Okunası futbol

BİZİM kuşağın en sadık dostlarından biriydi çizgi romanlar. Öyle ki kendi adıma, okuma alışkanlığımın mesela ‘rahmetli’ Sezgin Burak’ın şaheseri Tarkan vasıtasıyla geliştiğini çok iyi hatırlarım. Söz konusu kahramanın serüvenleri dergi formatında çıkıp (ara bilgi notu: ilk olarak günlük bant şeklinde Hürriyet’in sayfalarında yer almıştı) üçüncü ya da dördüncü sayıya ulaştığında ‘İlkokul bir’deki ilk haftamdı.

Haberin Devamı

Zamanlama o kadar uygundu ki, okuma-yazma faaliyetimin henüz emekleme dönemindeki en zevkli idman sahası, nam-ı diğer ‘Altar’ın oğlu’nun ilk macerası olan ‘Maryo’nun Kuşları’ydı. Sonrasında diğer kahramanlarla tanıştım elbet; yerlisi yabancısı, kovboyu uzaylısı derken hepsi o çocukluk günlerinden şimdiki zamana kadar eşlik etti hayat yolculuğuma. Tarkan da, ilk göz ağrısı olarak hep ayrı bir yerde durdu.

 “SiHiRLi AYAKKABI”

BÜYÜME serüveninde duraklar bir değil ki; ben önce çizgi romanları keşfetmiştim, sonra sinemanın, ardından da futbolun büyüsünü... Bu harmanda kuşkusuz en derin ve keyifli anılardan biri de, bir zamanların efsane dergisi Doğan Kardeş vasıtasıyla tanıştığım ‘Sihirli Ayakkabı’ adlı çizgi romandı.

Yetenekleri sınırlı Billy Dane adlı bir çocuğun, eski bir futbolcunun (adı ‘Bombacı Ken’di) kramponları sayesinde (onları giydiğinde inanılmaz oynuyordu) olaganüstü işler başarmasını ve yükselmesini anlatan bu İngiliz yapımı seriyi (orijinal ismi ‘Billy’s Boots’du) okumanın hazzı, o ünlü reklam sloganında olduğu gibi ‘Paha biçilemezdi’di.

Haberin Devamı

Aslında bu sayfalarda ‘Sihirli Ayakkabı’dan daha önce de -Temmuz 2015’te yayımlanan “Sevdamızın ‘çizgisel’ ifadesi” başlıklı yazıda- bahsetmiştim. Çünkü ‘Bir Zamanlar Sahalarda’ adlı ‘yerli’ üretim bir futbol çizgi romanı kitapçı vitrinlerini süslemişti. ‘Çıkan kısmın özeti’ kabilinden konusunu hatırlarsak, bu çizgi roman babası şikeci ve kumarbaz bir faal futbolcu olan minik bir çocuğun (‘Tekir’ lakabıyla tanınıyordu) oyuna ilişkin sevdasını ve yetenekli bir kaleci olarak mahalle maçlarındaki tutunma öyküsünü anlatıyordu. Öykünün yaratıcısı Bülent Sağman’dı ve çizimler Cem Özüduru’ya aitti. Bir üçlemenin ilk kitabı niteliğindeki ‘Bir Zamanlar Sahada’nın devamı da geldi: ‘Bir Zamanlar Kupalarda’.

Aslında ikinci adım Haziran 2016’da piyasaya çıktı ama bir türlü yazmaya fırsatım olmadı, kısmet bugüneymiş diyelim.

iYi OKUYAN KAZANSIN!

‘BİR Zamanlar Sahada’, ‘Tekir’in genç takım serüvenindeki yaşadıklarını anlatıyor. Öykünün atmosferi, uğradığı duraklar, sayfalara taşınan hayatın sertlikleri, sınıfsal meseleler, ergenliğin bu topraklardaki ifadeleri ve bu bağlamda cinsellik, elbette ilkini hatırlatıyor. Ki bu da doğal, çünkü hem devam kitabı hem de öykü yine Bülent Sağman’a ait. Öte yandan bu kez çizer değişmiş, Özüduru’nun yerini İtalyan Guiseppe Manunta almış, kapak yine ünlü İtalyan çizer Giampiero Casertano’ya ait. Küçük bir not: Hikâyedeki Avrupalı kaleci ‘Sarı Panzer’ de, Toni (Harald Anton) Schumacher’e selam gönderme olmuş. Serinin son adımında, önsözde belirtildiği üzre Tekir’i Avrupa arenasında görecekmişiz.

Haberin Devamı

Malum bizde futbol daha çok, ‘Üç ihtimalli bir oyun’un tek ihtimal (galibiyet yani) üzerinden tanımlandığı bir hevesin ifadesi. Dolayısıyla bu sevdanın başka türlü tanımlandığı her alan ve de özellikle başka disiplinlerle alışveriş (sinema, edebiyat, çizgi roman vs.), farklı kulvarlara, koridorlara geçit tanıması açısından çok değerli. Toparlarsak futbolu bu yönleriyle ele alan, seven, tutkusuna farklı anlamlar katmaya çalışan herkese ‘Bir Zamanlar Kupalarda’yı öneririm (tıpkı ilk kitap olan ‘Bir Zamanlar Sahada’yı önerdiğim gibi). İyi okuyan kazansın!

Yazarın Tüm Yazıları