Paylaş
Hayır petrol bulunmadı. Başka bir doğal kaynak da keşfedilmedi. Ankara’da belli ki şöyle bir düşünce geliştirilmiş; madem ki mega projelere kredi sağlanamıyor, o zaman biz kendi varlık fonumuzu kurarız, ‘milletten alıp, millete veririz’.
Bu aynı zamanda, Türkiye’nin cari ve gelecekteki ekonomik modeline dair kafa karışıklığının da yansıması olmalı. 2011’den beri patinajda olan özel kesim yatırımlarının büyümesi için hukukun üstünlüğü ve demokrasinin güçlendirilmesi gerekiyor. Bundan umudu kestik mi?
Ankara’da ekonomi politikasının tıkandığı ve patinaj yaptığı her dönemde ortaya çıkan ‘cin fikirli’ bürokrat, danışman ve siyasetçinin sarıldığı en vazgeçilmez araçtır; bu tür projeler.
Sonunda kullanmayanın cebinden çıkan kamusal garantilerle özel kesime ‘yap işlet devret’ modeli ile yaptırılan yatırımlara, neden başında kredi bulunamadığını tartışmayanlar, ‘petrol bulmuş’ gibi bu fon modeline sarılıyor.
Yasa teklifine bakılırsa ‘nakit fazlalarından’ başlayarak, özelleştirmelere, özel bütçeli kuruluşlara kadar dahil edilecek her türlü kamusal varlık fonun içine konulacak.
Bu sayılanların çoğu, Hazine ve Özelleştirme idareleri tarafından zaten yapılan görevler içinde yer alıyordu. Yapılmayan neydi? Bu tür gelirlerin, bütçe dışında bir ‘el’ ile harcanması, yatırımlara yönlendirilmesi ve en önemlisi Anayasal denetim mekanizmalarının dışında bırakılması idi.
Yasa teklifinden sonra danışmanlarca çokça seslendiriliyor ki bu fonun asıl mekanizması şuymuş; kamusal varlıkların finansal araçlar haline getirilmesi, yani ‘menkulleştirme’. Bilinen hali ile ‘varlığa dayalı menkul kıymet’ biçiminde fon yaratma amacı olacakmış.
Basit bir örnek vermek gerekirse herhangi bir varlığın gelecekteki gelirlerini bugünden iskonto ederek satmak. Nasıl mı? Örneğin Marmaray’ın gelecek 10 yıldaki gelirlerini menkulleştirerek ‘gelir ortaklığı senedi’ ihracı yaparak fon toplamak gibi.
İlk başta çok pratik gibi görünüyor değil mi? İlk bakışta ‘milletten toplayıp, millete yatırım olarak geri dönecek’ diye düşünmek mümkün.
Oysa ‘toplanacak bu fonlar, hangi pastadan pay alacak?’ diye düşünmeye başlanırsa bizi şu sonuca götürmesi mümkün; mali piyasalara arz edilen fonlara kamunun başka bir kanaldan talip olmasıdır. Bunun da, Hazine’nin piyasadan daha fazla borçlanmasından farkı yoktur.
Basit bir örnek; bu yılın ilk altı ayında bankacılık kesiminin verdiği krediler kabaca 80 milyar TL artmış. Hazine ise kabaca net 20 milyar TL borçlanmış.
Diğer tarafta; en başta bankalar olmak üzere özel kesimin tahvil ihracı yoluyla yaptığı borçlanmalar da var.
İşte kamu eliyle kurulacak Varlık Fonu, bu piyasaya girerek borçlanma yapacak. Tahmin edin kimin payına talip olup kapacak? Tabii ki özel kesimin tasarruflarını, borç verilebilir fonlarda reel kesimin payını.
Hani ‘faizleri düşürün’, ‘kredileri çağırmayın’ duyurularının yapıldığı bir dönemde, kamusal Varlık Fonu piyasaya girecek ve kamu olmanın avantajı ile reel kesim şirketlerinin önüne geçerek, büyütemediğimiz ‘tasarruf pastasından’ pay alacak.
Mevcut koşullar veri iken kamunun daha fazla borçlanması durumunda ne oluyorsa o olacak; pasta sabitken ilave fon talebi faizleri yukarı çeker. Bu da malum etkiyi ortaya çıkarır; dışlama etkisiyle özel reel kesim dışlanır.
Sorun tam da burada; tasarrufları artıramıyoruz. Temel sorun Türkiye’nin rekabetçiliğinin önünü açacak temel reformlarını yapamamasında. Demokrasi ve hukukun üstünlüğünde geride kalmasında. Böyle olunca, gelecekteki üretimi, geliri ve istihdamın tohumu olan özel yatırımlar artmıyor.
Özel yatırımların seviyesi, 2011’de olduğu yerde duruyor. Reformları yapamayan hükümet ise ‘mega yatırımlar’ yaparak bu açığı kapatmaya çalışıyor. Mega yatırımların şimdiye kadarki hayata geçiş modeli ise yap-işlet-devret. Bunlar da, özel finansman bulmakta zorlanıyor. Ta ki kamusal garantiler, taahhütler alana kadar.
Şimdi Varlık Fonu modeli ile finansman sağlama arayışı ortaya çıktı. Ancak, belli ki mevcut ‘pastaya’ devlet olmanın avantajı ile talip olacak olan fonun yaratacağı dışlama etkisi hesaba katılmamış. Petrol bulmuş olsaydık; büyüyecek ‘pasta’ için iyi fikirdi.
Paylaş