Paylaş
Kiev, yıl 2013... 15 yaşındaki Olga, Ukrayna Jimnastik Milli Takımı’yla birlikte şampiyonalara hazırlanıyor. En büyük derdi ise kendisiyle değil, mesleğiyle ilgilenen gazeteci annesi. Ana-kız, antrenman sonrası eve dönerken mevcut durumları hakkında konuşmaya başlıyorlar. Tam bu sırada arabalarına başka bir araç çarpıyor. Bir şekilde kurtulmayı başarıyorlar. Anne Ilona, hükümetin yolsuzluklarına ilişkin haberler yapan bir basın emekçisi olduğundan sürekli tehdit altında yaşıyor. Kızının güvenliğinden korktuğu için de Olga’yı vefat eden babasının memleketine, İsviçre’ye yolluyor. Genç kız, yeni arkadaşlar, kendini ifade etmekte zorlandığı bir dil, farklı bir spor ortamı ve kültürel doku derken zorlu bir sürece giriyor. Artık yeni bir milli takım için de ter dökmeye başlıyor. Üstüne üstlük, ülkesi Ukrayna’da başlayan muhalif gösteriler, hükümetin baskıcı tutumu ve vatandaşlara gösterilen polis şiddeti gibi durumlar onu psikolojik olarak etkiliyor.
Olga
Yönetmen: Elie Grappe
Oyuncular: Anastasia Budiashkina, Sabrina Rubtsova, Caterina Barloggio, Théa Brogli, Jérôme Martin,
Tanya Mikhina, Alicia Onomor,
Lou Steffen, Aleksandr Mavrits,
Roger Jendly, Philippe Schuler
Fransa-İsviçre-Ukrayna ortak yapımı
Geçen yıl Cannes’da ilk gösterimi yapılan -yukarıda konusunu özetlediğimiz- ‘Olga’ adlı film, sanki bugün yaşananlara bir ayna tutuyor. Rusya’nın işgaliyle başlayan süreç sonrasında, Ukrayna’yı savaş görüntüleri; hayatını, geleceğini, kurulu düzenini kaybeden insan manzaraları kapladı. Avrupa bu tabloda yeni bir göç dalgasıyla çalkalanırken Elie Grappe’nin yönettiği yapım, her ilgiye değer spor filmi gibi güçlü bir arka plan ve sosyolojik bakış ortaya koyuyor.
Seçtiği dalda başarılı olmak ve ülkesini gururla temsil etmek amacında olan genç bir jimnastikçi, başı sistemle yeterince belada olan annesinin de isteğiyle kendine farklı bir yol çiziyor. Şansını denediği yeni güzergâhta, başta takım arkadaşlarıyla uyum kurmakta zorlanıyor. Ekibin eski yıldızıyla (aynı zamanda kaptanı) sorunlar yaşıyor, kendini bir rekabet ortamında buluyor ama asıl problemler daha sonra baş gösteriyor. Terk ettiği yurdunda başlayan muhalif rüzgâr içinde yer alan annesiyle ilgili kaygılar duyuyor. Kendisiyle görüntülü konuşan eski takım arkadaşı Sasha’nın “Olga, bu bir devrim” şeklindeki coşkusu, öte yandan yaklaşan Avrupa şampiyonası derken onun için kaotik atmosfer daha da büyüyor. Kiev’deki yakın çevresi tarafından son derece heyecanlı ve tarihi addedilen günlerde orada olamamanın verdiği suçluluk duygusu da genç sporcuyu üzüyor.
“‘Olga’ için ‘spor filmi’ parantezinde, tarihsel bir dönemecin perdedeki yansıması demek mümkün. ”
Budiashkina, eski bir Ukrayna Jimnastik Milli Takımı sporcusu.
Kaderin garip bir cilvesi
Grappe, senaryosunu Raphaelle Desplechin’le kaleme aldığı filminde, öykünün geçtiği 2013-2014 yıllarını perdeye taşırken yer yer dokümanter bir çabaya soyunuyor. Filmine, ‘Yevromaydan’ (‘Avromeydan’) adı verilen protesto hareketinden gerçek görüntüler yerleştiriyor. Hatırlanacağı gibi o zamanki Cumhurbaşkanı Viktor Yanukoviç’e karşı verilen mücadele kanlı sonuçlar doğurmuştu. 18’i polis, 130’a yakın insan hayatını
kaybetmişti.
Öte yandan ‘Olga’, bugün bakıldığında daha farklı duygularla seyredilen bir yapım. Yaklaşık sekiz yıl önce yaşanan ve durulduğu izlenimiyle filmde anlatılan olaylar, izleyicide “Aslında bugün yaşananların güçlü bir işaret fişeği o zamanlarda atılmış” hissiyatı doğuruyor. Zaten kaderin garip bir cilvesi, filmde Olga’yı canlandıran Anastasia Budiashkina aslında eski bir Ukrayna Milli Takımı sporcusu. Gerçek bir jimnastikçi. Oyuncu hayat verdiği ‘gurbette tutunmaya çalışan’ karakterinin bir benzerini kendi yaşamış ve 1.5 ay önce yaşadığı Harkov’dan kaçarak Polonya’ya gitmiş.
‘Olga’ için ‘spor filmi’ parantezinde, kişisel ve toplumsal bir dramanın ve de tarihsel dönemecin perdedeki yansıması demek mümkün. Elie Grappe’nin titiz bir çabanın ürünü olan eseri, bu tür yapımlardan hoşlanan izleyici için son derece doğru bir seçim.
Haydi emekçiler, sinemaya!
Malum, yarın 1 Mayıs; ‘İşçinin, emekçinin bayramı’… Bu tarihsel günde Uluslararası İşçi Filmleri Festivali (İFF), 17’nci yolculuğuna çıkıyor. 8 Mayıs’a kadar sürecek etkinlikte 20 ülkeden 69 film, sponsorsuz, yarışmasız ve ücretsiz bir biçimde seyirciyle buluşacak. Festival dahilinde 49 yerli ve 20 yabancı film, izleyenler karşısına çıkarken bu toplam içinde ilk gösterimini yapacak 15 adet yapım var. Bazıları şöyle: ‘Ders Planı: Üçüncü Dalganın Öyküsü’ (Lesson Plan: The Story of the Third Wave), ‘Geleceği Yoğurmak’ (Amasando Futuro), ‘Çığlık’ (L’Urlo), ‘Sarmal’ ve ‘Fabrikadaki Hayaletler’ (Boramey).
Pandemi dolayısıyla son iki yıldır çevrimiçi etkinliklerle organize edilen festivalin açılışı yarın gece saat 19.30’da Moda Sahnesi’nde gerçekleşecek. Etkinlik aynı zamanda festivalin YouTube kanalından canlı yayımlanacak. Oyuncu Nur Sürer’e teşekkür ve onur plaketinin verileceği gecede her yıl olduğu gibi bir set emekçisi de sahneye davet edilecek. Festivalin açılış filmi olarak son dönemin etkili yapımlarından biri olan, Fikret Reyhan imzalı ‘Çatlak’ seyirciyle buluşacak. Çevrimiçi gösterim ve söyleşiler festivalin YouTube kanalında 8 Mayıs’a kadar devam ederken İstanbul’daki yüz yüze gösterimler 5-8 Mayıs tarihleri arasında Kadıköy Belediyesi Sinematek/Sinema Evi ve 6-8 Mayıs tarihleri arasında Fransız Kültür Merkezi’nde yapılacak.
Festival programı ve seçkisine www.iff.org.tr adresinden ulaşabilirsiniz.
İFF’in açılış filmi olarak bu yıl ‘Çatlak’ seyirciyle buluşacak.
Ve diğer seçenekler...
‘Kim Demiş Kötüyüz Diye?’ (The Bad Guys),
suçlu hayvanlardan oluşan bir çetenin örnek vatandaş olma çabalarını anlatan bir animasyon. Filmin yönetmeni Pierre Perifel. Nicolas Cage’in kendi oyunculuk kariyerini de tiye aldığı ‘Yetenekli Bay Cage’ (The Unbearable Weight of Massive Talent), Tom Gormican imzasını taşıyor. Filmde Cage’in yanı sıra Pedro Pascal, Neil Patrick Harris ve Tiffany Haddish gibi isimler rol alıyor. Hakan Gürtop’un yönettiği ve kadrosunda Uğur Çavuşoğlu, Meriç Başaran, Gonca Yakut ve Serkan Ekşioğlu gibi oyuncuların olduğu ‘Annemin Zamanı’, öyküsünü alzheimer hastalığı etrafında kuruyor.
‘Zeko İçin’ (For Zeko) yanlışlıkla ‘Ülkenin En Zeki Çocuğu Yarışması’na katılma fırsatı yakalayan bir çocukla ailesinin yaşadıklarını komedi formatında anlatıyor. Yönetmen Peter Mimi, oyuncular Kareem Mahmoud Abdel Aziz, Menna Shalabi, Amr Abdulgalil ve Dalia Abdelghany. Yerli yapım ‘Aynasız Haluk’ ise Bülent İşbilen imzasını taşıyor. Kadroda Tolgahan Sayışman, Erdal Özyağcılar, Algı Eke ve Sarp Bozkurt gibi
isimler var. Haftanın diğer yapımları şöyle:
‘Tam Kafadan Karavana’ (Yön: Oğuz Öztürk-Celal Öztürk), ‘Zebun’ (Yön: Hakan Yusufoğulları-Mesut Erbaş), ‘Yakaza: Zehirli Kabile’ (Yön: Hakan Aydın),
‘İkiz’ (Yön: Taneli Mustonen).
Paylaş