Paylaş
2012’de gösterime giren ‘Striptiz Kulübü’nü (‘Magic Mike’) izlerken insanın aklına ister istemez İngiliz komedisi ‘The Full Monty’ geliyordu. Çünkü ortada yine bir anlamda vücutlarını kadınların önünde teşhir ederek para kazanan erkekler vardı. Lakin Peter Cattaneo imzalı Britanya yapımı film, kriz döneminde kapı önüne konan Sheffield’lı altı çelik işçisi çareyi striptizde buluyordu. Steven Soderbergh’in filminde ise ana karakterlerin öyle işsizlik, hayata tutunma vs. gibi dertleri yoktu; ‘Kulüp’ elemanları etrafa her daim testosteron yayan, Yunan tanrılarının günümüzdeki elçileri gibi duran, gösterileri sırasında adeta seks satıcısı gibi davranan ve sahnede cinselliğin her türlü ‘simülasyonunu’ gerçekleştiren erkeklik abideleriydi. Sözün özü ‘The Full Monty’ sınıfsal dertleri olan, parlak bir fikirden yola çıkılarak çekilmiş bir İngiliz komedisiydi. ‘Striptiz Kulübü’ ise yönetmenlik serüveni boyunca cinsellik duraklarına zaman zaman uğrayan Soderbergh’in sinemasına uzak durmayan ama içerik olarak en zayıf işlerinden biriydi.
Görüntü ondan sorulur!
Üç yıl sonra aynı sulara ‘MMXLL’ (‘Magic Mike XXL’) adlı filmle dönülürken bu kez Soderbergh projeye yapımcı (ve sürpriz; görüntü yönetmeni) olarak dahil olmuş, yönetmenlik koltuğuna ise ilk filmin asistanlarından Gregory Jacobs oturmuş. Senaryoyu ise ilkinde olduğu gibi Reid Carolin kaleme almış. Doğrusunu söylemek gerekirse ‘MMXXL’, konu bakımından çıtayı ilkinin de altına çekiyor ama ne gam, bu serinin öyle sosyolojik bir bakış atma, karakter derinliklerine inme gibi dertleri yok (ya da ikinci adımda buyönde daha fazla gayret var diyelim). Bütün mesele gösterilerine gelen kadın izleyicilerin beklentilerini karşılayan, fiziksel bakımdan ideal erkek profillerine sahip bir ekibin yeni bir öyküsü üzerinden gişeye oynamak... Ama hakkını da yemeyelim, ‘MMXXL’, bu işi belirli bir görsel estetik ve koreografisi yüksek sahneler eşliğinde gerçekleştiriyor.
“Peki öykü ne?” derseniz, hemen kısa bir özet geçeyim: ‘Tampa Kralları’ grubunun ve striptiz âleminin başarılı ismi ‘Magic’ Mike Lane, mesleğini zirvedeyken bırakmış, eski uğraşı mobilya tasarımcılığına dönmüştür. Eski ekip arkadaşları, Güney Caroline’daki Myrtle Beach’te düzenlenen organizasyonda yapacakları gösteriye giderken ona kötü bir telefon şakası yaparlar. Grubu kaldığı otelde ziyaret eden Mike, ortamdan etkilenir ve tekrar ekibin bir parçası olmaya karar verir. Artık o da Tarzan, Ken, Big Dick Richie, Tito ve şoför koltuğundaki MC Tobias’la birlikte turne yolundadır...
Özellikle ‘The Blues Brothers’tan beri çok gözde olan o “Eski ekibi topluyoruz” çağrısı etrafında gelişen ‘MMXXL’da ana karakterlere daha sonra ‘Özgür kız’ Zoe, annesi Nancy, Mike’ın eski sevgililerinden kulüp işletmecisi ve program sunucu Rome gibi yan karakterler de dahil oluyor. Aslında ‘MMXXL’ı, arada bir kimi yerlerde (ki bu yerler bazen bir dans kulübü, bazen de evliliklerinden sıkılmış ve genç erkeklerde heyecan arayan orta yaşlı zengin kadınların malikâneleridir) mola veren bir ‘Yol filmi’ olarak da tarif etmek mümkün.
‘Yıkılmadım ayaktayım’
Oyunculuklar? Zamanımızın gözde aktörü Channing Tatum, ‘Tampa Kralları’nın usta dansçısı Mike’da yine gayet iyi. Keza Tarzan’da Kevin Nash, Big Dick Richie’de Joe Manganiello, Ken’de Matt Bomer, Tito’da da Adam Rodriguez... Zoe’da Amber Heard güzelliğiyle, Rome’da Jada Pinkett Smith karizmasıyla, Nancy’de de Andie MacDowell ‘Yıkılmadım ayaktayım’ çabasıyla dikkat çekiyor.
Toparlarsak estetize erkekler geçidi niteliğindeki film, öyküsünden ziyade görselliği, dans gösterileri ve cinsellik yüklü onca sahnesiyle ön plana çıkıyor.
Paylaş