O esnada spor basını...

GEÇEN salı bu ülke muktedirlerinin, bilinçaltı ve üstündeki en önemli yapı modelinin, yani ‘Saray’ denilen formun adalet alanındaki yansımalarından biri olan Çağlayan’da son derece ilginç bir davanın ilk duruşması vardı.

Haberin Devamı

Malum, söz konusu davada bir taraftar grubu (Çarşı), ‘Darbe’ yapmakla suçlanıyordu. Konuya vâkıf olmalısınız, son zamanların en absürt davası bu. Keza bu konuda bu sütunlarda benden önce Kenan Başaran ve Bilgin Gökberk de kalem oynattı.


MiZAH ADLiYE DiNLEMEZ


O gün Kenan’la ‘Adliye’deydik. Sanırım davanın ilk duruşması dört seansta görüldü, ilk ikisinde yer aldım. 35 kişiye yönelik suçlamalar onlar adına kuşkusuz can acıtıcıydı ama ‘Çarşı’nın kendine özgü ruhu, mizahı ve pratik zekâsı ortamın gerilimini hem koridorlarda, hem de bizatihi duruşma salonunda dağıttı, herkesin yüzünde gülücükler oluşmasına neden oldu.
Benim için bu anların en çarpıcısı, ikinci seans öncesi dava nispeten daha büyük salona alınırken bekleme sırasında koridorlarda yaşandı.
Sanıklar hep bir ağızdan, “Yeeeeter, Yıldırım Demirören yeter” tezahüratıyla koridorları çıtlatırken etrafa baktım, üzerlerinde cübbeler, onlarca avukat gülmekten kırılıyordu. Geçen hafta NTV’de Güntekin Onay ve Rıdvan Dilmen’e konuk olduğu programda, TFF Başkanı Demirören, söz konusu tezahürat hakkında şunları söylemişti: “Türkiye’de ismi en çok bilinen isimlerdenim. ‘Yeter Yıldırım Demirören’ tezahüratı beni rahatsız etmiyor.” Evet Sayın Demirören, isminiz bu ülkenin adliye koridorlarında da anılıyor artık, hukuk tarihimiz açısından bu anlamda da kayda geçtiniz...

Haberin Devamı


TARiH BUNU DA YAZAR


NEYSE, bu davanın neden açıldığı belli... Gezi dolayısıyla hâkim iktidar, intikam peşinde. O günlerin en önemli direnç odaklarından biri olan Çarşı cezalandırılmaya ve bu grup üzerinden diğer taraftar gruplarına da korku aşılanmaya çalışılıyor. Lakin davanın elle tutulur bir yanı yok. Salı gecesi yandaş medyanın kalemşorları bile davanın beyhudeliğine dikkat çekmek zorunda kaldı. Benim derdim ise bu komik davayı takip etme konusunda hiçbir çaba göstermeyen spor basını.
O gün spor basını adına üç-beş kişi dışında Adliye’de kimse yoktu. Gelmeniz gerekmiyor ama maç önceleri takım otobüslerinin tesislerden ayrılmasından stada varana kadar peşlerine onca muhabir ve kamera takan ve bu rutin işi bile haber gibi veren zihniyetlerin, spor tarihimizde ilk olarak çoktan yerini almış bir davaya olan mesafelerine ne demek lazım bilemiyorum? Zaten derdim “Gelin, destek verin” değil, “Gelin haberini yapın, izlenim yazın, gelmediniz o halde programlarınızda bahsedin.” Ama nerede... Korku iklimine o kadar çabuk kapılmışlar ki, “Nasıl olsa haber bültenleri veriyor” gerekçesiyle gözlerini ufka yöneltip top çevirmeyi yeğliyorlar... Neyse, tarih bu dava kadar onları da yazar, yazdı da...

Haberin Devamı


BiR RESMiN KALMIŞ BENDE

TELEVİZYON karşısında kanallar arasında tura çıkmışken, eski bir Yeşilçam filmi gördüğümüzde zihnimiz bir süreliğine yapıtın sinematografik değerinden ziyade geçmişe, daha masum olduğuna inandığımız bir zaman dilimine taşınmak için oyalanır. Aslında o zamanlar da pek masum değildir; nitekim geçenlerde Yavuz Turgul’la yaptığım söyleşide kendisine bu meseleyi Ertem Eğilmez filmleri üzerinden sormuş, Turgul da benzer bir cevabı vermiş ve “Masumiyet hiçbir zaman yoktu. Ertem Abi bize yalanları en güzel şekilde, Frank Capra’vari anlattığı için biz meseleyi öyle algılardık” cevabını vermişti.
Ama ister romantik reflekslerimiz deyin isterseniz gerçeklerden kaçma ve geçmişe sığınma; ben kendi adıma o tozlu koridorlarda dolaşmayı çok severim. Hele hele işin futbol kısmına bayılırım: Eski fotoğraflar, eski görüntüler, eski maçlar, eski turnuvalar, eski idoller... Hepsinin bendeki yerleri taptazedir...

Haberin Devamı


FOTOĞRAF BELLEĞi...


Neyse, benim gibilere seslenecek yeni bir oluşum var artık. ‘ayaktakileroturanlar.com’, gazete ve dergi sayfalarında yok olmaya yüz tutan takım fotoğraflarını yeniden sporseverlerle buluşuyor. Ağırlıklı olarak geçmiş yıllardan takım fotoğraflarına yer veren bu siteyi toplumsal hafızamıza kazandıran isimler Koray Gürtaş, Alp Ulagay ve Oben Meralbaysal. Sitede her gün en az 3 yeni fotoğraf mönüye ekleniyor.
Futbol, basketbol ve voleybol lokomotif branşlar. Hedef diğer takım sporlarından fotoğraflara da yer vermek. Asıl amaç ise Türkiye’nin en büyük takım fotoğrafı belleğini oluşturmak. Yani bir anlamda ‘Büyük resmi’ görmek!.. Naçizane göz atmanızı tavsiye ederim, formalar, saç stilleri ve hatıralardaki onca isim ilginizi bekliyor...

Yazarın Tüm Yazıları