Bir Alex Ferguson bir de o...

O, Beşiktaş’ın simge isimlerinden. 1981’de kulüpten içeri adım attı ve hâlâ kulübedeki yeri garanti! Onca teknik adam, futbolcu, başkan gelip geçerken Süreyya Soner, takımın malzemecisi olarak tarihe tanıklık etti. Alex Ferguson, Manchester United’ı 27 yıl çalıştırdı, Soner’in Beşiktaş’ta meslek hayatı ise 37 yılı buldu. Bu hayat öyküsünü yönetmen Gökçe Kaan Demirkıran, “Güzel Adam Süreyya” adlı belgeselle sinemaya taşıdı. Soner’le filmi ve yaşadıkları üzerine söyleştik.

Haberin Devamı

◊ Önce filmi nasıl buldun?

- Çok beğendim, bir malzemecinin hayatının anlatılması da güzel bir şey diye düşünüyorum. Yaşadığımız şeylerin bazıları acı dolu, bazıları eğlenceli. İnsanlar sevdiyse, ben de mutluyum.

◊ İlk kez senin hakkında bir belgesel yapma teklifi geldiğinde neler hissettin?

- Çok şaşırdım. Böyle bir şey beklemiyordum tabii ki. Beni, yönetmenimiz Gökçe’yle stat müdürümüz tanıştırdı. Önce bir şaşkınlık yaşadım. Sonrasında da şöyle oldu: Ben okuyamadım, bu yüzden okuyan insanlara her zaman büyük saygım vardır. Gökçe’nin üniversiteli olduğunu öğrendim ve ona saygı duydum, teklifini de kabul ettim...

◊ Günün birinde öykünün böyle filme çekileceğini hiç düşünüyor muydun?

- Hayır, insanın aklına bile gelmezdi. Çünkü şöyle, ben Beşiktaş Kulübü’nün bir işçisiyim, malzemeciyim. Bir malzemecinin hikâyesinin filme çekilmesi inanılmaz bir şey. Derler ya rüyamda görsem inanmazdım, aynı şey benim için de geçerli.

Haberin Devamı

◊ Daha önce yaşadıklarını mesela bir kitapta toplama gibi bir düşüncen oldu mu?

- Altyapıda oynayan küçük çocuklardan birinin babası büyük bir yayınevinde yöneticiydi, bana böyle bir teklifte bulundu, “Anılarından bazılarını yaz” dedi. O zamanlar Beşiktaş’ın 21-22 yıllık çalışanıydım. Nedense kabul etmedim, zamanın koşulları uygun değil diye düşündüm. Filme gelince, büyük şirketler böyle bir film çekme teklifinde bulunsa yine kabul etmezdim ama Gökçe bana sempatik, sıcak geldi, kabul ettim.

◊ Şimdi bir de kitap çıkacak galiba.

- Evet, filme sığmayan anıların da yer aldığı bir kitabı yine Gökçe yayına hazırladı. Ben dört yıldır yazıyorum, yakında piyasada olacak.

Bir Alex Ferguson bir de o...

YİNE DE KEŞKE OKUSAYDIM DİYORUM

◊ Peki bunca yaşanmışlıktan sonra ne hissediyorsun?

- Geçmişte her şey daha zordu, mesela çamurlu sahalardan çim sahalara geçtik. Şimdiki ortam daha rahat ama eski de güzeldi.

◊ Ben kendi hayatın açısından sormuştum.

- Valla her şey değişiyor, futbolcular değişiyor, başkan değişiyor, kulüpte çalışanlar değişiyor.

Haberin Devamı

◊ Ama bir tek sen değişmiyorsun!

- Onu ben de anlamıyorum! Ama şunları söyleyebilirim: İşimi çok seviyorum. Benim asıl işim matbaacılıktı, sonra Yeşilçam’da set işçisi oldum, sonra da malzemeci. Her zaman yaptığım işi sevdim. Üzerime düşen şeyleri elimden geldiğince yerine getirmeye çalıştım.

◊ Böyle bir hayatı yaşadığın için memnunsun herhalde.

- Tabii, herkese nasip olmaz.

◊ Okumadım diyorsun ama belki de okusaydın bu denli renkli bir hayatın olmayacaktı.

- Yok, ben öyle düşünmüyorum, yine de keşke okusaydım diyorum.


YILMAZ GÜNEY’LE DOKUZ 
GÜNLÜK BİR MESAİMİZ OLDU

◊ Yeşilçam’da Yılmaz Güney’le çalışmışsın.

- Evet, kısa bir süre çalıştım, dokuz günlük bir mesaimiz oldu Yılmaz abiyle. Gerçi tanımıyordum kendisini. Bana karşı ilginç bir yaklaşımı vardı. Şakayla karışık sürekli beni uyarır, “İçki içme, sigara içme” derdi. Onun sayesinde sigarayı bıraktım diyebilirim. Hatta ben askerliğimi savaş zamanı Kıbrıs’ta yaptım. Çok üşütmüşüm, ciğerlerimden hastalandım. Beni ameliyat eden tabip albay “Eğer sigara içiyor olsaydın seni kurtaramazdık” dedi. 

Haberin Devamı

◊ Onca teknik direktörle çalıştın, ilk kimle başladın?

- Stankoviç’le başladım, sonra Milutinoviç, sonra da Gordon Milne. Böyle gitti.

◊ Peki hoca ya da oyuncu sirkülasyonlarının senin cephenden değerlendirilmesi nasıl?

- Valla gelene seviniyorsun, gidene üzülüyorsun. Tıpkı hayat gibi...

◊ En unutamadığın şampiyonluk?

- Filmde de anlattığım ve beni Beşiktaş’a sürükleyen, bu takımı bu kadar sevmemi sağlayan rahmetli arkadaşım Murat’la bir Fenerbahçe maçı sonrası “Onları yenip şampiyon olacağız” diye birbirimize söz vermiştik. Sonrasında ben malzemeci olduğumda Fenerbahçe’yle final gibi bir maç oynadık ve 3-1 yenerek mutlu sona ulaştık. Artık aramızda olmayan Murat o güzel günü görememişti, benim için o şampiyonluğun anlamı çok farklıdır.

Haberin Devamı

◊ En çok üzüldüğün maç?

- Yıllar önce İstanbul'da Denizlispor’la berabere kalıp şampiyonluğu Galatasaray’a kaptırdığımız maç.

Bir Alex Ferguson bir de o...
Fotoğraf: Muhsin AKGÜN

BABASI KIZI VERMEYİNCE DEVREYE METİN’İ SOKTUM

◊ Ya senin hayatına dair bir şampiyonluk anısı.

- Gordon zamanı, kaptan da Rıza (Çalımbay). Evleneceğim, Rıza bana dedi ki, “Süreyya, bekle, şampiyon olalım, sonrasında senin düğünü yapacağız”... Ben de bekledim, cumartesi günü şampiyonluğu resmileştirdik, pazar da benim düğün oldu.

◊ Düğün demişken şu meşhur kız isteme olayını bir de senden dinleyelim.

- Valla hanımı istemeye gidiyoruz, babası bir türlü vermiyor. Kaç kere gittiğimizi bilmiyorum, hanıma sorduğumda “Yedi” diyor. Öyle ki her seferinde getirdiğimiz şekerler, üst üste konularak adeta bir kule örülmüş. Kayınpederin Beşiktaşlı olduğunu duydum, nihayetinde araya Metin’i (Tekin) soktum. O dönem Gordon, Metin’e ceza vermiş, B Takım’la idmana ve hazırlık maçlarına çıkıyor. Beykoz’la maç almışız, eşimin ailesinin o zamanlar oturduğu ev sahaya çok yakın. Metin’e dedim ki, “Maç öncesi gidip hanımı isteyelim”... Kabul etti, maçın başlamasına bir saat kala gittik. Metin olayın kendi cephesini filmde de anlattı, izleyenler görmüştür. Nihayetinde kayınpeder yumuşadı, evlilik işi oldu. Biz de o isteme olayından sonra sahaya gittik, maç başlayalı 10 dakika olmuş, o kadarını kaçırdık yani.

Haberin Devamı

GERARD’I TESELLİ EDİP AYAĞA KALDIRDIM

◊ Defalarca yurtdışında maça gittin, en beğendiğin stat hangisiydi?

- Valla ben yurtdışını sevmiyorum. Bir türlü alışamadım; yemekler sert geliyor, suyu sert geliyor. Allah gurbetçilerimize sabır versin.

◊ Şu Liverpool maçı sonrası kaptan Steven Gerrard’ı yerden kaldırma hikâyeni dinlesek.

- Maç bitmiş, Liverpool’u elemişiz, ben de sahadaki topları topluyorum. Baktım orada oturan bir futbolcu var, yanında da top var, topu almaya gittim.

◊ Sen onun Gerrard olduğunu biliyor muydun?

- Valla kim olduğunu biliyordum desem yalan olur ama fark ettim ki Liverpool’un kaptanı. Yanındaki topu aldım, fileye koydum. Gittim adamı da teselli edip ayağa kaldırdım. O sırada bütün basın fotoğrafımı çekti, hop ertesi gün de “Süreyya maçın sonunda Gerrard’ı yerden kaldırdı” diye gazetelerdeydim.

◊ Bunca futbolcuyla çalıştın, en unutulmaz bağları kimlerle kurdun?

- Valla ayırmak doğru olmaz, hepsiyle aram iyiydi. Hepsini severdim, hepsi de beni sevdi. Yabancılardan filmde de var Les Ferdinand’la özel bir anım var ama. Hasta olduğumda eve gelmiş, beni özel bir hastaneye yatırmıştı. Çok vefalıydı. Şimdilerde de Quaresma’yla bağlarımız kuvvetli. Ama hepsinin yeri ayrı.

 

 GÖKÇE KAAN DEMİRKIRAN (Yönetmen):

 Filmi tamam kitabı olacak

 ◊ Böyle bir proje fikri nasıl doğdu?
- 2011 yılında Süreyya Abi’yle İnönü Stadı’nda bir maç öncesi tesadüfen tanıştık, sohbet ettik. Ben uzun yıllardır belgesel film çekiyorum, haliyle Süreyya Abi’ye belgeselci refleksiyle bir iki soru sordum. Sorduğum sorular da merak ettiklerimdi. Beşiktaş’tan önce ne yapıyordu mesela, bunu merak etmiştim. Yeşilçam’dan bahsetmişti. Buna takılmıştım nedense... Sonra “Senin belgeselini yapalım, ne dersin?” demiştim. Gözü parladı o an. Çünkü sinemaya merakı vardı. Sonra dostluğumuz başladı. Birlikte sohbet ettik, birçok kez buluştuk, sohbet ettik. Orada gelişti. Ama işte projelendirilmesi, gerekli izinlerin alınması falan epey uzun sürdü. O da kolay olmadı, 2013 kışında çekimlere başladık.

◊ Sonuçtan memnun musun?
- Yönetmen olarak iki şeyden dolayı çok mutluyum. Birincisi sözümü tuttum. Bunu yerine getirdim. Bu benim için önemli. İkincisi de filmin, tutarlı dürüst bir film olduğunu düşünüyorum. İzleyenlerden de çok güzel dönüşler alıyorum. Hatta sinema yazarlarından bile bu kadar iyi şeyler okuyacağımı tahmin etmemiştim.

◊ Bir de kitap çıkacak galiba, bu konuda neler söylersin?
- Filmin bir formu ve bu formun dışında kalan şeyler var. Onların da kıymetli olduğunu düşünüyorum. Süreyya Abi, iki yılda bana kamplarda, izin günlerinde, boş vakitlerinde anılarını yazdı, verdi. Onları düzenliyorum şimdi. Bir de filmde kullanamadığımız, söyleşilerin kalan kısımları var. Onları bir kitapta toplamaya çalışıyorum. Yaz aylarında tamamlarım diye düşünüyorum. 2018 bitmeden çıkarmak istiyoruz onu da.

 

 “GiT” DEMEDiKLERi  SÜRECE BURADAYIM

◊ Başka takımlarda da malzemeciler var ama en çok sen tanınıyorsun.
Süreyya Soner: Mesela Kocaelispor’da bir Orhan vardı, o da çok eskiydi. Aramızda “Kulüpte doğmuş” diye espri yapardık.

◊ Bu alemde senin kadar uzun süre aynı kulüpte çalışan bir de Alex Ferguson var galiba. Şenol hoca da filmde seninle ilgili bir şeyler anlatırken Ferguson’u anıyordu.

- Vallahi ne diyebilirim ki, ben bu kulüpte bu kadar uzun süre çalışmaktan çok mutluyum. Git demedikleri sürece hep buradayım. Bu noktada bu filmin çekilmesine izin verdiği için Fikret başkanıma da teşekkürlerimi sunmak istiyorum.

 

ANTRENÖRLÜK BANA GÖRE BiR iŞ DEĞiL

◊ En çok zorlandığın deplasman?
- Yok. Deplasmanlar hep aynı.

◊ “Ben profesyonelim” diyorsun yani...

- Şunu söyleyebilirim, iki sezon önce yeni stat inşası nedeniyle hep dışarıda oynuyoruz, yani hep deplasmandayız ama ona rağmen şampiyon olduk. Bu açıdan o sezonki başarı unutulmazdı. Bir de bizim meslek bakımından Şampiyonlar Ligi’ndeki bir maçla herhangi bir hazırlık maçı arasında hiçbir fark yoktur. İkisine de aynı titizlilik, aynı özenle hazırlanırız.

◊ Mourinho çevirmenken teknik direktör oldu. Sen de bu kadar antrenörle çalıştın, bunca deneyimin var, teknik adam olup bir takımın başına geçemez misin?

- Valla amatör takımlar için sertifika veren bir antrenörlük kursuna gittim. Baktım herkes bana “Hocam” diyor, tuhaf geldi, “Yok” dedim, “bana göre bir iş değil”... Benim iş tanımım belli, zaten yaptığım işi seviyorum.

SON 24 SAATTE YAŞANANLAR

 

 

 

Yazarın Tüm Yazıları