Benim Şehrim, Benim Sesim

Ankaralı müzisyen Beril Sarıaltun’un önderliğinde Haziran’da çalışmalarına başlayan Beats By Girlz Türkiye, müzik endüstrisinde cinsiyet eşitliğinin sağlanması ve kadın emeğinin görünürlüğü için projeler üreten bağımsız bir kolektif. Şimdi de, kendi müziğini yapmak ve yeteneğini geliştirmek isteyen genç kadınlara ücretsiz eğitim olanağı sağlayacak ‘Benim Şehrim, Benim Sesim’ projesi ile karşımızda. Başvuruları 27 Aralık Pazartesi günü sona erecek projeyi Beril Sarıaltun ile konuştuk.

Haberin Devamı

Benim Şehrim, Benim Sesim

*Beats by Girlz Türkiye’yi başlatan fikir ve ihtiyaç neydi?
Beats By Girlz New York merkezli olsa da 30’a yakın ülkede çalışmalar yürütüyor ve özellikle son birkaç yılda dünyanın farklı yerlerinde güçlendiğini görmek de beni heyecanlandırıyordu. Yalnızca Türkiye’de değil, dünyada da kültür ve eğlence sektöründe cinsiyet temelli eşitsizliklere karşı ciddi bir farkındalık gelişmeye başladı. Beats By Girlz’e dair en sevdiğim nokta da, problemleri tespit ederken bir çözüm önerisi oluşturmasıydı. Yani, ‘Evet, müzik sektöründe cinsiyet eşitsizliğini görüyoruz, biliyoruz ama peki, bunu konuşmanın ötesine geçirmek için ne yapabiliriz’in peşindegitmesi beni de bu yolculuğun bir parçası olmaya itti. Kişisel hikâyemde de  müzik sektöründe işin mutfağından üretim aşamalarına farklı alanlarda profesyonel olarak
tecrübelere sahiptim. Türkiye müzik eğitimine ya da müzik teknolojileri alanlarında mesai ayıran gerçekten çok küçük bir çevre var. Beats By Girlz Türkiye de hem bu müzik eğitimi yönünde pratik bir boşluğu kapatmaya hem de toplumsal cinsiyet farkındalığını taşıyacak projeler yürütmeye aday bir girişim olarak konumlanıyor.

*Yeni projeniz Benim Şehrim, Benim Sesim’ için Türkiye’den kariyerinin başındaki genç kadın müzisyenlere açık bir çağrı yaptınız ve başvurular Pazartesi günü sona eriyor. Neye ve kimlere ulaşmayı hedefliyorsunuz?
Proje, kadınların yaşadıkları şehirleri müzikleriyle anlatabilmelerine olanak sağlayan bir çalışma. British Council Türkiye’nin düzenlediği WOW İstanbul Festivali kapsamında Beats By Girlz Türkiye’nin işbirliğiyle açılan bir atölye çağrısı olduğunu söyleyebilirim. Proje tümü açık çağrı yoluyla seçilecek, onu İstanbul’dan, onu Türkiye’nin başka şehirlerinden olmak üzere toplamda 20 kadına açık olacak. Katılımcılar, çevrimiçi atölye çalışmaları ve mentorluk oturumları aracılığıyla ses tasarımının temel ilkelerini öğrenecek. Daha sonra, yaşadıkları şehirlerde seçilen bölgelerde ses yürüyüşüne çıkacak ve sesleri, müzikal bir çerçevede tasarlayıp bir kompozisyon oluşturacakları kayıtlar alacaklar. Katılımcılar, proje boyunca birbirleriyle çalışarak seçilen mekânların ses yapısını ve oluşturulan eserleri birlikte değerlendirecekler. Projeye katılanlar bir
fikir doğrultusunda müziklerini nasıl aranje edebileceklerini, nereden yola çıkabileceklerine dair temelde bir eğitim almış olacaklar. Ve tabii ki proje sayesinde müzik endüstrisinde enstrümantist, vokalist, prodüktör veya ses tasarımcısı olarak faaliyet gösteren kadın profesyonellerinin toplumsal cinsiyet eşitliği konusundaki fikirlerini dile getirmeleri ve sanatlarını ve yeteneklerini dijital ortamda çoğulcu, kapsayıcı ve yenilikçi programlar yoluyla sergilemeleri için fırsatlar yaratmak istiyoruz.

*Projenin sonunda ayrıca bir de müzik albümü yayınlayacaksınız…
Evet çok heyecanlıyım bununla ilgili. Bu seçki albümün küratörlüğünü ben ve İngiltere’den bağımsız müzisyen ve ses tasarımcı Mandy Wigby’yle çalışacağız. Projenin tamamı şehir üzerine düşünme fikrini taşıdığı için, tutarlı bir bütün oluşacağını tahmin ediyorum. Umuyorum sektöre yeni adım atacak müzisyen kadınlara güzel bir başlangıç yapmalarına yardımcı olacağız. Ayrıca bu seçki albümün tüm yapım maliyetlerini biz üstleneceğiz.

Haberin Devamı

*Ankaralı bir müzisyen olarak, kariyerinizi çizerken ve müziğinizde Ankara’nın yeri ve hikâyesini sizden duymak isteriz.
Bu soru beni kalbimden vurdu. Bir süredir Ankara’yı ziyaret edemiyordum - tam Ankara hasretiyle doluyken yanıtlıyorum. Müzik yapmaya Ankara’da lise arkadaşlarımla birlikteyken başladım. Ben lisedeyken Ankara’nın amatör ve profesyonel sanat toplulukları açısından zengin bir çehresi vardı. Ankara Atatürk Anadolu Lisesi’nde okudum, orada bizim yıllık organize ettiğimiz şenlikler olurdu. Bir taraftan lisede çıkardığımız Ada Dergisi de vardı. Erken yaşta çok iyi tecrübe kazanabileceğim ortamlarda bulunabildim, hatta bunu daha ileri taşımalıyım diye düşünüp üniversitede İstanbul’a gelme kararı almıştım. Bu arada lisede amatör biçimde perküsyon çalıyordum, sokakta müzik yapıyorduk hatta. Tunalı Hilmi’de, Konur ve Karanfil Sokak’ta bol bol anılarım var. Bir tane komik anıdan bahsedebilirim belki. Daha ilk sokak müzisyenliği deneyimlerimiz, sürekli “iyi köşe” arıyoruz. Yani hem sokakta görünür olacak, hem de rahat müzik yapabileceğimiz bir yer. Yer ararken gidip zabıta kulübesinin önünde durup “burası çok iyi yer” diye karar almıştık, bilmeden tabii. Kulübeden çıkan zabıtalar gerçekten kötü bir şaka mı yapıyoruz asla anlamamışlardı ama deneyimsizlik diyelim. Sonunda bir şey olmadan başka köşeye geçmiştik tabii. 

Yazarın Tüm Yazıları