Paylaş
Film, dönem ruhunu özümsemiş bir yapsatçının fakir fukaranın arazisine göz dikerek ‘Öte dünya’ öncesi bu tarafta dünyalıklarını yapmasına dokundururken temel olarak ‘Angara Style’ denen ‘underground kültür’den kayda değer pasajlar sunuyor. Öykünün üzerinde yükseldiği temel düzlem ise Yeşilçam’da daha önce de rastladığımız türden müteahhide karşı direnen temiz kalpli gençler ve mahalleli teması.
Lakin ‘Yolunda AŞ...’, heyecanı sinemasal erdemlerinin önünde bir yapım. Kâğıt üzerinde doğru yerde duran film, dertlerini peliküle aktardığında benzer oranda etkileyici olamamış. Bazen durum komedisi, bazen diyaloglar, bazen espriler -‘Emanetçiyiz’ esprisi mesela-, bir parça hüzün derken hikâyeye dağılmış iyi parçalar birleşerek sinemasal bir olgunluğa ve bütünlüğe ulaşamamış. Benzer bir durum oyunculuklarda da var, ‘an’lardaki ve detaylardaki güzellikler genele yayılamamış.
Sonuç itibariyle ‘Yolunda AŞ...’, eleştirmen klişesiyle söylersek ‘İyi niyetli bir çaba’dan öteye gidememiş.
Paylaş