Paylaş
“Fırça mı atacak? Yoksa yumuşak bir tonla elini mi uzatacak?” Üyeler hararetle konuşurken, gözlerim kokteyle gönderilen birkaç çelenkten en önde duranına takıldı; İçişleri Bakanı Efkan Ala. Doğrusu geçmişte ekonomi bakanlarının, bürokratlarının çelenklerinin yerini içişleri bakanının çelenginin alması bana anlamlı geldi.
Başbakan iken TÜSİAD’a yönelik olarak sertliği de aşan eleştirilerde bulunan Cumhurbaşkanı Erdoğan, dün TÜSİAD YİK toplantısındaki konuşmasına ince bir tondan başlayıp, giderek sert bir tona dönüp TÜSİAD’ı eleştirdi. İsim vermese de tek tek adreslediği gruplar oldu; örtülü olarak ‘ne yaptığınızı biliyoruz’ vurgulu suçlayıcı göndermeler oldu. Başbakan iken yapıcı tonda eleştirileri olan TÜSİAD Başkanı Ümit Boyner’e “işine baksın” diyen Erdoğan, dün “sosyal ve siyasal konularda yapıcı eleştirilerinizi dinleriz” diyordu. Oysa bu sözlerden az önce, TÜSİAD üyesi Akbank Yönetim Kurulu Başkanı Suzan Sabancı Dinçer’in daha önce basına yaptığı bir açıklamada yer alan yapıcı yöndeki şu sözleri yerin dibine geçiriyordu; “Fakat tam olarak bir üst lige çıkması için, Başbakanımızın da tabiriyle bir restorasyon yapılmalı, cesur reform günlerine geri dönülmeli. Son 1.5 yılda seçim ortamından kaynaklanan kutuplaşmaların yoğunlaşması nedeni ile çıkan hadiseler, ülkemizin son yıllarda elde ettiği başarılara gölge düşürdü. Artık ülke olarak hep birlikte bu süre içindeki talihsizlikleri onarmaya ve yol almaya başlamalıyız”. Suzan Sabancı Dinçer, belki de Ak Parti iktidarı ile ilişkisini başından beri en ılımlı biçimde götüren iş kadınlarından biri. Onun bu sözlerini, “Bir bankamızın yönetim kurulu başkanı bir ifade kullanıyor. Neymiş, elde edilen başarılara gölge düşmüş. Türkiye’nin itibarı zedelenmiş, hukuk sistemi sorgulanmaya başlamış. Bu bankayı inceleme yaptırdım. Son 12 yılda mevduatları 8 kat aktifleri 6 kat büyümüş. Görünce ‘el insaf’ dedim. Kastedilen nedir? Kazancına kazanç katan, çıkıp rahatsızlık ifade ediyor. Bunda eski Türkiye’nin alışkanlıkları var.” diyordu.
Oysa ana hissedarının sözlerini beğenmeyip incelettiği banka, kimi sermayesiz ‘parti müteahhitleri’ gibi son 12 yılda ortaya çıkmadı. 1948’de kurulan banka, kendi sermaye gücü ile 2002 öncesinde de ilk 10’da yer alan bir banka idi.
Konuştuğum TÜSİAD kurullarında etkili bir üye, Erdoğan’ın dün ifade ettiği “Zaman yumruk zamanı değildir. Zaman tokalaşma zamanıdır” sözünü, “üslup ve içerik fazla değişmemiş, inandırıcı değil” diyordu.
TÜSİAD Başkanı Haluk Dinçer’in hukukun üstünlüğü talebi içeren konuşmasının ardından Cumhurbaşkanı’nın “O banka batırılmaya çalışılmıyor; o banka batmış zaten” gibi hukuka sığmayan sözleriyle bezeli konuşmasının bitiminde üyelerce ayakta alkışlandı. Bunu sorduğum üye; “nezaketen” yanıtını verdi.
Geriye ne kaldı peki? Erdoğan, daha önce hainlikle suçladığı patronlar kulübüne dün ‘güler yüzle’ gelip, belli başlı tüm patronlara, isim vermeden yüzlerine karşı sert eleştiriler yapmış oldu. Böylece tokalaşma için, kadife eldivenden çıkanın yine hala yumruk olduğunu da göstermiş oldu.
ugurses@hurriyet.com.tr
Paylaş