Paylaş
Kimisi bilinen, kimisi hiç kimsenin duymadığı nice hayatın biriktirdikleri, kenti tam bir cazibeye büründürür” diye yazmışım.
Sözlerimin arkasındayım. Ancak, giderek kente enerji katacak özelliklerin azaldığını hissediyorum. Hissediyorum kelimesini özellikle seçtim. Çünkü değerlendirmemin olabildiğine subjektif olduğunu da biliyorum. Ama derinlerde bir yerde, Anadolu’nun en güzel kentlerinden birinin flulaşan resmini de görüyor gibiyim.
*
Yine, 12 yıl önce yazdığım yazıda da dile getirdiğim gibi, bir üniversite öğrencisi olarak yaşadığım duyguların beni nasıl kente bağladığı da gelir aklıma.
Bugün Görükle’den dışarı çıkmayan öğrencileri Bursa’ya ne bağlıyor acaba? Kaçı Bursa’nın güzelliklerini biliyor.
Bence en güzel sonbahar kentlerinden biri olan Bursa’yı hiç bu mevsimde gezdiler mi acaba?
Fetih Kapı, Tophane, Suriçi, oradan Altıparmak, Kültürpark, Kozahan...
Ne güzel olur bu mevsimde Bursa.
*
İstanbul’un her mevsimi güzel olsa da, ilkbaharı yakıştırırım en çok. Bursa ise ilkbaharda da güzel olmakla birlikte, aslen hazan kentidir.
Hatta bu yazıdan sonra epeydir yapamadığım şehrin içindeki saydığım rotaları de gezeceğim (Kendime not).
Hayatın debdebesinden bir parça olsun uzaklaşacağımız, eskiyle yeninin nasıl sarmaş dolaş olduğunu görebileceğimiz bir mevsimdir sonbahar Bursa için.
Yere düşen yapraklar, içimizi ısıtan sıcak bir çay, ruhumuza iyi gelen sevdiklerimizin sesi bizi hayata ve bu kente biraz daha bağlamaz mı?
Ekonomi, dünyadaki savaşlar, kişsel sorunlarımız hiç bitmeyecek.
Gelin önümüzdeki günlerde bu kentin en güzel mevsimini pas geçmeyin. Hem de sadece kent merkezinde değil, dağında, köyünde, gölünde ve denizinde de sonbaharın güzelliklerine ortak olun.
Kalın sağlıcakla.
Paylaş