Paylaş
İki sıcak örnek, sınırda Rusya’ya ait bombardıman uçağının düşürülmesi ve Irak içlerine asker ve zırhlı araç sevkiyatı. Birincisinin ekonomik yaptırım olarak tepkisi geldi. Bu, uluslararası finans çevrelerinde alarm ışıklarını yaktı. Uçak olayının üzerine Irak içine asker sevkiyatı haberinin gelmesi, alarma geçen jeopolitik risk algısının dozunu olasılıkla bir ileri dereceye yükseltecek.
Bu gelişmelerin, toplamda Türkiye ekonomisi üzerine potansiyel sonuçlarına ilişkin nokta atışlı analizlerden önce, kırılganlıkları artıracağına dair değerlendirmeler artıyor. Kalıcılığı konusunda zaman ilerledikçe ve hatta kısa vadeli sonuçlar sayılara yansıdıkça, yeni bir kırılganlık hikâyesi belirginleşecek.
Bunun ilk işareti bir kredi dereceleme kuruluşundan geldi. Türkiye’nin kredi notu için yatırım sınıfı dereceleme yapan Moody’s, bu defa jeopolitik riskleri ön plana çıkarmış.
Moody’s açıklamasında, üç ana tema ağırlık kazanıyor; biri, yavaşlayan ekonomi tablosunda Türkiye eğer reformları ağırdan alırsa notu düşecek. Diğeri, ‘politik belirsizliğin yükselmesi’ olarak tanımlanan olumsuzluk faktörünün yerini ‘jeopolitik risklerin yükselmesi’ almış. Üçüncüsü ise ‘kurumsal güçlülük’ olarak tanımlanan, hukukun üstünlüğü, yönetim ve karar verme mekanizmalardaki zayıflama.
Cuma günü yayınladığı açıklamada, Türkiye’nin mevcut yatırım sınıfı kredi notunu teyit ederken, not görünümünü negatif olarak tutmaya devam etti. Açıklamada, ekonomik yavaşlama ve azalan dış güvenin ancak ve ancak politik istikrar ve kapsamlı bir reform programı ile iyileşebileceği vurgulanıyor.
Türkiye’nin güçlü taraflarından kamu mali dengeleri ve bankacılık sektörünün güçlü yapısı tek başına yeterli görülmüyor. Çünkü bu güçlü unsurların çalıştığı ortam, kırılgan bir finansal ve jeopolitik ortam olarak tanımlanmış. Yüksek bir borçlanma ve borç çevirme ihtiyacı herhangi bir şoka karşı oldukça açık.
Moody’s de reformlar konusunda benim gibi şüphede; hem atanan kabinenin, hem de hükümet programının reformları hayata geçirme konusunda ivmesinin olup olmadığından emin değil. Türkiye’nin görünümünü şu şekilde özetliyor Moody’s; yükselen jeopolitik riskler, dış finansman üzerindeki baskı ve orta vadede düşük büyüme görünümü.
Başbakan Davutoğlu’nun geçen hafta yaptığı açıklamalarda, reform programının ve takviminin bu hafta açıklanacağı vurgulanmıştı. Geçen yıl Kasım başında, dönüşüm programları temalı niyet beyanları ‘reform’ diye duyurulmuştu. Bu hafta yapılacak açıklamaların bu açıdan kredibilite açığı yok değil.
Reform yerine başkanlık sistemi temalı Anayasa değişikliği paketinin gündeme gelmesi, ya da potansiyel reformların Anayasa değişikliğinin arkasından geleceğine dair bir takvim sunulması, reforma dair bekleyişleri bozacaktır.
Yakın geçmişe kadar ‘hayır ABD faizleri yükseltemez’ iddiası ile ekonomiyi akışa bırakılmış biçimde yöneten Ankara siyaseti, artık giderek daralan bir yol ağzına yaklaşıyor. Cuma günü uluslararası piyasalarda belirginleşen fotoğraf, ABD merkez bankası FED’in 16 Aralık’ta faizleri yükselteceği bir görünüm veriyor. İçeride faizleri düşük tutmanın da olanağı kalmadı. Bu yüzden artık ‘eski hikâye’ ile yola devam olanaklı değil. ‘Yeni hikâye’ de kapsamlı reformların olması şart.
Türkiye ihtiyacı olan potansiyel reform hikâyesi ile girdiği kavşaktan, jeopolitik riskleri yükselen bir ülke olarak çıkmamalı. ABD sıkılaşırken, Avrupa’da bol para bile kredi yerine merkez bankasına park ederken, jeopolitik riskleri yükselen dış finansman ihtiyacı olan ülkeye para gelmez, büyüme de ‘sürünür’.
Paylaş