Paylaş
Ölümsüzlüğün sırrına vakıf olmak insanlar için ne kadar hayırlıdır, tartışılır... Ancak uzun yıllar genç kalmak, ömrü uzatmak deyince işler değişiyor. ABD’nin bir numaralı tıp merkezi olarak bilinen Mayo Clinic’in araştırmacıları yaşlanmanın etkilerini geciktirmeye yönelik önemli bir gelişmeye imza attılar. Gelecekte hap şeklinde kolayca alınabilecek senolitik ilaçların, fareler ve insanlar üzerinde yapılan deneylerde yaşlanmayı yüzde 30 oranında yavaşlatabildiği görüldü. Senolitik ilaçlar vücuttaki önemli bir proteini destekleyerek özellikle yaşlı insanları yaşlanmanın etkilerinden ve ilgili hastalıklardan koruyabiliyor.
Hücre yaşlanması, yaşlanmaya sebep olan faktörlerin başında geliyor. Yaşam faaliyetini tehdit eden veya strese sokan bir durum gerçekleştiğinde hücrenin önünde üç seçeneği bulunuyor: Kendisini onarmak, ölmek veya zombi hücreye dönüşmek.
Zombi hücreler son yıllarda tıp dünyasının gündemindeki ilginç bir konu. Tıp literatüründe senesent (yaşlanmış) hücre olarak anılan zombi hücreler fonksiyonlarını yitirdikleri halde ölmeyi reddediyorlar. Zombi hücreler aslında isimleri kadar korkutucu değiller. Hücrelerin tümörlere dönüşmesini yani kanseri önlemek adına vücudun savunma mekanizmasında rol oynayabiliyorlar. Ancak diğer koşullarda zararlı etkileri bulunuyor ve en başta da yaşlanmayı hızlandırmak geliyor. Yaş ilerledikçe vücutta biriken zombi hücreler, dokuların onarılmasını zorlaştırıyor ve yakınlarındaki sağlıklı hücrelere zarar veren kimyasallar salgılayabiliyorlar. Zombi hücrelere bağlı hastalıklar arasında kalp rahatsızlıkları, diyabet ve akciğer sorunları sayılıyor.
Şimdilik eczanede yok
Mayo Clinic’te geliştirilen senolitik ilaçlar, a-klotho adlı protein sayesinde zombi hücrelerin yan etkilerini azaltmayı başarıyor. A-klotho proteini içeren ilaçlar fareler üzerinde denendiğinde yaşam sürelerini yüzde 30 oranında uzattığı görülmüş. İnsanlar üzerinde yapılan deneylerde Alzheimer, diyabet ve böbrek yetmezliği gibi çeşitli hastalıklara olumlu etki eden senolitik ilaçların yakın gelecekte hap halinde kullanımı, kolay bir forma ulaşması amaçlanıyor.
Şimdilik senolitik ilaçlara eczaneden erişmek mümkün değil ancak uzmanlar a-klotho proteinini destekleyen kuersetin maddesinin soğan, elma kabuğu, narenciye meyveler ve maydanozda bolca bulunduğunu belirtiyorlar.
“Yaş ilerledikçe vücutta biriken zombi (senesent) hücreler dokuların onarılmasını zorlaştırıyor. ”
Neden yaşlanıyoruz?
Yaşlanmaya sebep olan pek çok faktör var. Kozmetik anlamda, yani cildin genç görünümünü kaybetmesine neden olan etkenlerin başında kolajen kaybı, güneşin zararlı ışınlarına maruz kalmak, hücrelere zarar veren oksidasyon, enflamasyon ve cildin elastikiyetini kaybetmesine neden olan glikasyon geliyor.
Genel ölçekteyse yaşlanmanın etkileri hücresel, hormonal, birikimsel ve metabolik bağlamda gözleniyor. Hücresel yaşlanma, bütünsel anlamda yaşlanmanın en önemli sebebi. Her bir insan hücresi, yenilenme kabiliyetini tamamen yitirmeden önce ortalama 50 defa genetik materyalini kopyalayıp kendisini yeniden üretebiliyor. Çevresel faktörler, yaşam tarzı ve serbest radikaller nedeniyle hücreler baskı altında kalıp daha sık yenilenmek durumunda kalırsa yaşlanma daha çabuk gerçekleşiyor.
Hormonal yaşlanmaysa vücudun gelişimini, yaşam gücünü destekleyen hormonların zaman içinde etkilerinin azalması anlamına geliyor. Çocuklukta kasları ve kemikleri geliştiren hormonların etkisinin azalmasıyla yaş aldıkça ciltte değişimler, kas kütlesinde gerileme ve cinsel arzuda azalma gibi etkiler görülüyor. Birikimsel hasarlar şeklinde ifade edilen etkilerse çoğunlukla dış dünyadan kaynaklanıyor. Toksinlere maruz kalmak, UV ışınları, sağlıksız gıdalar, çevresel kirlilik, manyetik alanlar ve akla gelebilecek birçok çevresel faktör hücredeki DNA’yı doğrudan etkiliyor ve vücudun kendini onarma mekanizmasını zayıflatabiliyor. Metabolik yaşlanmaysa vücudun kendi ürettiği ‘yan ürünlerden’ kaynaklanıyor. Hücreler sürekli olarak besinleri enerjiye dönüştürürken bazıları vücuda zararlı olabilecek atıklar üretiyor.
KISA KISA
Sadhguru, Hindistan’a vardı
‘Toprağı Kurtar’ kampanyasını dünyaya duyurmak amacıyla Londra’dan yola çıkıp motosikletiyle 100 günde 30 bin kilometre yol yapmayı hedefleyen ünlü Hint aktivist ve kanaat önderi Sadhguru, amacına ulaşarak 21 Haziran’da Hindistan’a vardı. Toprağın organik zenginliğini kurtarmak için hükümetlerin kanunlar çıkarmasını ve anlaşmalar yapılmasını amaçlayan ‘Toprağı Kurtar’ hareketi, 3.2 milyar insana ve 27 ülkeye ulaştı. Nisanda da İstanbul’u ziyaret eden ve Haliç Kongre Merkezi’nde buluştuğumuz Sadhguru, hareketin bir sonraki adımına dair “Tehlikeli yolculuk sona erdi ancak asıl zor iş şimdi başlıyor” diyor.
Paylaş