Paylaş
Ben hemen söyleyeyim; en önemlisi yeni kabinenin Başbakanının kim olacağı ve de yeni hükümette ekonomi yönetiminin dümeninde kimin olacağı sorusunun yanıtı aranacak. Ancak, bunun arkasında da, 2015’e giden yolun önceliği yani ekonomik büyüme önceliğinin yer alması olasılığı çok yüksek. Ama bu kolay değil, zor bir süreç olacak.
Geçen hafta ve özellikle Cuma günkü hava Başbakan Yardımcısı Ali Babacan’ın artık yeni kabinede olma olasılığının giderek azaldığını gösterirken; sanayiden gelen yavaşlama sinyallerine bakılırsa 2015 genel seçimlerine giden yeni dönemde, ekonomi yönetiminin birinci koltuğunda büyüme odaklı bir politikayı önceleyen bir profildeki yeni bir bakanın oturması olasılığı güçleniyor. Bunun da giderek zorlaşan bir uluslararası konjonktürde; daha tartışmalı, şüpheyle karşılanan ve de olasılıkla çalkantılı bir mali piyasaya kapı açması muhtemel.
Olasılıkla, Çankaya Köşkü’ne çıkacak bugünün seçilmiş Cumhurbaşkanı’nın politik ajandadaki ilk önemli tercihinin; 2015 genel seçimlerine giden dönemde, son birkaç aydır yavaşlayan ekonomide büyümeci adımların hayata geçmesini istemesi büyük bir olasılık. Buna karşılık, yaklaşık bir yıl kalan 2015 genel seçimlerine giden yolda küresel koşullar da bir o kadar zorlayıcı bir süreç ortaya çıkarıyor olacak. Zorlaşan küresel koşullarla karşın, bu koşulların getirdiğinin tersine gevşetici para ve maliye politikası izlemek çok zor olacak. Hele ki Ali Babacan ve Mehmet Şimşek gibi ‘testinin nerede çatlayabileceğini’ görebilecek, yeri geldiğinde ‘frene basabilecek’ politik figürler olmazsa daha fazla ‘sürtünmeli’, daha fazla çalkantılı bir ekonomik görünüm ortaya çıkabilir.
Türkiye’nin not görünümünü Nisan ayında ‘indirim için negatif izlemeye’ alan ve Cuma günü Türkiye’nin kredi notunu açıklamayı ‘pas geçen’ dereceleme kuruluşu Moody’s, eğer bu hafta ‘ertelenmiş’ bir karar yoksa 5 Aralık tarihine kadar bir ‘avans’ tanımış olacak.
Peki, bu avansı kullanabilecek miyiz?
Cumhurbaşkanlığı seçimi sonrasında, ertelenmiş reformların yapılması muhtemel değil. Yeni bir ekonomi politikası, yeni bir program hazırlanıp yürürlüğe konulması da pek olası değil. Bu tabloda, kredi notuna etki yapan göstergelerin toparlanması ihtimali azalır. İşte bu ihtimali azaltan da, ‘ortak akıldan’ uzaklaşan ‘tek iradeye’ odaklanan bir politik görünümün seçimle de olsa giderek güçlenmesinden başka bir şey değil.
YILLARA GÖRE BÜYÜME ($)
2002 %6.2
2009 -%4.8
2013 %4.0
KİŞİ BAŞI MİLLİ GELİR ($)
2003 4.559
2008 10.438
2013 10.782
EKONOMİYE KİM NE KADAR KATKI YAPTI
ÜRETİM (puan)
Sanayi 0.9
Tarım 0.3
İnşaat 0.4
Ticaret 0.6
Ulaştırma 0.5
Oteller, lokantalar 0.2
Finans 1.3
TALEP (puan)
Tüketim 3.1
Kamu tüketimi 0.6
Kamu yatırım 0.9
Özel yatırım 0.1
İhracat 0.03
İthalat -2.3
Stoklar 1.6
Paylaş