gelecek.
YAPAY ZEKÂ YANILGISI
Daha büyük yaştaki çocuklar değerlendirildiğindeyse robotlara olan yatkınlığın yaşla ilgisi olduğu ve büyük çocukların insanlara güvenmeye daha yatkın olduğu gözlenmiş. Ancak bu, robotlardan sadece çocukların ‘etkilenebileceği’ anlamına gelmiyor. Araştırmada kullanılan robot oyuncak görünümlü. Yine de videolarda ikna edici olması için kendi sesi değil, yapay zekâ yardımıyla üretilen daha insani bir ses kullanılmış.
Gelelim konunun bamteline... Yapay zekâ hakkında yazmaya başladığım ilk yıllardan beri (2009, Radikal Cumartesi) insanların yapay zekâ tarafından manipüle edilmeye müsait olduğuna değiniyordum. İlk insansı robotlardan Sophia’nın vatandaşlığına geçtiği Suudi Arabistan’da ‘kadın hakları savunuculuğu’ yaptığını hatırlarsınız. Bir kadının kale alınmayacağı bir konumda, robot olarak daha fazla etki yaratıyordu. Bugünse yapay zekâ yanılgısına düşen, halüsinasyonlarına kapılan insanların hatalarıyla ilgili haberler gündeme geliyor. Öyle ki, Google CEO’su Sundar Pichai bile Gemini yanlış yaptığında sorumluluk almayacağını açıklıyor. İnsanlar olarak bilgisayarın ve yapay zekânın daha akıllı ve bilgili olacağına inanmaya yatkınız. Bir noktaya kadar doğru ancak güvenilirlik bilgiden ziyade sezgiyle anlaşılan bir durum ve soyut bir kavram olduğu için arada çok ince bir çizgi var... Yapay zekânın hâkim olduğu bir dünyada insan olarak ona karşı gücümüz zihnimizden değil, sezgisel açıklığımızdan gelecek.
Paylaş