Yeşil dolarlar için yeşile uymak zorundayız

Geçen haftadan söze devam edelim. Büyük kapanmanın ilk günlerindeyiz.

Haberin Devamı

Pandeminin başlamasının üzerinden bir yıldan fazla zaman geçti. Hala uyum sorunu yaşıyoruz. Gözüne ışık tutulmuş tavşanlar gibiyiz geçen bir yıla rağmen. Ancak sanayi ve iş dünyası, tüm bu bilinmezlik içerisinde, sorunları tespit etme ve onları çözme gücünü bir şekilde buluyor. Birkaç yıl önce, dijital dönüşümle başlayan, sanayicinin çağa ayak uydurma çabasına, şimdi Avrupa Yeşil Mutabakatı da eklendi.
*
Halkımız gelişmenin çok da farkında değil. Ancak sanayici, ürünlerini satacağı piyasanın taleplerini anlamak ve ona göre üretmek zorunluluğunun farkında. İş dünyasıyla ilgili sivil toplum örgütleri çalışmalarına başladı. TÜSİAD ve BUSİAD Yeşil Mutabakatı ana gündem konusu yaptı bile. Türkiye’nin 1. ve 2. SİAD’ı olan bu iki örgüt, üyelerini Yeşil Mutabakat noktasında bilgilendirmek için art arda online seminerler düzenliyor. İki SİAD da olayının çok yönlü oluşunun farkında. Bu işin sadece üretenlerin çözemeyeceğini biliyor bu örgütler. Artık devletin ve halkın da yeni ekonomi biçimine göre kendisini konumlandırması gerektiğinin farkındalar. Devletten yeni duruma göre stratejik olarak yapılanmasını isterken, halkın da, özellikle geri dönüşüm konusunda duyarlılık göstermesini bekliyorlar.
Sanıldığı gibi yeşil ekonominin, büyümeyi olumsuz etkilemesi değil, aksine yaratacağı yeni potansiyelle başka bir boyuta taşıması da beklentiler arasında. Yeşil ekonominin, ortadan kalkacak üretim biçimlerinin doğuracağı ekonomik ve istihdam kayıplarını, yaratacağı yeni potansiyel ile bertaraf etmesi de umulanlar arasında.
*
Açıkcası, küresel ısınma tehdidini savuşturmak için son 10 yılın içinde olduğumuz gerçeğiyle doğan Yeşil Mutabakat, aslında zorlayıcı olsa da dünyamız için bir can simidi oldu belki de. Artık Avrupa’ya ürün satıp gelir elde etmek isteyenler mecburen daha az karbon salımı gerçekleştirmek zorunda olacaklar. Başlıkta da söylediğimiz gibi doların yeşiline ulaşmanın yolu yeşilci yaklaşımdan geçiyor artık.
Çok da güzel bir zorlama aslında. Sanayiciler, üretim yapılarını doğrusaldan döngüsele çevirmeye mecburlar. Kısa süre içinde döngüsel ekonomi kavramı hayatımızın ayrılmaz parçası olacak. Bir üretimin artığı başka bir üretimin girdisi olmak zorunda olacak. Nasıl evlerdeki aydınlatmalarda tungsten lambalardan önce tasarruflu ampüle ardından da LED’e geçtiysek, tüm ürünlerde geri dönüşüm ve uzun kullanım sürelerine alışacağız (Reklamlarımızda bile görmeye başladık. İhtiyacın varsa al deniliyor artık). Umarım öyle olur. Böylece sadece fiziki dünyamızı değil, iç dünyamızı da kurtarabiliriz belki. Daha üretici olabiliriz. Z kuşağı ve Alfa kuşağı umudumuz.
Avrupa Yeşil Mutabakatı konusu daha çok su kaldırır. Bu satırlarda zaman zaman bu konuya girmeye devam edeceğiz.
Kalın sağlıcakla.

Yazarın Tüm Yazıları