Paylaş
‘Niyazi Gül Dörtnala’da hikâye kısaca şöyle özetlenebilir: Veteriner hekim Niyazi Gül, kendi küçük dünyasında sakin bir hayatın sahibidir. Üniversitede ders verirken öte yandan da yardımcısı Hediye’nin desteğiyle dededen kalma mucizevi formülün eksik maddesini arar. Belalı âşıklar Sultan Şahmerdan ve Rıza da, kendi serüvenlerinde yeni bir adım atma adına atlarını yarıştırmaya karar verir. Kazanmak için de Profesör Niyazi Gül’ün hayvanlara güç veren formülünden yararlanmak isterler. Bu durumda ‘bizimki’nin sessiz sakin hayatı gereksiz bir heyecanın ve rekabetin parçası haline gelir...
‘Niyazi Gül Dörtnala’, temel olarak sağlam bir senaryoya ve dişe dokunur bir öyküye sahip olamamanın eksiklerini yaşamış. Bu durumda da Ata Demirer’in yeteneği ve Sultan Şahmerdan-Rıza ikilisinin durum komedileriyle devreye girmiş. Filmde bazı sahneler gerçekten çok komik, hele hele son dönemde karşımıza çıkan kimi yapımlarla karşılaştırıldığında da güldürme ortalaması daha yüksek.
Lakin yine de ‘Niyazi Gül Dörtnala’ son toplamda ne yazık ki sevimli ve iyi niyetli bir çabadan öteye gidemiyor. Çünkü parça parça espriler, son dönem komedilerinin temel derdi olan genel bir bütüne ulaşamama probleminin üstesinden gelemiyor.
AYŞEGÜL NADİR ESİNTİSİ
Ama öte yandan mesela Demet Akbağ-Levent Ülgen çok iyi bir ikiliye imza atmışlar, öyle ki bu karakterlerle bambaşka bir film çekilebilir, söz konusu sorunlar aşılmak kaydıyla elbet. Ara bir not düşmek gerekirse sanırım Sultan Şahmerdan karakteri Ayşegül Nadir’e (ya da Tecimer’e) gönderme olmuş. Aslında filmi izlerken insanın aklına ister istemez Jim Carrey’nin ‘Hayvan Dedektifi’ de gelmiyor değil. Keşke ‘Niyazi Gül Dörtnala’, sinemamız adına bu türde nispeten daha derin bir çaba olsaymış.
Sonuçta Hakan Algül’ün yönettiği yapım sanki biraz aceleye gelmiş gibi. Eğer bu tiplemenin beyazperdedeki serüveni Hüseyin Badem (‘Eyyvah Eyvah’ serisi) gibi uzun soluklu olacaksa daha dolu öykülerle buluşmak dileğiyle diyelim.
Paylaş