Paylaş
Bir Skandalın Peşinde
◊ Yönetmen: Todd Haynes
◊ Oyuncular: Natalie Portman, Julianne Moore, Charles Melton, Gabriel Chung, Elizabeth Yu,
Cory Michael Smith, D.W. Moffett, Lawrence Arancio, Piper Curda, Kelvin Han Yee, Jocelyn Shelfo, Andrea Frankle, Joan Reilly
ABD yapımı
Savannah-Georgia’da, su kenarında enfes bir ev... Verilecek ziyafete ilişkin hazırlıklar sürmekte, sosisler mangalın üzerinde kızarmaktadır. Derken en önemli konuk gelir; genç ve ünlü bir kadın oyuncu olan Elizabeth Berry. Rol alacağı yeni ‘bağımsız’ projede ev sahibesi konumundaki Gracie Atherton-Yoo’yu canlandıracaktır ve sebebi ziyareti, bu kişiye ve yakın çevresine dair daha derin gözlemler yapmaktır.
‘Velvet Goldmine’la (1998) tanıdığımız, sonraları da ‘Cennetten Çok Uzakta’ (Far from Heaven, 2002) ve ‘Carol’ (2015) gibi yapıtlarıyla daha bir sevdiğimiz Todd Haynes, yukarıda genel çizgilerini aktardığım son adımı ‘Bir Skandalın Peşinde’de (May December) hassas çizgilerde gezinen bir öykü anlatıyor. Filmde 23 yıl önce, evcil hayvan dükkânında çalışırken
13 yaşındaki bir çocukla cinsel ilişkiye giren, hapse atılan ve burada çocuğunu doğuran Gracie’yle, onu sinemada doğru ve gerçekçi bir bakış açısıyla canlandırmak gerekçesiyle hayatına dahil olan Elizabeth’in gelgitleri arasında dolaşıyor. Filmde gerilim dozajının gittikçe yükseldiğine tanık oluyoruz. Tabii aynı esnada da artık 36 yaşına gelen, geçmişteki olayın bir diğer ayağı Joe Yoo, bu ilişkiden doğmuş üç çocuğu, Gracie’nin eski kocası, ondan olan ilk oğlu müzisyen Georgie gibi deşildikçe çapı genişleyen bir ağla karşılaşıyoruz.
Alex Mechanik’in öyküsünü Samy Burch’ün senaryolaştırması vasıtasıyla çekilen ‘Bir Skandalın Peşinde’ye ilham kaynağı olan kişi 1997’de öğrencisiyle ilişkiye giren, sonrasında doğum yapan ve bu olay nedeniyle uzun süre Amerikan magazin basınının manşetlerine çıkan öğretmen Mary Kay Letourneau’ymuş. Film bu gerçek vaka üzerinden yeni bir yapı inşa ederken ana karakterlerin geçmişte yaşadıklarına bugünden bakıyor ama asıl derdinin onların şimdiki zamandaki ruhsal durumları, hayata tutunma noktaları ve bilinçaltlarındaki tortular olduğu aşikâr...İlk olarak karşımıza özgüven dozajı yüksek bir profille çıkan Gracie’nin (Julianne Moore) aslında göründüğünün aksine son derece kırılgan yapısını fark ediyoruz. Joe Yoo (Charles Melton) cephesindeyse baba kimliğini üzerine geçirmiş bir karakter var.
Öykü Gracie’nin kendisine ve etrafıyla ilişkilerine yönelik kazılara giriştiğinde, ilk olarak karşımıza özgüven dozajı yüksek bir profille çıkan bu kadının aslında göründüğünün aksine son derece kırılgan yapısını fark ediyoruz. Hayatına meşgale katmak adına kek, pasta gibi işlerle uğraştığını ve bütün bu ritüellerin zoraki bir kurgunun eseri olduğunu anlıyoruz. Onu perdeye taşıyacak Elizabeth ise detaycı bir kimlikle hareket ediyor izlenimi verse de aslında onun da derdi kariyeri için yeni bir basamak elde etmek, olası ödüller için güçlü bir zemin oluşturmak. O da bir anlamda gözü dönmüş bir hırsın kıyıya vuran ifadesi. Hobi olarak kelebek yetiştiren Joe Yoo cephesindeyse yaş olarak büyümüş, baba kimliğini üzerine geçirmiş bir karakter izliyoruz. Ama hayatın kimi basit noktalarında tıkanmış, küçük engelleri aşamamış bir tipolojiyle (özellikle çatı katında oğluyla birlikte uyuşturucu içtikleri sahne bu açıdan kilit bir noktayı aktarıyordu) karşılaşıyoruz.
Amerikan sinemasında usta işi melodramların yönetmeni olarak bilinen Douglas Sirk’e selam yollayan filmleriyle zihinlere yerleşen Todd Haynes ‘Bir Skandalın Peşinde’de melodrama olduğu kadar yer yer bir tür kara mizaha da göz kırpıyor. Dışarıdan gelip evin düzenini dağıtan Elizabeth üzerinden Pasolini’nin ‘Teorema’sını (1968) çağrıştıran bu yapımın iki ana karakterine hayat veren Julianne Moore ve Natalie Portman’ın önümüzdeki Oscar’larda En İyi Kadın Oyuncu dalında aday olmaları muhtemel. Kimi yabancı sinema yazarları ikilinin arasındaki özel gerilimden dolayı Haynes’in yapıtında İsveçli yönetmen Ingmar Bergman’ın ‘Persona’sından (1966) izler ve tatlar bulduklarını da belirtmişler.
İçeride ve dışarıda birçok eleştirmenin ‘Yılın en iyileri’ listelerinde olan ‘Bir Skandalın Peşinde’den ben kendi adıma Haynes’in diğer yapıtları kadar etkilenmedim. Ama öte yandan köklerini geçmişten alan kimi karakterlerin şimdiki zaman travmalarında biçimlenen öykü, filme kulak kabartmamızı sağlıyor. Kaçırmayın derim...
Ve diğer seçenekler...
Babasından şiddet gören Douglas, köpeklere yem olarak atılır ama sonuçta onların en yakın dostu olur ve hayatta kalmak adına hep birlikte büyük bir aile gibi hareket ederler. Luc Besson son derece zorlama bir öyküye sahip filmi ‘Dogman’de Jokervari bir karakter eşliğinde Edith Piaf’a selam göndermiş. Geçmişte pazar sabahı TV’de izlenen köpekli çocuk filmlerinin formülünü kanlı bir aksiyonla harmanlamış ve bir intikam hikâyesi anlatmaya çalışmış ama ortaya karikatürize bir çaba çıkmış. Filmde Douglas’ı Caleb Landry Jones canlandırıyor.
İlişkileri çıkmaza girince çift terapisi yapılan bir otele giden Aslı ile Ferhat’ın yaşadıklarını anlatan ‘Mutluyuz’u İbrahim Büyükak yönetmiş, kadroda Büyükak’ın yanı sıra Yasemin Sakallıoğlu, Başak Parlak ve Anıl İlter gibi isimler var.
‘İçimdeki Şeytan’ (It Lives Inside/Yön: Bishal Dutta) ve ‘Karanlık Ruhlar’ (Bed Rest/Yön: Lori Evans Taylor) haftanın gerilim filmleri. Animasyon serisi ‘Rafadan Tayfa’nın dördüncü filmi ‘Hayrimatör’ü önceki yapımlarda olduğu gibi İsmail Fidan yönetmiş. Bir yeni yıl klasiği olan ‘Aşk Her Yerde’ (Love Actually/Yön: Richard Curtis) de özleyenler için bu hafta sinema salonlarına geri dönüyor.
Paylaş