Paylaş
Ardından sohbet başka yerlere evrilir. Ancak son 3 aydır, pek de evrilemiyor. Sohbet başladığı düzlemde devam ediyor. Üstelik artık samimi olduğumuz ortamların da konusu havaların sıcaklığı ve bir türlü yağmayan yağmur/karın gelecekte yaratacağı sıkıntılar. Diyeceğim o ki, hepimiz küresel ısınma konusunda bilgi ve fikir sahibi oluyoruz. Bilgi sahibi olmadan fikir sahibi olmamanız için son ayların durumuna bir bakalım isterseniz. Hem de size muhabbetlerde bir avantaj yaratacak bilgilerle. Veriler meteoroloji İşleri Genel Müdürlüğü resmi internet sitesinden alınmıştır.
SU ZENGİNİ Mİ?
Gelin birlikte bakalım ama önce Türkiye’yi su zengini sananlara bir bilgi vererek başlayalım (Bu bilgi DSİ’den alınmıştır). Su varlığına göre ülkeler aşağıdaki şekilde sınıflandırılmaktadır:
- Su Fakirliği: Yılda kişi başına düşen kullanılabilir su miktarı 1.000 m3’ten daha az.
- Su Azlığı : Yılda kişi başına düşen kullanılabilir su miktarı 2.000 m3’ten daha az.
- Su Zenginliği: Yılda kişi başına düşen kullanılabilir su miktarı 8.000-10.000 m3’ten daha fazla.
Kişi başına düşen yıllık su miktarına göre ülkemiz su azlığı yaşayan bir ülke konumundadır. Kişi başına düşen yıllık kullanılabilir su miktarı 1.519 m3 civarındadır. Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK) 2030 yılı için nüfusumuzun 100 milyon olacağını öngörmüştür. Bu durumda 2030 yılı için kişi başına düşen kullanılabilir su miktarının 1.120 m3/yıl civarında olacağı tahmin edilmektedir.
Yani durum hiç iç açıcı değil.
Genel durum bu iken, son üç aydır, hava sıcaklıkları ve yağışlar açısından da durum parlak değil. Meteoroloji İşleri Genel Müdürlüğü’nün internet sitesinde, “Yağışlar ülke genelinde normaline göre son dokuz yılın en düşük seviyesinde gerçekleşti. Yağışlar sadece Güney Ege kıyı kesiminde normalleri civarı ve biraz üzerinde, diğer tüm bölgelerde normalleri altında meydana geldi. 2019 Yılı Kasım yağışı 30.9 mm olarak gerçekleşti, normali 67.8 mm ve geçen yıl yağış ortalaması 55.2 mm’dir. Yağışlarda normale göre %54 ve geçen yıl Kasım yağışlarına göre %44 azalma meydana geldi” denilerek durumun vahameti ortaya konuluyor. Hava sıcaklıkları açısından da son 49 yılın en sıcak ekim ve kasım aylarını yaşadık. Aralık da öyle görünüyor.
ANTALYA TROPİKAL BÖLGE OLUYOR...
Dikkatinizi çekmiştir Antalya’da tropikal meyve yetiştiriciliğinde artış haberleri. Ziraat mühendisi bir dostumun verdiği bilgiye göre bölgedeki büyük çiftçiler Hollanda’ya gönderdikleri toprak analizleri sonucuna göre neler dikebileceklerinin yazıldığı raporlarda, ciddi bir fark görmeye başlamışlar. Raporlarda toprağın, mango, avokado, ejder meyvesi gibi tropikal ürünler yetiştirmeye uygun olduğu yazılıymış raporlarda. Yani ekvator çizgisi kuzeye kayıyor gibi.
Konuştuğum ziraatçi ve çevreci hocalar, acil önlem alınma noktasının geçtiğini, artık duruma uyum sağlamak gerektiğini ifade ediyorlar. Yani, yeni koşullara göre, bitkisel ve hayvansal üretimin bir an önce tercih edilmesi. Daha az su isteyen bitkilerin dikilmesi, susuzluğa daha çok dayanıklı keçi ve deve üretimin de gündeme alınmasını öneriyorlar.
Ne diyelim, küresel ısınma artık gerçeğimiz. Suyumuza sahip çıkalım, çözümleri acil ortaya koyalım. Aksi takdirde bir yudum suya muhtaç olacağız.
Kalın sağlıcakla.
Paylaş