‘Yatağımdaki düşman’

Son derece romantik başlayan bir ilişki, ardından iki çocuklu bir evliliğe uzanan süreç ve nihayetinde yoldan çıkan kontrol manyağı kıskanç bir koca...Valérie Donzelli imzalı Fransız filmi ‘Narsistle Aşk’ta başrolleri Virginie Efira ve Melvil Poupaud paylaşıyor.

Haberin Devamı

Öğretmenlik yapan Blanche Renard, ikizi Rose’un ısrarlarıyla gittiği partide çok eskiden tanıdığı Grégoire Lamoureux’ya rastlar. Aralarındaki elektrik yeni bir ilişkinin kapısını aralar. Aradığı erkeği bulduğunu düşünür. Onun için delidivane olduğunu söyleyen biri vardır karşısında. Çok geçmeden evlenirler. Bankacı olan Greg, Blanche’ı taşrada, kalabalıktan uzak bir yöreye taşınmaları konusunda ikna eder. Derken iki çocuk sahibi olurlar, mutlu mesut yaşayacaklar hissi etrafı sarmışken kadıncağız kocasının giderek artan tuhaflıklarıyla yüz yüze gelir. Ve bu süreç zamanla geri dönülmez bir noktaya evrilecektir…

Valérie Donzelli imzalı ‘Narsistle Aşk’ (L’amour et les forêts) Éric Reinhardt’ın 2014 tarihli romanından sinemaya uyarlanmış. Senaryosunu Audrey Diwan’ın kaleme aldığı yapımda, son derece romantik başlayan bir aşkın erkek kanadında sonradan ortaya çıkan karanlık taraf yüzünden beklenmedik noktalara savrulan bir ilişki anlatılıyor. Öykü sakin ve huzur verici akarken ve Donzelli filmine Éric Rohmer’vari dokunuşlar katarken Greg’in buzdağının altta kalan yüzeyi gibi beliren kontrol manyağı kıskanç koca kimliği, kadın tarafı için büyük bir azaba neden oluyor. Sürekli “Neredesin, kiminlesin, aramalarıma neden cevap vermiyorsun, benimle niye ilgilenmiyorsun” türünden aslında çoğumuzun yakın çevresinde ya da gündelik hayatımızın içinde rastladığı bir tipolojinin yansıması Grégoire. Giderek de vites yükseltiyor ve Blanche için hayatı çekilmez hale getiriyor. Mesleki bir yalanla kandırdığı ve annesiyle ikizinden kopararak taşrada yalnız başına bir hayata sürüklediği karısı üzerinden baskıcı profilini sahaya sürüyor.

Haberin Devamı

‘Yatağımdaki düşman’

 

ERKEKLİĞİNİZ BATSIN!

Valérie Donzelli feminist bir bakış açısıyla sunduğu bu öyküde sonradan gerilime yüklenirken sakinliğini, meselelere soğukkanlı yaklaşımını kaybetmiyor. Bu film Hollywood patentli olsaydı heyecan dozajı artarken daha sert, adrenalini daha üst düzeyde gezinen sahnelere rastlayabilirdik. Ama belki de bir Fransız yapımı olmanın gerekliliğiyle (!) dramatik yapısı daha gerçekçi ve hayatın içinden akıyor. Bu tabloda son zamanlarda ‘Başkalarının Çocukları’ (Les enfants des autres, 2022) ve ‘Paris Hatıraları’ (Revoir Paris, 2022) gibi kimi filmlerde karşımıza sıkça çıkan Virginie Efira’nın Blanche karakterindeki (ikizi Rose’u da canlandırıyor) incelikli performansının etkisi büyük. Keza Grégoire’da da Rohmer’in ‘Yaz Hikâyesi’ (Conte d’été, 1996) filiminde de oynayan Melvil Poupaud etkileyici bir profil ortaya koyuyor.

Haberin Devamı

Valérie Donzelli’nin yapıtında karşımıza çıkan Grégoire toksik erkeklikle yoğrulmuş bir kişiliğin ifadesi.

‘Yatağımdaki düşman’

Yeri gelmişken bir noktanın altını çizeyim; filmin adının Türkçe karşılığı ‘Aşk ve Ormanlar’ lakin bizde ‘Narsistle Aşk’ ismiyle gösterime giriyor. Böylesi bir çeviri, öykünün kötü karakterinin psikolojik bir terimle (tanıyla) zihinlere yerleşmesine yol açıyor. Oysa Valérie Donzelli’nin yapıtında karşımıza çıkan Grégoire toksik erkeklikle yoğrulmuş bir kişiliğin ifadesi. Yani işin içinde narsisizmden ziyade ‘erkeklik halleri’ var. Bu halin pratikteki yansıması “Seni çok seviyorum, herkesten kıskanıyorum”un arkasına saklanan, kadını(nı) özel eşyası gibi gören ve yaşam alanını kendi çizdiği sınırlar içine hapseden bir tipoloji. Türkiye’de sıkça rastlananlardan yani... Üstelik bizdeki profil bilindiği gibi “Ya benimsin ya toprağın” diyerek işi kadın cinayetlerine kadar götürüyor. Karşımızdaki filmse bu hastalıklı tipolojinin Batılı yansıması ki oralarda da bu tür öykülerin cinayetle sonuçlanması ihtimal dahilinde. Ama hukuk düzenleri, sistemin kadını korumada daha etkin şekilde hareket etmesi ve verilen cezalar bir tür caydırıcılık görevi üstleniyor.

Haberin Devamı

Velhasıl Donzelli’nin yapıtı gezegenin her tarafında geçerli can alıcı bir sorunu inandırıcı bir hikâyeyle perdeye taşıyor, kaçırmayın derim…

 

DİĞER SEÇENEKLER...

‘Yatağımdaki düşman’

Eski bir ajan olan Adam Clay’in dolandırıcılara karşı verdiği mücadeleyi anlatan ‘Arıcı: Ölüm Kovanı’ (The Beekeeper) David Ayer imzasını taşıyor. Filmin kadrosunda Jason Statham, Emmy Raver-Lampman, Bobby Naderi ve Josh Hutcherson gibi isimler var. Ünlü serinin yeni adımı ‘Kolpaçino 4 4’lük’ü Kamil Çetin yönetmiş. Filmin başrollerinde Şafak Sezer, Aydemir Akbaş, Saba Tümer ve Aşkım Kapışmak var. ‘3391 Kilometre’ Deniz Enyüksek imzasını taşıyor; oyuncular Derya Pınar Ak, Ahmet Haktan Zavlak, Cavit Çetin Güner, Selin Türkmen ve Gülin İyigün. Halk tarafından sevilen bir emniyet müdürünün Diyarbakır’da yaşadıklarına odaklanan ‘3310’dan Tüm Birimlere’yi Mazlum Yiğit yönetmiş. Kadroda Hakan Meriçliler, Ayhan Taş, Hülya Diken, İskender Bağcılar gibi isimleri görüyoruz. ‘Tay 2: Ebabil Takımı’ (Yön: Nurullah Yenihan) da haftanın animasyon seçeneği.

 

Haberin Devamı

KENDİ YAŞAMINI DÜZENLEYEMEYEN BİR KOÇ!

‘Yatağımdaki düşman’

Yönetmenliğini Burak Kuka’nın üstlendiği ‘Yaşam Koçu’ bir yandan âşık olduğunu itiraf edemediği ünlü dizi oyuncusu Helin için her türlü kankalık görevini yerine getirirken öte yandan dalga geçtiği yaşam koçu kimliğini bir anda üzerinde bulan Cafer’in öyküsünü anlatıyor. Doğu Demirkol yeni dönem komedyenlerimizden. ‘Ölümlü Dünya’ serisinin yanı sıra yakın zaman öncesinde aralarındaki problemler ayyuka çıkan Nuri Bilge Ceylan ve Zeki Demirkubuz’un filmlerinde (‘Ahlat Ağacı’ ve ‘Hayat’) oynayan az sayıdaki oyuncudan biri. Senaryosunu kendisinin yazdığı ‘Yaşam Koçu’ perdedeki ilk solo çalışması. Film ele aldığı modern hayat biçimleri arasında beliren meselesini daha etkileyici sunabilirdi ama Demirkol sazı eline aldığı bölümlerde adeta tek kişilik şov yapıyor ve güldürüyor.

 

 

Yazarın Tüm Yazıları